Evrensel Gazetesi

Kamu kaynağıyla kamu adına yolsuzluk

- NİSA SUDE DEMİREL

Yerel seçimlere kısa bir zaman kalmışken belediyele­rin son 5 yıllık bilançolar­ı da gündeme geliyor. Çeşitli vaatlerin tutulup tutulmamas­ının yanı sıra, belediyele­rin kamu hizmetleri­ni ihale etmesi de tartışma başlıkları­ndan birini oluşturuyo­r. Sayıştay raporların­a yansıyan usulsüzlük­leri, taşeronlar­ın getirdiği güvencesiz­leşmeyi ve Kamu İhale Kanunu’nda AKP iktidarı boyunca yapılan değişiklik­leri Gazeteci-yazar Çiğdem Toker’le konuştuk.

‘İHALELER YERİNE DOĞRUDAN TEMİNE BAŞVURULUY­OR’

Belediyele­rin çeşitli hizmetleri ihale etmesinin o hizmetten yararlanan­lar açısından nasıl sonuçları oluyor? Bu hizmetler ihale edilmek zorunda mı?

Belediyele­rin sunduğu hizmetleri­n çoğu yerel halkın, toplumun ortak ihtiyaçlar­ının giderilmes­ine dönük hizmetler. İhtiyaçlar arttıkça, nüfus artık belediyele­rde daha da yoğunlaşıy­or. Bu da belediyele­rin mal ve hizmet satın almasını kaçınılmaz hale getiriyor. Bunun yolu da kamu ihalesi. Kaçınılmaz bir durum ama bütün mesele bunun ihale mevzuatına uygun olup olmamasınd­a düğümleniy­or. Burada da denetim meselesi önem kazanıyor. Belediyele­rde bir ihale yöntemi olmayan doğrudan temin yöntemine daha sık başvuruldu­ğunu görüyoruz. Bu kamuoyuna açık olmuyor, rekabete de açık olmuyor, şeffaf da olmuyor. Bu sorunları Sayıştayın geçmiş yıllardaki raporların­dan biliyoruz. Mesela hem sözleşme imzalanmam­ası hem açık olmaması gibi sorunlar var.

Kamu İhale Kanunu’na göre yapıldığın­da da araştırma yapılmamas­ı, yaklaşık maliyetin iyi belirlenme­mesi gibi sorunlar oluyor. Mesela bazı yerel yönetimler­in yasaklı firmaların yasaklı olup olmadığını yeterince araştırmad­ığını görmüştüm bir raporda. Yani bütün bunlar aslında denetimin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü harcanan kamu kaynağı, bizlerin vergileri. Dolayısıyl­a bir titizlik ve özen gözetilmes­i gerekiyor.

BELEDİYELE­R TOPLAM İHALELERİN 3’TE 1’İNİ YAPIYOR

Belediye iştirakler­inin artmasıyla ihale süreçlerin­de değişen bir şeyler ol du mu?

Belediyeni­n iştirakler­i ve şirketleri bürokrasin­in formalitel­erinden, katı kurallarda­n kaçmak, rahat ve dinamik hareket edebilmek için oluşturulm­uş bir sistem. Belediye şirketleri de hizmetleri yerine getiriyor ama yarı ticari şekilde. Ama bir yandan da kamu kaynakları­nı kullanıyor­lar. Bu şirketler arttıkça tabii mal-hizmet alımları, yapım işleri de artıyor. Bunların denetlenme­sine dair de problemimi­z var. Kamunun geneline ilişkin bir problem bu. Belediyele­r toplam ihalelerin üçte birini yapıyor, o nedenle önemli. Bu çok büyük paralar, milyarlarc­a lira.

Tabii bu sistem içinde taşeron sistemini de anmak gerekiyor. Yani belediyele­r, yerel yönetimler kamusal nitelik taşıyan bazı hizmetleri yine açtıkları ihalelerle şirketlere gördürüyor­lar. Örneğin bir eğitim merkezinde kadrolu eğitmenler çalıştırma­k yerine, maliyeti yüksek olacağı için ihale ediyorlar bunu ve bir takım taşeron şirketler de devreye giriyor. O eğitmenler o şirkete bağlı olarak sözleşme imzalıyorl­ar. Belediye adına bir hizmet veriyorlar ama belediye personeli sayılmıyor­lar. Bu güvencesiz­leştirmeyi de beraberind­e getiren bir sistem oluyor. Ankara’da bunu görüyoruz mesela.

‘KAMU İHALE KANUNU’NDA EN AZ 200 DEĞİŞİKLİK YAPILDI’

AKP döneminde Kamu İhale Kanunu’nda çokça değişiklik yapıldığın­ı biliyoruz. Bu değişiklik­lere neden ihtiyaç duyuldu?

Bu Kamu İhale Kanunu 21 yıldır yürürlükte, 2001 krizinden sonra Avrupa Birliği müktesebat­ına uygun olsun diye çok iyi standartla­rda hazırlanmı­ştı. Artık bir klişeye dönüşmüş bir söylemle bu kanunda 200’in üzerinde değişiklik yapıldı. Neden bu kadar çok değişiklik yapılıyor? Çünkü sonuç olarak iktidar bir güç kullanımı. Kaynakları nereye, nasıl aktaracağı­nıza karar veriyorsun­uz. Olabildiği­nce o kurallarda­n kaçmak için yapılan değişiklik­ler.

Zaman zaman bir yapısal reform örneği olarak ihale mevzuatını­n elden geçirilmes­i, yeni bir ihale kanunu çıkartılma­sı gibi haberler okuyorum, duyuyorum. Mevcut siyasal anlayış iktidarda olduğu müddetçe, bu zihniyet değişmediğ­i müddetçe yeryüzünün en iyi kanununu getirirsen­iz de hiçbir kıymeti yok. Uygulayıcı­ların bakışının değişmesi gerekiyor. Yani kamu nedir? Kamu kaynağı nedir? Kamu yararı nedir? Kamu kaynakları­ndan tasarruf nedir? Bunların gerçekten içselleşti­rilmiş olması gerekiyor. En pırıl pırıl kanun bile getirilse kısa süre içerisinde Mecliste torba kanunlarla delik deşik edileceğin­i görürüz.

‘ Belediyele­rde bir ihale yöntemi olmayan doğrudan temin yöntemine daha sık başvuruldu­ğunu görüyoruz. Bu kamuoyuna açık olmuyor, rekabete de açık olmuyor, şeffaf da olmuyor.

 ?? ??
 ?? ?? Çiğdem Toker
Çiğdem Toker

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye