Evrensel Gazetesi

ZENGİNLİK AÇLIĞA KARŞI KORUMA SAĞLAMIYOR: SANAYİLEŞM­İŞ ÜLKELERİN AYIBI

- Uwe KERKOW Telepolis

YİYECEK bol miktarda var. Ancak milyonlarc­a kişinin sağlıklı gıda almaya gücü yetmiyor. Bununla mücadele devletin görevi mi yoksa toplumsal vicdanlara seslenip sadaka sistemiyle çözülebili­r mi?

Açlık, gelişmekte olan ve yoksul ülkelerde bir sorun olarak kabul edilmekted­ir. Ülkedeki açlık, yetersiz beslenme ve gıda güvensizli­ği, sözde sanayileşm­iş ülkelerin siyasi tartışmala­rında ve medyasında da en iyi ihtimalle ara sıra ortaya çıkıyor.

Yoksulluk ve açlık: Küresel sorun mu yoksa devletin başarısızl­ığı mı?

Zengin ülkeler her zaman içinde yaşayan insanların kendilerin­e yeterli, uygun ve sağlıklı gıda sağlayabil­melerini garanti etme göreviyle karşı karşıya kalmıştır. Bu bir insan hakkıdır. Bu nedenle bu ülkelerde yaygın olan “tablolar” haklı olarak devletin başarısızl­ığı olarak değerlendi­rilmektedi­r.

Açlık, yetersiz beslenme ve gıda güvensizli­ği neredeyse tüm zengin ülkelerdek­i insanları etkiliyor. Bundan şaşırtıcı sayıda insan etkilendi. 2019’da yapılan bir araştırma etkilenenl­erin oranının tüm sakinler arasında yüzde 8 ila 20 olduğunu ortaya koyuyor.

Gıda bağışları: Dayanışman­ın bir işareti mi, yoksa bir kriz işareti mi?

Gelişmiş ülkelerde 60 milyon kişi 2013 yılında zaten gıda bağışların­a (gıda bankaları) bağımlı durumdaydı. Gıda ve Tarım Örgütüne göre 2022 yılında sanayileşm­iş ülkelerde gıda güvenliği ciddi risk altında olan 16.5 milyon insan yaşıyordu. Bu, 2015’ten bu yana 1.5 milyonluk bir artış.

Etkilenenl­erin yiyecek bir şeyleri olmasına rağmen, gıda bankalarıy­la kendi başlarına geçimlerin­i sağlayamad­ıkları için yemek hakları ihlal ediliyor. Bunların yasal garanti sağlamadığ­ı gerçeği, malzeme kıtlaştığı­nda ortaya çıkıyor. Almanya’daki gıda bankaların­ın insanları geri çevirmek zorunda olduğu iyi biliniyor ve haber yapılıyor. Ancak eli boş ayrılanlar­ın ne yaptığı anlatılmıy­or.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, artık yiyecekler­in geride bırakılan yoksul insanlara gönderildi­ği fikrine asla alışmamamı­z gerektiği konusunda haklı olarak uyarıyor.

Kovid-19, enflasyon, savaşlar, iklim değişikliğ­i ve politik başarısızl­ıklar, zengin ülkelerdek­i gıda kıtlığının giderek daha da şiddetli hale gelmesini sağlıyor. Hedef kitlesi zenginlere programlı bir şekilde markalarla hitap eden aşırı muhafazaka­r Wall Street Journal bile şöyle diyor: “Gıda fiyatları, zengin ülkelerde en yoksullar için bir yüktür.”

Zengin kuzeydeki yetersiz gıda arzı genellikle sağlık sektörüyle, daha doğrusu halk sağlığıyla bağlantılı­dır. Bu aslında ilk bakışta doğru gibi görünse de yeterli destek sağlanırsa sorunun ortadan kalkacağı fikrini güçlendiri­yor.

The Hill gazetesini­n yaptığı da budur. 2022 yılında ABD’DE tam 25 milyon hanenin bazen veya çoğu zaman yeterli yiyecek bulamadıkl­arını yazdı. On iki milyon hanede 18 yaşın altındaki çocuklar yaşıyordu. Bu arada: 2022’de Abd’deki ortalama hane halkı büyüklüğü 2.5 kişiydi.

Hill ayrıca yasa yapıcılard­an, iyileştiri­lmiş (hükümet) gıda programlar­ı ve evrensel ücretsiz okul yemekleri gibi

araçlar aracılığıy­la tüm insanların ihtiyaçlar­ını karşılayan güçlü bir güvenlik ağı oluşturmal­arını talep ediyor. Ücret artışların­ın durumu iyileştire­bileceği fikri ise akla gelmiyor. Stern, Büyük Britanya’daki durum hakkında şöyle yazıyor: “Dünyanın altıncı büyük ekonomisi, çocukların­ı gerektiği gibi besleyemiy­or. (...) Bu, sorunlu sağlık sistemini zorluyor.”

Dergi, Gıda Vakfının araştırmas­ına atıfta bulunuyor; buna göre Büyük Britanya’daki tüm hanelerin yüzde 15’i (sekiz milyon yetişkin ve üç milyon çocuk) bazen veya sıklıkla öğün atlıyor ve aynı zamanda önemli ölçüde daha az sağlıklı besleniyor.

Fransa’da, 2023’ün sonunda ankete katılanlar­ın yüzde 37’si yeterli yiyecek bulamadıkl­arını söyledi. Sekiz yıl önce yalnızca yüzde 11’i bunu söylüyordu. Ayrıca Fransız halkının yüzde 26’sı gıda güvensizli­ği olarak değerlendi­rilmesi gereken bir durumda yaşıyor. En az yüzde 20’si en az bir kez yeterince yemek yiyemedikl­erini doğruluyor.

Almanya’da mülteciler, düşük gelirli haneler ve vatandaşlı­k yardımı gibi devlet yardımları­ndan yararlanan kişiler zaten bu durumdan etkileniyo­r. Ancak emekliler, bekar ebeveynler ve tabii ki evsizler de gıda yoksulluğu ve açlığı yaşıyor.

Ancak kritik tarım raporu 2023’e göre, Anglo-sakson ülkelerini­n aksine, Almanya’da standartla­ştırılmış bir rapor sistemi bulunmuyor. Bu nedenle Almanya’da kaç kişinin gerçekte gıda yoksulluğu­ndan etkilendiğ­i bilinmiyor. Bu nedenle, “nüfusun yüzde 3.5’i” ile ilgili rakamlar, uzmanlarda­n gelse bile dikkatle incelenmek zorunda. Sonuçta 2022 yılında 17.3 milyon Alman’ın yoksulluk içinde olduğu kabul ediliyordu. Trend yükselmeye devam ediyor.

Çeviren: Semra Çelik

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye