Denizcilikte güvencesizlik neredeyse kural halinde
Deniz işçilerinin büyük bir çoğunluğu güvencesiz koşullarda çalışıyor. İş kolunun öznel koşulları nedeniyle sendikalaşma düzeyi ise çok zayıf.
Marmara Denizi’nde 21 gün önce batan ‘Batuhan A’ adlı kargo gemisinin 6 kişilik mürettebatının 4’ünün cesedine hâlâ ulaşılamadı. 4 işçiyi arama çalışmaları devam ederken, 15 Şubat’ta meydana gelen olay, denizcilik iş kolundaki çalışma koşullarını ve işçilerin durumunu da gündeme getirdi. Uzun bir süre denizcilik iş kolunda çalışan Liman-İş Genel Sekreteri Fatih Özpınar, deniz işçilerinin büyük bir çoğunluğunun güvencesiz koşullarda çalıştığını, örgütlenmenin ise denizciliğin öznel koşulları nedeniyle çok zor olduğunu söyledi.
DENİZCİLER İŞSİZLİKLE BOĞUŞUYOR
Uzun yıllar denizcilik yapmış Liman-İş Genel Sekreteri Fatih Özpınar, deniz işçilerini ellerinde bavul eksik olmayan, nüfus cüzdanını taşıdığı ülkenin toprağından çok gemilerin demir bloklarına basan işçiler olarak tanımlıyor. İşçilerin ülkedeki ortalama ücretlere kıyasla gemilerde görece daha yüksek ücretlerle denizciliği tercih ettiğini söyleyen Özpınar, Ulaştırma Bakanlığının verilerine göre Türkiye’de kayıtlı 135 bin denizcinin olduğunu ifade ediyor. Kaptanın da mühendisin de yağcının da bu 135 binin içerisinde olduğunu vurgulayan Özpınar, “135 bin denizciye karşı bizim 1570 gemimiz var. Bu 135 bin denizciyi bu gemilere yerleştirmek mümkün değil. Bu nedenle denizciler iş bulamıyor” diyor.
GÜVENCESİZLİK YAYGIN
Türkiye’de her 100 geminin 74’ünün yabancı bayraklı olduğunu belirten Özpınar şunları söylüyor: “Bu yabancı bayraklı gemilerde çalışanların sigortaları yok. Personel sigortalı olmayınca sendikalı olma şansı da kalmıyor. Sadece Türkiye bayraklı gemilerde çalışan işçiler sendikaya üye olabiliyor. Hal böyle olunca 135 bin denizcinin büyük çoğunluğu gemilerde güvencesiz bir şekilde çalıştırılıyor. Aslında işçiler de yabancı bayraklı gemilerde çalışmayı tercih ediyor. Yabancı bayraklı gemide çalışan işçiler 1836 dolar kazanıyor. Türkiye bayraklı gemide işçi bu parayı alamıyor. Böyle olunca 20-25 sene çalıştıktan sonra işçinin elinde prim de olmuyor emeklilik de.”
‘ÖRGÜTLENMEK DENİZDE ÇOK ZOR’
Geminin sabit bir iş yeri gibi olmadığından, bu nedenle denizde örgütlenmenin zorluğundan söz eden Özpınar, “Bir kere bu gemide çalışan işçiyi nereden bulacaksın? Diyelim ki gemi Ambarlı Limanına geldi. Gemiye çıkıp ‘Ben sendikadan geldim işçiyle konuşacağım’ diyemiyorsunuz. Oralar gümrüklü sahalar, önce liman idare amirinden izin alacaksınız, şirket gidecek, armatörden, yani patrondan izin alacak, bu izinler olursa ancak gemiye gidebilirsiniz. Gemiye girseniz bile limana yanaşmış gemide mutlaka iş vardır. Ya yük iniyordur ya yük alıyordur. Yani hedeflediğiniz gemideki işçileri bir araya toplamanız imkansız gibi bir şey. Bu gibi nedenlerle örgütlenme denizde çok zordur” diyor.
YETKİ İTİRAZLARI DA ENGEL
Bir fabrikada 300 işçinin bir arada bulunabileceğini ancak gemilerde işçileri hem bir arada bulamadıklarını hem de teknolojinin gelişmesiyle gemilerde çalışan işçi sayısının da ciddi düzeyde azaldığını belirten Özpınar şöyle devam ediyor: “Patronların yaptığı yetki itirazları da en büyük sorunlarımızın başında geliyor. Diyelim ki örgütlenmenizi yaptınız, yeterli sayıya ulaşıp yetki başvurusu da yaptınız ancak patron yetki itirazında bulunabiliyor. Bu davalar o kadar uzun sürüyor ki sonunda haklı da olsanız, dava sonuçlanana kadar gemi seferden dönmüş oluyor ve yetki aldığınız o gemide bir tane üyeniz bulunmuyor. Sendika olarak hiçbir hakkınız kalmıyor.”