Temel sorun toplu pazarlık hakkının güvencesiz olması
Anayasa Mahkemesinin (AYM) kamu emekçilerinin toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanması için yüzde 2 barajını aşan sendikalara üye olma zorunluluğu getirilmesine yönelik düzenlemeyi iptal etmesine ilişkin açıklama yapan KESK, kamu işçilerinin tabanda eşitlendiğini, asıl problemin ise güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının tanınmaması olduğunu vurguladı.
Tüm Bel-sen Genel Merkezinde yapılan açıklamada konuşan KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, “Yüzde 2 barajını aşan kamu emekçileri sendikalarına üye olup daha önce aylık 538 TL toplu sözleşme ikramiyesi alan kamu emekçilerine de artık bundan 348 TL daha düşük olan toplu sözleşme desteği ödenecektir. Kısacası AYM kararı ile sendika üyesi olan tüm kamu emekçileri tabanda, aylık 190 Tl’de eşitlenmiştir” dedi.
Memur-sen ve Kamu-sen tarafından yapılan açıklamalarda Anayasa Mahkemesi kararının ‘garabet’ olarak nitelendirildiğini belirten Koçak, “Bize göre de ortada garabetler silsilesi vardır. Ancak bu garabetler silsilesinin kaynağında önceki gün açıklanan Anayasa Mahkemesi kararı değil, yıllardır çalışma hayatına iktidarlar eliyle sokulan, gittikçe daha da bozuşturulan sistem vardır” dedi.
‘KARARLARIN ARKASINDAN DOLANDILAR’
Sendika aidatının devlet tarafından karşılanmasının sendikaların mali özerkliğine ve bağımsızlığına gölge düşürdüğünü belirten Koçak, sarı sendikacılığın kapısının 5 YTL tutarında sendika ödeneğinin kanunlaştırılması ile açıldığını söyleyerek, “Daha sonra ‘toplu görüşme primi’ adını alan uygulamayı AYM iptal edilmiştir. Ancak AKP iktidarı iptal kararının arkasından dolanmış, 2012 yılında 4688 sayılı Yasa’da yapılan değişikliklerle bu kez devlete, iktidara bağımlı sendikacılık hedefinin yeni adı ‘toplu sözleşme ikramiyesi’ olmuştur. Buna rağmen Memur-sen her toplu sözleşme sürecinde diğer sendikalardan dayanışma aidatı talep etmeye devam etmiştir. Bu talep kamu emekçilerinin tabanında karşılık bulmadığında ise Çalışma Bakanlığı-memur Sen ortaklığında önce yüzde 1 ardından ve yüzde 2 barajı hilelerine başvurulmuştur” ifadelerini kullandı.
‘GARABET DİYENLER BU TİS’LERE İMZA ATMAZDI’
İktidar ve yandaş konfederasyonun gündeminde kamu emekçisi ve emeklisi sorunlarının olmadığına dikkat çeken Koçak, “Umurlarında olsaydı,
2011 yılında yüz binlerce kamu emekçisinin almakta oldukları ikramiyeleri yok eden 666 sayılı KHK’YE karşı bugün garabet olarak nitelendirdikleri AYM kararına gösterdikleri tepkinin onda birini gösterirlerdi. Umurlarında olsa; açlık sınırının 22 bin, yoksulluk sınırının 60 bin Tl’yi aştığı koşullarda ortalama 36 bin TL maaşla açlık sınırına yakın bir yaşam dayatılan 3.5 milyon kamu emekçisinin, 18 bin TL ortalama maaşla çoktan açlık sınırının altına itilen 2.5 milyon emeklinin insanca yaşamaya yetecek bir ücret talebine sahip çıkarlardı” dedi.
KESK’IN göstermelik toplu sözleşme ikramiyesi yerine tüm kamu emekçilerine maaşları üzerinden ödenecek gerçek bir ikramiye için mücadeleyi sürdüreceğini vurgulayan Koçak, “Bugün yaşadığımız temel sorun temel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının tanınmamasıdır. Tüm kamu emekçilerini sendikal hak ve özgürlüklerin önünü açan düzenlemeleri, grev hakkı ile tamamlanmış, gerçek bir toplu pazarlık sistemini hayata geçirmek için örgütlenmeye çağırıyoruz” dedi. (ANKARA/EVRENSEL)