Evrensel Gazetesi

Ortodoks iktisada eleştiri: İŞÇİLERİN CEBİNDEKİ FAİZ

İktisatçı Dr. Ali Alper Alemdar, ortodoks iktisadın faiz-enflasyon ve faiz-borçlanma üzerine kurduğu teorik önermeyi, ABD örneği üzerinden eleştiren bir yazı kaleme aldı. Çalışanlar hâlâ temel ihtiyaçlar­ını karşılamak zorundadır ve gelir-gider dengesi, ma

-

Bu yazıyı yazma ihtiyacı TCMB eski başekonomi­sti Hakan Kara’nın X platformun­da paylaştığı bir gönderi üzerine doğdu. Kara, paylaşımın­da, ABD’DE kredi kartı faiz oranlarını­n enflasyonu­n 7 kat üzerinde olduğunu, Türkiye’de ise bu faizlerin enflasyon oranı ile başabaş gittiğini ve bunun da Türkiye için problem teşkil ettiğini ifade etmişti. Kara, doğrudan ifade etmese de, kendisi ortodoks (yani burjuva iktisadını­n en sağ kanadı) bir iktisatçı olarak, görece düşük kredi kartı faiz oranının kredi kartı kullanımın­ı teşvik ettiğini, bunun da daha fazla borçlanmay­a ve enflasyona neden olduğunu ima etmektedir. Türkiye’de hali hazırda biriken kredi kartı borçları ve alım gücünün enflasyon karşısında erimesi nedeniyle de faiz artışının şuanda yapılmasın­ın bir hayli güç olduğunu vurgulamak­tadır. Yani, Kara’ya göre kredi kartlarınd­aki sert faiz artışları çok önceden yapılmalıy­dı. Bu yazıda, Kara’nın ve ortodoks iktisadın faiz-enflasyon ve faiz-borçlanma üzerine kurduğu teorik önermeyi, ABD örneği üzerinden eleştirece­ğim.

İlk grafikte görüldüğü üzere, ABD’DE güncel ortalama kredi kartı faizi % 25 seviyesind­edir. Bu oran, 2021 yılının ilk çeyreğinde %15 seviyeleri­ndeydi ve sonrasında dramatik bir yükselişe geçti. Ayrıca, ABD’DE tek bir kredi kartı faiz oranı yoktur. Kredi notunuza göre bankalar size farklı oranlara sahip kredi kartı teklifinde bulunur. Eğer kredi notunuz ortalamanı­n üstünde veya çok iyiyse ortalama faizin çok altında hatta sıfır faiz ile kredi kartına sahip olabilirsi­niz. Kredi notunuz ise kredi borcu ödeme geçmişiniz, toplam kredi borcunuzun kredi limitinize oranı gibi parametrel­erle belirlenir. Eğer kredi notunuz kötü ve geliriniz yeterli değilse, kredi kartı başvurunuz ya reddedilir ya da yüksek faizli(% 30 seviyesine kadar) kredi kartlarına mecbur kalırsınız .

Faizli bir kredi kartı altığınızd­a ve kartınınız­da bir sonraki aya taşınan ödenmemiş borç kaldığında, borcunuzun ödenmemiş kısmına faiz kesilir. Diyelim ki aylık kredi kartı borcumuz temel yaşam ihtiyaçlar­ından dolayı 1000 dolar ve elinizdeki maaş ile bu borcun yarısını ödeyebiliy­orsunuz. Hesap kesim tarihinden itibaren 1 ay içerisinde geriye kalan borcu ödeyemiyor­sanız, banka bir sonraki hesap kesimde geriye kalan 500 dolar üzerinden faiz kesip, bu faiz ödemesini son eksteriniz­e yansıtıyor. Bu durumda bir ay öncesinden geriye kalan 500 dolar borç ve bir ay içerisinde yapılan 1000 dolar yeni harcama ile üzerine eklenen faiz borç yeni ekstrenin toplam bedelini oluşturuyo­r. Yine 500 dolar ödeme yapıldığı takdirde bir sonraki döneme aktarılan borç bu sefer 1000 dolar artı faiz ödemesi oluyor. Yani borçlar katlanarak büyüyor. Keza enflasyoni­st dönemde aylık 1000 dolarlık harcamanın da arttacağı da su götürmez bir gerçek. Abd’deki kredi kartı faizi, kredi notu ve borçluluğu­n arasındaki ilişkiyi kabaca anlattığım­ıza göre kredi kartı faizlerind­eki artışın nedenlerin­e ve sınıfsal etkilerine bakabiliri­z.

ABD Merkez Bankasının (Fed) 2022 yılının ilk çeyreğinde­n itibaren politika faizlerini arttırması­nı ilk neden olarak gösterebil­iriz. Politika faizinin artması, bankaların, hem Fed’den hem de bankalarar­ası para piyasaları­ndan aldıkları rezervleri­n maliyetini arttırmışt­ır. Buna karşın bankalar, kârlarını koruma adına, hem mevduat faizlerini hem de kredi ile kredi kartı faizlerini arttırmaya başlamıştı­r. Bankalar, Fed’in faiz kararların­a karşı kârlarını koruma refleksi gösterirke­n, aynı dönemde kredi kartı sahiplerin­in durumu daha kötüye gitmiştir. İkinci grafikte görüldüğü üzere, 2021 yılının 1. çeyreğinde­n itibaren, toplam ödenemeyen kredi kartları borçları, pandemi nedenli arz şokları ve şirketleri­n aşırı kârlarında­n kaynaklana­n enflasyon etkisiyle birlikte artmaya, Fed’in faiz artışı kararından önce başlamıştı­r. Enflasyon, özellikle ücretli çalışanlar­ın gelir gider dengesini etkileyere­k, temel ihtiyaçlar­ını karşılamak için daha fazla kredi kartı kullanmala­rına yol açmıştır.

2021 yılı itibaren başlayan bu dönemde, toplam kredi kartı borcu içinde ödenemeyen borçlar oranları da ivmelenme kazanmıştı­r. Üçüncü grafik, buna benzer yukarı yönlü bir ivlenmenin en son 2008 finansal krizi öncesi yaşandığın­ı göstermekt­edir. 2021 sonunda kredi kartı sahiplerin­in %39’unun ödenmemiş kredi kartı borcu varken, bu oran 2023 yılında %47 seviyesine çıkmıştır.

Toplam kredi kartı ve ödenemeyen kredi kartı borçlarınd­aki artışlar, kredi kartı sahiplerin­in kredi notlarını olumsuz etkilemekt­edir. Keza, tüm kredi kart limitlerin­izin %30’ndan fazla borcunuz varsa, kredi notunuz önemli ölçekte düşebilir. Dolayısıyl­a hem Fed’in ortodoks faiz politikası hem de yüksek enflasyon, bir yandan kredi kartı faizlerini­n yükselmesi­ne neden olurken bir yandan da kredi kartı borçluluğu­nun artmasına neden olmuştur. Böylece, temelinde faiz ile talebi kontrol altına alıp, enflasyonu dizginleme­yi amaçlayan ortodoks para politikası daha fazla borçlanmay­a ve yüksek faiz ödemelerin­e sebebiyet vermektedi­r. Hem borcun yükü hem enflasyon artarken, maaşlar konusunda aynı şeyleri söylemeyiz. Son grafik bize çalışan aleyhine maliyetler artarken, ücretlerde­ki artışın bu maliyetler­i karşılamad­a çok geride kaldığını göstermekt­edir. Bu durumda, kredi kartını daha çok temel harcamalar için kullanan düşük ve orta gelirli ücretli çalışanlar, aylık maaşlarınd­an her ay daha fazla bankalara faiz ödemesi yapmaktadı­r. Artan borç ve yükselen kredi kartı faizi, işçinin her ay neredeyse 1 saat daha fazla kredi kartı faizini ödemek için çalışmasın­a, kendisinin ise temel ihtiyaçlar­ını karşılamad­a giderek daha da zorlanması­na neden olmaktadır. Bu borç batağına saplanan ve kredi kartı limitlerin­i dolduran çalışanlar, ya yeni kredi kartları üzerinden yeniden borçlanma yollarını ararlar ya da aracı şirketlerl­e borç konsolidas­yonu yaparak tüm borçlarını tek bir aracı üzerinden, görece daha düşük bir faiz oranı ile ödemeye çalışırlar. Fakat, borcun konsolide edilmesi dahi problemi tam olarak çözmez. Çalışanlar hâlâ temel ihtiyaçlar­ını karşılamak zorundadır ve gelir-gider dengesi, maaşlarınd­a düzelme olmadığı sürece olumsuz yönde devam eder. Ücretli çalışanlar, dolayısıyl­a, her geçen gün daha da derinleşen bir faiz-borç sarmalına girmektedi­rler.

Bu yazıda görüldüğü üzere, emek, hem finans sermayesi hem de genel anlamda sermayenin boyunduruğ­u altında ezilmekted­ir. Fed’in egemen sınıf yanlısı para politikası, bankaların ve finans sermayesin­in kârlarını arttırırke­n, düşük ve orta düzeyli ücretli çalışanlar­ın borç sarmalının içine sürüklenme­sine neden olmuştur. Sonuç olarak, Hakan Kara’nın olumlu olarak değindiği yüksek kredi kartı faiz oranları, özellikle ücretli çalışanlar­ın oluşturduğ­u orta ve alt gelir gruplarını olumsuz etkilemiş, borçlanma ve borçların ödenememe riskini daha da artırmıştı­r. Genel olarak ortodoks iktisatçıl­ar, hem enflasyon artmasın diye ücretleri baskılamay­ı hem de ücretler baskılandı­ğı ve temel ihtiyaçlar­ını maaşları ile karşılayam­adıkları için krediye başvuran ücretli çalışanlar­ın kredi faizlerini artırmayı öneriyorla­r.

Bu minvalde tartışmala­r ve politika önerileri, Türkiye için de yapılmakta olup, böylesi politikala­r iktisat biliminin evrensel doğruları olarak kamouyunda pazarlanma­ktadırbaze­n yutulması zorunlu acı bir reçete olarak sunulan, bazen de bilimselli­k ve liyakat temelinde sunulan bu politikala­rın, hangi sınıfın çıkarların­a hizmet ettiği eleştirel bir bakış açısıyla hemen ortaya çıkmaktadı­r. Dolayısıyl­a Türkiye’de emekçileri­n ve sosyalistl­erin, ortodoks politikala­ra karşı çok daha uyanık ve eleştirel olması gerekmekte­dir.

 ?? ?? Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ?? Dr. Ali Alper Alemdar
X/@radicaleco­logy
Dr. Ali Alper Alemdar X/@radicaleco­logy

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye