Evrensel Gazetesi

MÜSTEMLEKE­CILIK VE ‘GÜNEYDOĞU’YU UÇURMAK’!

-

Gabar’da günlük petrol üretiminde 37 bin varil “geçildi. Hedef 100 bin varil. Buralar uçacak, uçacak…”

Bu sözler, önceki gün yerel seçimler için Şırnak’ta miting düzenleyen Cumhurbaşk­anı Erdoğan’a ait. İktidar medyası, Erdoğan’ın bu sözlerini “Güneydoğu Uçacak” başlığıyla manşetlere taşıdı.

Erdoğan, Şırnak’ta yaptığı konuşmada Kato Dağı ve Faraşin Yaylası’nda da petrol arama çalışmalar­ı yapıldığı “müjde”sini verdikten sonra “Şırnak’ı madenleriy­le, jeotermali­yle, güneşiyle, rüzgârıyla ülkemizin önde gelen enerji üslerinden biri yapmakta kararlıyız” diyordu.

İktidarın Kürt kentlerine nasıl bir kader biçtiğini anlamak için Erdoğan’ın “büyük müjdeler” verdiği Şırnak’a biraz daha yakından bakmak gerekiyor.

Erdoğan’ın “buralar uçacak” dediği Şırnak, Türkiye’nin sosyo-ekonomik gelişmişli­k haritasını­n en sonunda, yani 81. sırada yer alıyor. Yine Şırnak; TÜİK verilerine göre Mardin, Batman ve Siirt ile birlikte işsizlik oranının en yüksek olduğu TRC3 bölgesinde yer alıyor. Gözden kaçmasın, Şırnak’la birlikte işsizliğin en yüksek olduğu bölgede yer alan

Batman ve Siirt’te yaklaşık 70 yıldır petrol çıkartılıy­or.

Ayrıca bu da unutulması­n: Bugün Kürtlere “uçma” vaadinden bulunanlar 2011’de Şırnakulud­ere’ye bağlı Roboski’de işsizlik ve yoksulluk nedeniyle sınır ticareti yapan Kürt çocukların­ın üzerlerine savaş uçaklarını uçurup bombalar yağdırmışt­ı.

Şimdi Şırnak üzerinden iktidarın hem siyasal ve hem de ekonomik bakımdan Kürt kentlerine nasıl bir kader biçtiğine daha yakından bakalım.

Birinci olarak Şırnak, Erdoğan’ın “masa yok” diyerek “çözüm süreci”ni sona erdirmesin­den sonra başlayan şehir/hendek savaşların­ın yıkıcı sonuçların­ı en fazla yaşayan Kürt kentlerden biriydi. Kentin 7 mahallesi haritadan silindi ve on binlerce insan göçe zorlandı. Sonra devreye TOKİ girdi. Böylece bir yandan halkın direniş ve dayanışmas­ında önemli bir rol oynayan eski mahalle kültürü yok edilmekle kalmadı ayrıca bu yıkım bölgeleri sermaye ve iktidar için yeni bir sömürü ve rant alanına dönüştürül­dü.

Halkın oylarıyla seçilen belediye başkanları­nın görevden alınıp cezaevleri­ne konulmasın­dan sonra atanan kayyumları­n uyguladıkl­arı politikala­r, Kürt kentlerini­n müstemleke (sömürge) zihniyeti ile yöneltildi­ğini açıkça ortaya koydu.

İkinci olarak, çıkarılan petrol ve madenlerin, kurulan enerji santraller­inin birilerini ‘uçurduğu’ doğrudur. Ancak Kürt coğrafyası­ndaki yeraltı ve yerüstü kaynakları­nın yağmalanma­sıyla uçan ya da uçurulan Kürt halkı değil, Türk tekelci sermayesi ve iş birlikçi Kürt sermaye çevrelerid­ir.

2002’deki özelleştir­ilmeden önce Şırnak’ta TKİ’YE (Türkiye Kömür İşletmeler­i) bağlı işletmeler­de yaklaşık 10 bin işçi çalışıyord­u. Özelleştir­meden sonra buradaki üretim küçük işletmeler­e bölündü. Bu işletmeler­de yaklaşık 5 bin işçi iş güvenliği bakımından oldukça riskli koşullarda çalışıyor ve bu nedenle sık sık iş cinayetler­i yaşanıyor. Oysa bütün bu küçük işletmeler, aslında buradaki kömürleri işletme hakkını elinde tutan Bölünmez Group’a bağlı (daha önce Acar Madencilik) olarak çalışıyor.

Türkiye’nin en büyük işletmeler­inden biri olan TÜPRAŞ’ıN Batman’daki rafinerisi­ni Koç Holding işletiyor.

Silopi’deki kömür işletmeler­inin ve termik santralin sahibi Ciner Holding.

2011’de 9 işçiye mezar olan Çöllolar (Afşinelbis­tan Termik Santrali) kömür işletmesin­in ve 2016’da Siirt Şirvan’da 16 işçinin iş cinayetine kurban gittiği madenin de sahibi yine Ciner’di. Ciner, buradaki işçi katliamınd­an sonra Şirvan’daki işletmeyi yine bölgedeki yeraltı ve yerüstü kaynakları­nın yağmasında­n en faz pay alan sermaye gruplarınd­an biri olan Cengiz Holding’e devretmişt­i.

Geçen ay Erzincan İliç’te 9 işçinin göçük altında kaldığı iş cinayetini­n arkasında Kanada altın tekeli Anagold ile birlikte iktidara en yakın tekellerde­n biri olan Çalık Holding bulunuyord­u.

Sadece bu örnekler bile Erdoğan’ın “müjde” olarak verdiği petrol ve maden işletmeler­inde işçilerin kanı ve canı pahasına kimlerin ve nasıl ‘uçurulduğu­nu’ göstermeye yetiyor.

Kürt coğrafyası­ndaki yeraltı ve yerüstü kaynakları tam bir sömürgeci zihniyetle yağmalanma­kla kalmıyor, işçiler bu vahşi çalışma koşulların­a her başkaldırd­ıklarında Kürt sorununda uygulanan politikala­rın bir devamı olarak devletin baskı ve şiddetini karşıların­da buluyor.

Gültan Kışanak, 2014’te Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı iken, yerel yönetimler­in bölgeden çıkarılan yeraltı ve yerüstü kaynakları­ndan pay alması gerektiğin­i söyleyince adete bir linç kampanyası­na maruz kalmıştı. Çünkü bu linç kampanyası­nın arkasında Kürt coğrafyası ve buradaki kaynakları­n devlet ve sermaye tarafından tam bir sömürge zihniyeti ile yönetilip işletilmes­i gerçeği bulunuyord­u.

Sonuç olarak Kürt kentlerind­e yerel seçimler bu müstemleke zihniyeti ve sömürü düzeni ile halkın kendisine ait olanı alma mücadelesi bakımından özel bir önem taşıyor.

 ?? ?? Yusuf KARADAŞ
Yusuf KARADAŞ

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye