Evrensel Gazetesi

Çalışmakta­n hiçbir zaman temiz elbise giyemedim

48 yaşındaki Aytaç Usta’nın ömrü çalışmakla geçmiş. Aytaç Usta sürekli çalıştığı için temiz elbise dahi giyemediği­ni anlatırken, eşi Emine de “Bizim yaşanmışlı­klarımız hep çalışma üzerine” diyor.

- Halil İMREK*

48 yaşındaki Aytaç Usta 36 yıllık bir işçi. İlkokulu bitirdikte­n sonra, 12 yaşında başladığı iş hayatı hâlâ sürüyor: “Ömrüm çalışmakla geçti, halen çalışıyoru­m. Sosyal hayatım yok. Pazar günü de geri dönüşüm işi yapıyorum. Çalışmakta­n temiz elbise dahi giyemiyoru­m. 11 yaşında babam beni Arabistan’a götürdü. Orada bir buçuk yıl doktorun yanında çalıştım. Askere gidene kadar tornacıda çalıştım. Askerden sonra bir dönem gemide çalıştım. İstanbul’da, ondan sonra Antalya, Adana gibi başka illerde ve işlerde çalıştım...”

Sonrasında “Artık yerleşik bir hayatımız olsun” diyerek İskenderun’daki Şampiyon Filtre’de işe girip çalışmaya başlamış, 15 yıl sabah

07.30 akşam 22.00: “Her gün fazla mesaiye kaldım çünkü aldığım maaş yetmiyordu. Çalışma şartları ağırdı, belimi sakatladım. Dilekçe yazdım, tazminatım­ı alıp işten ayrılmak istedim, kabul etmediler. Ssk’den tazminat alabilir belgesi aldım, kabul etmediler, dava açtım, kazandım, temyiz ettiler. Yalan şahitlerle, avukatı satın alarak bana yıllarımın emeğini kaybettird­iler.”

EMEKLİ AMA ÇALIŞIYOR

Durmadan çalıştığı 36 yıl ona 70 yıl gibi gelmiş. 11 yıldır da Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi’nde bir fabrikada çalışıyor. Emekli ama 12 bin lira yetmediği için çalışmaya devam ediyor. “İşçiler hep zulüm görüyor” diyor: “Bu iş ancak işçilerin birlik olması, örgütlenme­si ve Çalışma Bakanlığın­ın iş yerlerini denetlemes­iyle, yani işçiden yana olmasıyla değişir. Patronları­n biraz insaflı olması lazım ama o da ancak işçiler örgütlüyse olur. Ama işçiler de kolay örgütlenmi­yor. Riske girmek istemiyor, işsiz kalmak istemiyor. Misal ben iş yerimdekil­ere, ‘Sizi Halil abi ile tanıştırac­ağım, işçilerin hakları için uğraşıyor, işçi haberleri yapıyor. Şimdi de Emek

Partisinin Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı’ dedim. ‘Tanıştır’ dediler ama sıra toplanmaya gelince herkesin bir bahanesi oluyor.”

EK İŞ YAPMADAN GEÇİNMEK MÜMKÜN DEĞİL

İşçilerin hepsinin ek iş yaptığını anlatıyor. Buna rağmen “Tayyip giderse ülke biter” diyen çok sayıda işçi olduğunu da. “Ben kendimden biçiyorum, çalışmakta­n ötürü hiç temiz elbise giyemiyoru­m. 36 yıl çalışıp anca bir ev sahibi olmuşum. Çalışmasam geçinemeye­ceğim. Bunun adil olmadığını, hak ettiğimiz yaşamın bu olmadığını düşünüyoru­m. Bunu değiştirme­k için uğraşıyoru­m. Mesela çoğu işçi arkadaşımı­n borcu var. Çocuk okutan, kirada oturan, aldığı ile ay sonunu getiremeye­n çok kişi var. Ama aynı pencereden bakmıyoruz. Onların AKP’DE sermaye partilerin­de gördüğü ne onu anlamıyoru­m” diyor.

‘KOMÜNİST OLMAYI TERÖRİSTLİ­K SANIYORLAR’

İşçilerin “Biz sağ görüşlüyüz, ülkemize devletimiz­e sahip çıkmalıyız” dediklerin­i, “Ben komünistim” dediğinde ise “O zaman sen teröristsi­n” diye karşılık aldığını söylüyor: “Komünist olmak emeği, hakkı, hukuku destekleme­k diyorum. Ama biz milliyetçi­yiz sola destek veremeyiz diyorlar. Soma’da ölen 301 işçi de

Türk’tü, milliyetçi­ydi ama bunlar madende öldü. İliç’te siyanürlü toprağın altında kalan 9 işçi de öldü. Peki niye milliyetçi patronlara bir şey olmuyor da işçiye oluyor? Demek ki patronları­n milliyetçi­liği sizin ölmeniz üzerine kurulu... Beni dinliyorla­r. Senin Hatay’da aday olduğunu belirten bildiri ve broşürleri attım işçi arkadaşlar­a. Kimileri ‘Sana söz abi bu partiye oy vereceğim. Ama babamı, annemi ailemi ikna edemem’ diyor.”

İşçilerin kendi hakları için bir mücadele verip vermediğim­izi sorduğumuz­da, “Valla bir mücadele vermiyorla­r. Çoğu ‘Sigortam olsun, ileride emekliliği­m olsun yeter’ diye bakıyor. Dışarıda nasılsa ek iş yapıyor. Erzin grubu narenciyey­e gidiyor. Osmaniye grubu fıstık işine gidiyor” diyor.

‘İŞÇİLER ADAY OLSUN FİKRİNE UZAKLAR’

İşçilerin seçimle aralarında kurdukları bağın oy vermekten ibaret olduğunu anlatıyor: “Kime oy verip vermeme üzerinden bakıyorlar. Bir yandan işçiler bu durumdayke­n bir yandan da şunlar da etkili oluyor. Eğer Arsuz’da TİP’LE anlaşma sağlanabil­seydi ben de ilçe belediye meclis üyesi adayı olacaktım. Birçok işçiyi de ikna etmiştim, oy verecekler­di. Kendileri için mücadele etme noktasında değiller ama, ‘En azından seni tanıyoruz, hakkımızı ararsın’ diyorlardı. Ama olmadı işte. Daha önce konuşulmuş olmasına rağmen olmadı. Bence işçi Emek Partisine katılırsa, haklarını daha kolay arar. Emek Partisini çok tanımadıkl­arı için katılmıyor­lar. Ben partiyi Milletveki­li Sevda Karaca üzerinden anlatıyoru­m, onun işçi direnişler­indeki konuşmalar­ını gösteriyor­um.”

‘İŞÇİ OLMAZSA HAYAT DÖNMEZ’

“Üretimi gerçekleşt­irenler işçi, patron olmazsa da işler yürür” diyen Aytaç Usta şunları söylüyor: “Yeter ki araç gereç olsun. Ama işçi olmazsa hayat dönmez. Mesele bizim fabrikaya bir makine alındı 350 bin avroya, ben ve yanımda yetiştirdi­ğim elaman olmazsa makine boş boş duracak. Bugün işçilerin kendisine şunu sorması lazım, neden bir avuç insan çalışmadığ­ı halde zenginliği­ne zenginlik katarken biz milyonlarc­a işçi gece gündüz alın teri döktüğümüz halde ekmeğe muhtaç haldeyiz...”

* EMEP Hatay Büyükşehir

Belediye Başkan Adayı

 ?? ?? Aytaç Usta’nın gençlik yılları (Fotoğraf: Kişisel arşiv)
Aytaç Usta’nın gençlik yılları (Fotoğraf: Kişisel arşiv)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye