İşçilerin, kadınların, göçmenlerin yok sayılan tarihinin öyküsü
Metin Yeğin’in yeni işçi filmi ‘3 Kadın 1 Grev’ Berlin’de prömiyerini yapıyor. Almanya’daki birçok şehirdeki gösterimini Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonunun (DİDF) düzenlediği film, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde gösterilecek.
1973 yılında Almanya Pierburg’da bir karbüratör fabrikasındaki grevin çevresinde gelişen kurmaca bir öykünün anlatıldığı filmin oyuncu kadrosunda, Itziar Ituño Martinez, Yelda Reynaud, Pelin Batu, Lila Gürmen gibi isimler yer alıyor.
Bütün dünyayı saran padişah dizileri, filmlerinin yerine bu dünyayı inşa edenlerin; işçilerin, kadınların filmini yaptıklarını söyleyen filmin Yazarı ve Yönetmeni Metin Yeğin ile Avrupa prömiyeri öncesi görüşerek filmi üzerine konuştuk.
‘KOCAMAN BİR GERÇEKLİĞİN İÇİNDE BİR ÇIĞLIK’
Bir önceki filminizin adı ‘Grev’di, bu kez de ‘3 Kadın 1 Grev’. Pek öyle sık rastlanır isimler değil. Bize yeni filminizden bahseder misiniz?
Haklısınız hiç değil. Zaten önceki filmimiz ‘Grev’ ismini aratırsanız, bir 1910’da Sovyetler Birliği’nde yapılmış bir Grev filmi var, onu görürsünüz. Bir de bundan bir yüzyıl sonra yapılmış bizim filmimizi. Farkındaysanız sanki dünyada işçiler hiç yokmuş, bütün dünyayı onlar ayakta tutmuyormuş gibi görünüyor. İşin ilginç olan kısmı işçiler de böyle hissediyor, kendisini görmüyor. Bu yüzden işçilerin hikayesini özellikle işçilere anlatmak istedik ve anlatmak istiyoruz. Koskocaman bir gerçekliğin içinde bir çığlık atmak bu...
‘GÖÇMEN İŞÇİLER HİÇBİR DİRENİŞİN İÇİNDE YER ALMAMIŞ ZANNEDİLİYOR’
“3 Kadın 1 Grev” de bir işçi filmi ama aynı zamanda bir kadın filmi sanırım?
Evet bir önceki filmimiz gibi asıl olarak kadın işçilerin filmi bu. 1973 yılında Almanya’da Pierburg’da bir karbüratör fabrikasındaki gerçek bir grevin çevresinde gelişen kurmaca bir öykü. Garip bir şekilde neredeyse bütün insanlar otomobil kullanıyor ama onun üretiminde kadınların, kadın işçilerin yerinin hiç farkında değiller. Yine birçok şeyde olduğu gibi kadınların çoğunlukla ürettiği, erkeklerin çoğunlukla doğrudan kullandığı bir şey otomobil. Konuştuğumuzda birçok kişi ‘Aa karbüratörü kadınlar mı üretiyor?’ diye soruyordu. Aynı zamanda bütün sol da dahil, göçmen işçilerin direnişlerinden bihaber genellikle. Göçmen işçiler sanki hiçbir direnişin içinde yer almamış zannediliyor. Bu yüzden ‘3 Kadın 1
Grev’ hem işçilerin hem kadınların hem de göçmenlerin yok sayılan tarihinin öyküsü. Düşünün bu kazanılan grevden sonra sadece göçmen işçiler için değil bütün Almanya’da kadın erkek ücretleri yüksek oranda eşitlendi. Şu anda bile kadın erkek işçi ücretleri arasında aynı eşitlik yok.
Almanya’daki bir grevi konu alan filmin ilk gösterimini bu yüzden Berlin’de yapıyorsunuz. Bu gösterimleri de DİDF düzenliyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Evet, bizim amacımız daha önce de söylediğim gibi filmi esas sahipleriyle; işçilerle, kadınlarla, göçmen işçilerle buluşturmak. Bu yüzden 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Berlin’de prömiyerini yapmak bizim için çok anlamlı. Aynı zamanda bunu Almanya’da en geniş göçmen işçi örgütlerinden biri DİDF ile yapmak, bizi doğrudan seyircimizle buluşturması açısından da çok önemli.
Berlin’deki prömiyere oyuncular da katılacak mı?
Hepimiz orada olacağız. İtziar, Pelin, Yelda, Lila, Ryan, Parola, Serkan... Vizelerin müsaade ettiği kadar tabii... Bekleriz. 8 Mart’ta Berlin’de yeni bir işçi filmine, yeni bir Grev’e, 3 Kadın 1 Grev’e katılımınızı bekliyoruz.