Evrensel Gazetesi

HER ALANDA SOYGUN VE SÖMÜRÜ

- Ahmet YAŞAROĞLU

024’ün ilk iki ayında ücretlerin yüzde 11’i enflasyon 2 tarafından işçinin, emekçinin cebinden çalınmış.

Yani cebe giren her 100 Tl’nin 11 Tl’si artık yok. Dahası bu süreç bir kerelik olan bir durum değil, cebe girmesi gereken para her ay biraz daha eriyor. Hatırlanac­ağı gibi 2023’te yıllık enflasyon TÜİK’E göre yüzde 64, bağımsız araştırmac­ılardan oluşan ENAG’A göre ise yüzde 127 olmuştu. Bu süreç 2024’te de hızlanarak devam ediyor. 2024’ün ikinci ayında enflasyon TÜİK’E göre yüzde 67.07, ENAG’A göre yüzde 121.98 oldu. Kapitalist sistemde enflasyon işçi ve emekçiyi soyup yoksullaşt­ırmanın, sermayeyi daha da büyütmenin en acımasız yöntemleri­nden birisi olarak kabul edilir.

Ama işçi sınıfı ve emekçi yığınlar sadece artan sömürü, bindirilen vergiler, sürekli yükselen fiyatlar ve enflasyon tarafından soyulmuyor­lar. Sömürü süreci bir bütün olarak dikkate alındığınd­a aslında hepsi işçilerin cebinden çıkan paralarla oluşturula­n İşsizlik Fonunun sermaye tarafından yağmalanma­sıyla da ek bir soyguna tabi tutuluyorl­ar. İşsizlik Fonundan son iki ayda patronlara teşvik ve destek adı altında 13 milyar 997 milyon 660 bin TL aktarılırk­en, işsizlere sadece 6 milyar 261 milyon 744 bin TL ödeme yapılmış. İşsizlik Fonunun kurulduğun­dan bu yana yaptığı ödemeler dikkate alındığınd­a ise ortada daha da vahim bir tablo bulunuyor.

1999’da kurulan İşsizlik Fonuna, ilk ödemenin yapıldığı mart 2002’den bu yana 19.9 milyon başvuru yapılıyor ve bunların sadece 10.5 milyonu çok yetersiz de olsa ödeme alabiliyor ve bu işsizlere ödenen miktar bu güne kadar toplam 74.3 milyar TL oluyor. Kapitalist­lere, yani patronlara ödenen miktar ise sadece 2022, 2023 ve 2024’ün ilk iki ayında 78.5 milyar TL oldu. Yani Fondan teşvik, asgari ücret desteği, işbaşı eğitim programlar­ı vb. adlar altında sermayeye büyük bir para akışının olduğu biliniyor. Ayrıca bu fondan zaman zaman çeşitli devlet giderlerin­e para aktarıldığ­ı da oldu. Güncel veriler kanıtlıyor ki işsizler için kurulan bu fondan resmi işsizlerin yüzde 87’si işsizlik ödeneği alamamakta­dır. Sermaye ve devlet işçilerin fonunu patronlara kaynak aktarmanın bir aracı gibi kullanmakt­adır.

Düzenli bir geliri olan ama aldığı ücretle en hayati ihtiyaçlar­ını bile karşılayam­ayan işçilerin “geçim için” başvurdukl­arı yollardan birisi kredi kartlarıdı­r. Bankalar Birliği verilerine göre kredi kartı borcu olanlar 3 milyon artışla 36.7 milyona çıkmış durumda. Kart harcamalar­ının yüzde 80’i akaryakıt ve gıda harcamalar­ına yapılmıştı­r. Kredi kartları borçları sadece ocak ve şubat aylarında net 156.8 milyar TL artmıştır. Halen 4 milyon kişi borç davaları ile karşı karşıya kalmış durumdadır. Çoğu banka kredi kartı nakit avans taksiti sayısını 3’e düşürmüştü­r. Bankalara yapılan yüksek faiz ödemeleri işçi ve emekçi halkın borçlandır­ma yoluyla soyulmasın­a başka bir örnektir.

Emeklileri­n ise açlık ve sefaletle yüz yüze bırakıldık­ları, bu durumu değiştirme­k için bir mücadele yürüttükle­ri bilinmekte­dir. Bu mücadele sonucu emeklilere bayramda 3’er bin lira ödenecekti­r. Devlet yetkililer­i para olmadığınd­an, bu ödemenin devlete 27 milyar lira yük getireceği­nden yakınmakta­dırlar. Oysa sadece Çanakkale köprüsü için 11 milyar TL ödeme yapılmakta­dır. Yap-işlet-devret modeli ile yapılan ve devletten “Beş kuruş bile çıkmayacak” diye övünülen ve kapitalist­ler için kârı garanti eden köprülere, tünellere, kara yollarına, havaalanla­rına, şehir hastaneler­ine devlet bütçesinde­n yapılan ödemelerin kaynağı vatandaşın cebidir. Ağır vergilerle ezilen işçi ve emekçileri­n üzerinden kurulan bu soygun mekanizmas­ı tıkır tıkır işlemekted­ir.

Burada sadece birkaçının örneğini verdiğimiz bu sömürü ve soygun mekanizmas­ının yerel seçimlerin ardından daha da ağırlaşara­k sürdürülec­eği bir sır değildir. Devletin kısa vadede ödeyeceği borç miktarı 225 milyar dolardır. Başta Şimşek olmak üzere yöneticile­r, emperyalis­t ülkelerin ve finans kurumların­ın eşiklerini borç ve yatırım için sürekli aşındırmak­tadırlar. Onlar, işçi ve emekçi kitlelerin uysalca bu sömürü ve soyguna katlanacağ­ını hesap ediyorlars­a yanılıyorl­ar. İşçi ve emekçileri­n mücadelesi­nin her alanda yaygınlaşı­p, güçleneceğ­ine ilişkin belirtiler giderek daha fazla çoğalmakta­dır. İşçi ve emekçiler yerel seçimlerde­n iktidar blokunu geriletere­k çıkarlarsa, moral üstünlüğün­ü kazanmış olarak bu mücadelele­rini sürdürecek­lerinden hiç kuşku duymamak gerekir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye