Seçmenin bilinç ötesine seslenen bir strateji
Prof. Dr. Tosun: “Erdoğan’ın bu söyleminin özellikle büyük kentlerde 1989 yerel seçimleri öncesinde ANAP’ıN deneyip başarılı olamadığı gibi, karşılık bulması zor.”
Yerel seçime sayılı günler kaldı. İktidar büyükşehirlerini kazanmak için hamle üstüne hamle yapıyor. Genel seçimlerde “Bu benim son seçimim” diyen AKP’LI Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kez yerel seçimlerin kendisi için “final” olacağını söyledi. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, Erdoğan’ın seçmenin bilinç ötesine seslenen bir söylem stratejisi olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Mart yerel seçimine yönelik kampanya söyleminde dikkatleri en fazla çeken “Oy alma, karşılığında hizmet verme vaadi” ve “yerel seçimin final seçimi” olacağı açıklamalarını Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun gazetemize değerlendirdi. Erdoğan’ın iki açıklamasını Tosun, “İlkinde siyaset tarzındaki eşitlikçi olmayan rasyonelliği görürken, ikincisi ise sağ siyasi aktörlerin yaygın biçimde kullandığı, seçmeninde de bir hayli kabul gören duygulara hitap temelli bilinç ötesine seslenen bir söylem stratejisi” dedi.
‘OY KARŞILIĞI HİZMET SÖYLEMİNİN BÜYÜK KENTLERDE ETKİSİ AZ’
“Oy alma, karşılığında hizmet vermeye dayalı söylem Türkiye siyasetinde makbul bir strateji ve karşılık bulmasının da bir hayli” yüksek olduğunu düşünen Tosun, “Merkezi ya da yerel düzeyde kamusal hizmet sunumunda bireysel ya da kolektif yararlandırmaya dayalı eşitlikçi olmayan hizmet sunumuna dayalı patron-müşteri ilişkisi temelli klientalist siyaset tarzı özellikle küçük yerleşim birimlerinde aranan, sunulması karşılığında destek bulan bir siyaset tarzı” dedi. Büyük kentlerin sosyolojik yapılarının çeşitliliği, çoğulculuğu nedeniyle bunun pek fazla etkisi olmadığına vurgu yapan Tosun, “Bireyin politik tercihlerinde ancak büyük kentlerin çevrelerinde, geleneksel ilişkilerin ve siyaset tarzının etkili olduğu yerleşim birimlerinde bir miktar etki yapabilir. Bu nedenle, Erdoğan’ın bu söyleminin özellikle büyük kentlerde 1989 yerel seçimleri öncesinde ANAP’ıN deneyip başarılı olamadığı gibi, karşılık bulması zor. Bunda siyasal kutuplaşmanın yoğunluğunun ve parti kimlikleri üzerinden negatif kimliklenmenin payı büyük” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın “31 Mart’ı partisinin başında girdiği son seçim” olarak ifade etmesinin tabii ki İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını kaybetme olasılığıyla ilgili olduğunu düşünen Tosun, “Adayları lehine fark açık olsaydı, böyle bir açıklama muhtemelen yapmazdı” dedi. Bu seçimle final yapıp yapmayacağının şahsi kararı olduğunu söyleyen Tosun, “Burada önemli olan böyle bir açıklamanın kimlere, niçin yapıldığı ve bunun etki edip edemeyeceği. Özellikle İstanbul örneğinden bakacak olursak, Kurum ve İmamoğlu arasındaki oy farkının çok dar olması ve ideolojik seçmen blokları arasındaki oy geçişlerinin sonucu tayin etmeyecek kadar sınırlı oluşu, özellikle aynı ideolojik blok içinde aday gösteren Yeniden Refah Partisi (YRP) seçmeninin tercihlerini politik anlamda altın değerine dönüştürüyor” diye konuştu.
YENİDEN REFAH SEÇMENİNE ÇENGEL
YRP seçmeninin en az bir kere AKP’YE oy verdiğini belirten Tosun şunları söyledi: “Bu seçmen muhtemelen oy kullanmaya başladıktan itibaren en az bir kez AKP’YE oy vermiştir ve YRP’YE kadar özellikle Erdoğan’la duygusal, gönül bağı olan bir seçmendir. Erdoğan’ın bu seçmenin taleplerini icraata dönüştürme konusunda yaptıkları da ortada. Dolayısıyla seçmenin
YRP olarak yeni bir partisi olan bu seçmene rasyonel bir temele dayanan söylem yerine, tamamen duygulara, geçmişte aralarındaki duygusal özdeşlik şeklindeki irrasyonel bağı hatırlatarak, duygu siyasetine özgü strateji temelli söylemle seslenmesi anlaşılabilir. Karşılık bulur mu diye bakarsak, ben bunun bir miktar karşılığı olacağı ve vefa duygusuyla Erdoğan’ın işareti doğrultusunda muhtemelen sandıkta oyunu bölerek İstanbul’da ilçe belediye başkan ve meclislerinde YRP’YE, büyükşehir belediyesinde ise azımsanmayacak bir kesiminin Cumhur İttifakının başkan adaylarına destek verebileceğini düşünüyorum.”