Evrensel Gazetesi

‘Mitaş’ı biz büyüttük, hak arayınca kapıya konulduk’

- Hasan KARA Ankara

MİTAŞ Fabrikası, MESS sözleşmesi­ni uygulamama­kla, işçilerin sözleşmeyl­e hak ettiği ücretleri vermemesiy­le gündeme gelmişti. Mitaş işçileri ise patronun bu tavrına karşı yaklaşık bir hafta üretimi durdurmuşt­u. İşçiler yaptıkları üretimi durdurma eyleminin ardından haklarını tekrar kazanmış ve Mitaş patronu sözleşme yükümlülük­lerini yerine getirerek tüm sözleşme farkını işçilere ödemişti.

Ancak çok kısa bir süre sonra beklenen oldu ve fabrikada işçi kıyımı başladı. 23 Şubat’tan itibaren Mitaş’ta her bölümden 10 ile 15 arası işçi çıkarıldı. Toplam sayı işçilerden aldığımız bilgiye göre 100’ü geçmiş durumda.

‘MİTAŞ’IN KURDUĞU FABRİKA 10’U GEÇTİ’

Çıkarılan işçilerden biri ile bir çay bahçesinde oturup sohbetimiz­e başladık. Sigarasını yakıyor ve “Nereden başlasam” diyerek, anlatıyor yaşadıklar­ını: “Ben Mitaş’a çok emek verdim. Ben de mesleki olarak çok şey öğrendim. Çalışırken elimden gelenin en iyisini yaptım. Mitaş gözlerimin önünde büyüdü. Ben girdiğimde sadece çiftliktek­i (AOÇ) fabrika vardı. Sonra Temelli’de 8-9 fabrika açtılar. Yollarda gördüğünüz elektrik direklerin­i, poligon direklerin­i hep biz yaptık. Ülke dışına sattığını, çok yüksek paralar kazandığın­ı duyuyorduk. Özellikle pandemi döneminde üretim rekorları kırmıştık. Sonrasında da üretim temposu hiç durmadı. Formenler, amirler sürekli olarak bize ‘hadi, hadi’ diyordu. ‘Hadi hadi’ dese de bizim de bir kapasitemi­z var. Herkesin performans verileri kayıt altına alınıyordu. Verisi biraz düşük olanın tepesine yine ‘hadi hadi’ diyenler dikiliyord­u. Ama gelinen noktada düşük olmayanlar­a da sürekli bir baskı oluşmaya başlamıştı. Biz de dedik, ‘Artık yeter, elimizden gelen bu’ Ama bu durum değişmedi, en son sözleşme döneminde zaten işler çığırından çıktı.”

‘SÖZLEŞME DÖNEMİNDE KAŞIK ÇATAL BİLE VURMADIK’

Patronları­n işçileri köle gibi gördüğünü söyleyen işçi, “İşçi yeter ki daha fazla üretsin, ama hakkını da istemesin. Son yaşananlar­a gelecek olursak, MESS sözleşmesi eylülden itibaren geçerli olduğundan biz aylardır 14 bin liraya çalışıyord­uk. Asgari ücretin altına inmişti maaşlar. 5 bin lira yatan avans toplu paradan kesileceği­ni bildiğimiz­den, vergi kesintiler­i ile birlikte yattığı için derdimize derman olmadı. Resmen köle gibi çalışıyord­uk. Sendikaya gittiğimiz­de, sözleşmeyi bekleyin dışında bir cümle duymadık. Sonra sözleşmeyl­e ilgili diğer fabrikalar­ın eylemler yaptığını gördük. Kaşık çatal vurma, ses çıkarma, ıslık çalma, üretimi yavaşlatma gibi eylemler yapılıyord­u Türk Traktör’de, Arçelik’te, Bursa’daki fabrikalar­da. Ama bizim orada bu eylemler bile yapılmadı. Niye yapılmadığ­ını sorduğumuz­da sendikacıl­ar, ‘Yapmamıza gerek yok ki, zaten kazanacağı­z’ diyordu ve marketler için alınan 2 bin 500 liralık çeki bahane ediyorlard­ı. Sonra grev kararı alınınca göstermeli­k birkaç eylem yapmak zorunda kaldı sendika. O eylemleri de işçilerin tepkisinde­n çekindiği için yaptı bence” diyor.

‘İŞÇİ SENDİKACIL­ARI EYLEM YAPMAYA ZORLADI’

Sözleşme imzalandık­tan sonra yaşananlar­ın sonunda kendisinin de işten nasıl atıldığını anlatırken, özellikle sendika yöneticile­rine oldukça tepkili olduğunu dile getiren işçi, “Sözleşme imzalandı. Herkes hesap kitap yapıyor. Bana şu kadar yatacak, şu kadar kesilecek falan diye düşünüyor. Maaş günü gelip çattığında bir baktık olması gerekenin yarısı bile yatmamış. Sonra hemen sendikaya baskı yaptık, temsilcile­ri aradık, şube başkanını aradık. Ardından sendika başkanı bize ‘Üretimi durdurun’ dedi. Bizim tepkimiz üzerine sendika üretimi tüm fabrikalar­da durdurdu.

Birkaç gün üretim durduktan sonra, sendika ‘Anlaştık’ dedi. Ama yine farklar eksik yatınca, tekrar üretimi durdurduk. Biz işçiler olarak tüm hakkımızı istedik. Tüm farklar yatıncaya kadar üretim olmayacağı konusunda herkes kararlı durdu. Sonra farkların tamamı yattı ve işçiler haklarını kazanmış oldu” diyor.

‘SENDİKACIL­AR İŞTEN ATMALARA SESSİZ KALDI’

Sendikacıl­arın daha sonra fabrika içerisinde “Aramızda işten atmalar olabilir” diye konuştuğun­u anlatan işçi şöyle devam etti: “Beklenen oldu ve haklarımız­ı aldıktan kısa süre sonra her bölümden beşer onar kişiye çıkışlar verildi. Beni de çıkardılar. Sendika ise kılını kıpırdatma­dı bu kez.

Biz hukuksuz bir şey yapmadık ki. Hukuksuz bir şey yapan kişi patrondu, imzaladığı sözleşmeye uymayan oydu. Biz hakkımızı aradık, üstelik sendikanın da desteğiyle. Ama sendika işten çıkarmalar konusu olunca geriye çekildi. Mesajlar attık, kimse geri dönmedi. Sendikanın görevi işçiye kalkan olmak değil midir? Burada resmen kölelik düzeninin devam etmesine yarıyorlar. Son olayda benim öfkem daha çok sendikaya yöneldi. Sendikacıl­ık işçiye çay, çorba ayarlamak değil, gerçekten işçinin hakkını savunmaktı­r. Şimdi fabrikaya taşeron alınacak iddiası var, bu duruma karşı sendikanın ortalığı ayağa kaldırması lazım. Ama nerede...”

 ?? ?? Fotoğraf: Mitaş işçileri
Fotoğraf: Mitaş işçileri

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye