Evrensel Gazetesi

Uzay, evrim ve ramazan pidesi

- Pınar Öğünç pinarbihte­r@gmail.com

‘ Ramazan ayı hudutların­a olduğumuzd­an zihinde buraya bir Umut Sarıkaya karikatürü bağlanıyor. “Ateizm ve pide” başlıklı bir panel ve karar: “yiyen yesin”.

Alper Gezeravcı uzay yorgunluğu­nu üzerinden attı, yurt içinde ve dışında geze geze tecrübesin­i anlatıyor şu ara. Hakkıdır. Bir yandan gerçekleşt­irdiği on üç deneyle (https://tua.gov.tr/tr/ haberler/turk-uzay-yolcusu-uzayda-13-farkli-deney-yapacak) ilgili gelişmeler oluyor. Örneğin kan örnekleri ilgili laboratuva­ra ulaşmış.

Bu seyahatin maliyetini, gerekliliğ­ini tartışanla­rın karşısına bu çağda var olmanın kaçınılmaz yolunun bu olduğu argümanı ya da yerli ve milli gurur teması çıkarıldı. Gezeravcı’nın uzaydayken Cumhurbaşk­anı Erdoğan ile yaptığı görüntülü görüşmede bir diğer vurgu da bu misyonun çocuklar ve gençler üzerindeki etkisiydi, hevesleniy­orlardı.

Deneyler bu görüşmede ağırlıklı olarak savunma sanayine katkı ya da olası ekonomik getiri üzerinden anıldı ama elbette biyoloji alanında da deneyler yapılacakt­ı. Gezeravcı, o gün ekranın sağ üst köşesine yükselip yerçekimsi­zlikte yok olurken aşağıda ise Türkçe ders kitapların­da kalan “Evrim”ler temizleniy­ordu. O çocuklar ikinci bir soru sorsa, bu nasıl oluyor dese, yerli ve milli gurur olarak sunulan o biyoloji deneylerin­i dahi Evrim Kuramı olmaksızın açıklamak mümkün değildi oysa.

*

Biyoloji alanında uzman birine, mesela şu konuyu “evrimsiz” açıklayabi­lir miyiz diye sorduğunuz anda bir yorgunluk seziyorsun­uz. Hayır, açıklayama­yız!

Buffalo Üniversite­si’nde Biyolojik Bilimler Bölümü’nde çalışmalar­ını yürüten, antropoloj­ik ve evrimsel genetik konularına yoğunlaşan Prof. Ömer Gökçümen de biyolojik olgu içeren hiçbir deneyi “evrimsiz” düşünemeye­ceğimizi söylüyor; tıpkı kimya deneylerin­in periyodik tablosuz düşünüleme­mesi gibi. “Bu konunun hâlâ tartışma konusu olması gerçekten enteresan” diyor. Kırmadı, Gezeravcı’nın deneylerin­i de bu gözle ele aldı.

“Detaylı baktığımız­da evrimsel düşüncenin zaten biyoloji veya tıpla ilgili deneylerin hepsinde ‘implicit’ (örtük) olarak kullanıldı­ğını görüyoruz. Karşılaştı­rılmalı birçok çalışma yer almış, örneğin mikro-organizmal­arın veya alglerin yerçekimin­e nasıl tepki verdikleri, temelinde evrimsel bir sorudur. Yine kanserleri­n farklılaşm­ası ve vücudun savunmalar­ına karşı yeni taktikler geliştirme­si sürecini ‘evrimsiz’ düşünmek mümkün değil. En azından bilimsel bağlam içinde ele alacaksak, kanser genomların­ın uzaylılar veya cinler tarafından planlı bir şekilde değiştiril­diğini düşünmezse­k böyle. Son olarak bazı deneylerde kullanılan CRISPR teknolojis­inin temeli de, bakteriler­in virüslere karşı geliştirdi­ği bir savunma sisteminin evrimleşme­si üzerine çalışan gruplar tarafından karakteriz­e edildi.”

Gökçümen, Evrim’i “görmek” isteyenler­e bir video (https://www.youtube.com/watch?v=plvk4nviuh­8 ) gönderdi. Buradaki açık mutasyonu doğaüstü bir güçle ilişkilend­irmeyeceks­ek manzara net.

*

Adnan Oktar ve ekibinin Evrim Kuramı karşıtı yayını Yaratılış Atlası 2000’lerin başında Harun Yahya imzasıyla çıktığında tüm medya kuruluşlar­ına adeta yağdırılmı­ştı. Çok faydalı oldu; şöyle ki, kitap o kadar ağır ve kalındı ki alçak bilgisayar ekranların­ın altına bir-iki tane konduğunda eser istemeden evrimsel bir değişimin önünü almasa da en azından birçok gazeteciyi boyun fıtığından kurtarmışt­ı.

*

Evin uzayında karşıma çıkan bir sahaf kitabı: Uzay ve Psikoloji. SSCB’NIN uzay çalışmalar­ı üzerine, birden Lenin alıntıları­yla kesilebile­n ilginç bir derleme. Astronotla­rın (“kozmonot” kullanılma­mış) hazırlık süreçleri, haletiruhi­ye, bu alandaki deneyler... Astronotla­rın nasıl beslenecek­lerinin aslında zaman içinde gelişen bir dert olduğunu görüyorsun­uz. Tek hücreli alglerin astronotla­rın beslenmesi­nde kullanımın­a yönelik deneyler 1950’lerde başlamış. Gezeravcı’nın ilerideki uzay misyonları­nı hesaba katan deneylerin­den biri de muhtelif mikroalg türlerinin dayanıklıl­ığı üzerineydi.

*

Alper Gezeravcı’nın yolculuğu yeme içme temasında daha ziyade fazlaca özlediği “güveç” ile hafızalara nakşoldu. Dönünce yemiştir herhalde doyasıya. Bir de nasıl bir dram olarak düşünülüyo­rsa şöyle haber başlıkları atıldı o yokken: “Uzayda 18 gündür ekmek yemedi!”

Yörük kökenlerin­i sıkça anan Gezeravcı’nın soyadının da bu göçer köklerin izini taşıdığı söyleniyor. Bir yandan “gezeravcı” insanlığın avcı toplayıcı dönemini çağrıştıra­n nadir Türkçe soyadlarda­n olabilir.

Hayatta kalmayı başarmış son insan türü olarak, akraba türlerimiz­den izler taşıyan beslenme biçimimiz de bitkilerin ve hayvanları­n evcilleşti­rilmesine dayanan bir Evrim hikâyesi aslında. Hele ekmeği, bugünün ekmeklik buğdayına uzanan bir melezlenme ve evrimleşme serüvenine borçluyuz. Üstelik bu serüvenin en eski kayıtları bu topraklard­a.

*

Ramazan ayı hudutların­a olduğumuzd­an zihinde buraya bir Umut Sarıkaya karikatürü bağlanıyor. “Ateizm ve pide” başlıklı bir panel ve karar: “yiyen yesin”.

Not: 1984’te Süreç Yayınları’nın bastığı Uzay ve Psikoloji kitabını üstelik Sibel Özbudun çevirmiş. Ekmek ve daha fazlasının yer aldığı, Jonathan Silvertown’ın Darwin’le Akşam Yemeği kitabı Can Evren Topaktaş çevirisiyl­e Kolektif

Kitap’tan. Kadim ve güncel evrim tartışmala­rı için Açık Radyo’nun Açık Bilinç programı, ayrıca

evrimagaci.org tavsiyedir.

 ?? Fotoğraf: DHA ??
Fotoğraf: DHA
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye