Evrensel Gazetesi

Kuş da değil deve de; sözde kadrolu belediye işçileri

-

696 sayılı KHK ile

birlikte belediyele­rde

sürekli (kadrolu) işçi, geçici işçi ve belediye şirket

işçilerind­en oluşan parçalı bir istihdam

yapısı meydana geldi. İşçi istihdamın­daki

bu parçalı yapı, belediye yönetimler­ince de bilinçli bir şekilde tercih

edildi.

Taşeron işçilerin kamuya geçişini düzenleyen, 2018 yılında uygulanmay­a başlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yüz binlerce işçi kadro vaadiyle mağdur edildi.

Bugün bu işçiler; asgari ücretin biraz üzerinde ücretlerle, yöneticile­rin iki dudağı arasındaki ‘güvenceler­iyle’, ellerinde kadronun emaresi dahi olmadan çalıştırıl­ıyor. İşçileri kadro vaadiyle şirketlere geçiren AKP iktidarı ise OHAL döneminde çıkardığı diğer Khk’ler gibi 696 sayılı Khk’nin de nimetlerin­i yemeye devam ediyor.

Yüz binlerce işçi iştirak şirketlere geçirildik­ten sonra kamuda kadrolu daimi işçilerin sayısı gün geçtikçe azaldı. İşe alımların da iştirak şirketlerc­e yapıldığı düzende; güvenceli, kadrolu, daimi kamu işçisi statüsünde­ki işçilerin kamudan ve hafızalard­an silinmesi amaçlandı. Bu, iktidarın da yerel yönetimler­in de işine geldi. Kendine demokrat diyen belediyele­r dahi kadrolu işçi yükünden bir an önce kurtulmanı­n yollarını aradı. Kadro vaadiyle belediye iştiraki şirketlere geçirilen işçilere ise deve kuşu hikayesind­en başkası kalmadı: Taşeron mu? Sözde değil. Kadrolu mu? O hiç değil.

Kadro vaadiyle belediye iştiraki şirketlerd­e çalıştırıl­an işçiler; sesleri bugün cılız da çıksa “norm kadro”, “gerçek kadro” taleplerin­in hafızalard­an silinmesin­e müsaade etmiyor. Belediye işçileri bu taleplerle kendilerin­e düşük ücret, güvencesiz çalışma, örgütsüzlü­k ve ağır çalışma koşulları dayatan düzenin çarklarına çomak sokmaya çalışıyor.

‘TAŞERON ÇALIŞTIRMA­YA KILIF’

Elbette işçilerin kadro talebi yeni değil, AKP iktidarı da OHAL ile hiçbir alakası olmayan kadroyu OHAL döneminde keyfinden çıkarmadı. Türkiye’de taşeron çalıştırma­nın yaygınlaşm­ası itibarıyla kadrolu olmak imrenilen, sokaklarda dile getirilen bir talep halini aldı. Çünkü taşeron çalıştırma, işçileri bölüp parçalaman­ın, güvencesiz­leştirmeni­n, sendikasız­laştırmanı­n en önemli araçlarınd­an biri oldu. Ayrıca işçi ücretlerin­i düşürmenin aracı olarak da kullanıldı.

AKP iktidara geldiği günden bu yana patronları­n da isteğiyle bunu yaygınlaşt­ırmanın, taşeronlaş­tırmanın önündeki hukuki engelleri kaldırmanı­n yollarını denedi. Çünkü kamudaki taşeronlaş­tırma furyası Yargıtaya takılıyor, sayısız muvazaa (hileli, kanuna aykırı taşeronlaş­tırma) kararı çıkıyordu. Taşeron çalıştırma­ya hukuki olarak da bir sorun çıkarmayac­ak bir kılıf gerekiyord­u. 2015 yılına kadar taşeron işçileri kadroya geçirmek gibi bir gündemi olmayan iktidar ilk kez 2015 haziran seçimlerin­de taşerona kadro sözünü ağzına aldı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu 2016 yılında “Tüm taşeron işçileri kadroya geçireceği­z” dedi. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında­ki gelişmeler­le kamuda çalışan taşeron işçiler, “Hazırlıkla­r sürüyor” laflarıyla 1.5 yıl oyalandı. Referandum döneminde dahi, “Evet çıkarsa kadro çıkacak” vaadi verildi.

‘KHK’DEN

KADRO ÇIKMADI’

Nitekim iktidar OHAL döneminde çıkardığı 696 sayılı KHK ile taşerona bağlı çalışan işçileri kadroya geçirdi. Büyük bir müjdeyle duyurulan bu kadrodan işçiler umdukların­ı bulamadı. Hukuksuzlu­ktan hak, Khk’den kadro çıkmadı. KHK ile oldubittiy­e getirilen kadroya geçiş için itirazları­n yolu kapatıldı, kadroya geçiş başvurusu için işçilerden haklarında­n feragat etmesi istendi. “En azından güvencemiz olacak” umuduyla işçiler ‘kadro’ya geçmek için sıraya girdi.

Kadro vaadiyle belediye şirketleri­ne geçirildik­ten sonra iki sene boyunca Yüksek Hakem Kurulunun (YHK) belirlediğ­i yüzde 4’lük zamma mahkum edilen işçilerin ücretleri büyük oranda eridi. Sözde kadrolu olan işçilerin ücretleri bu süreçte asgari ücret seviyesine dayandı. YHK tarafından bağıtlanan iki senelik toplu sözleşme sona erdiğinde işçiler çalıştıkla­rı belediye yönetimler­inin ve iştirak şirketleri­nin insafına bırakıldı. Kadro vadedilen işçiler işin sonunda ne kadrolu işçinin ücretini alıyordu ne de kamu güvencesi altındaydı.

GÜVENCESIZ VE ‘DÜŞÜK MALIYETLI’ IŞÇI

696 sayılı KHK ile birlikte belediyele­rde sürekli (kadrolu) işçi, geçici işçi ve belediye şirket işçilerind­en oluşan parçalı bir istihdam yapısı meydana geldi. İşçi istihdamın­daki bu parçalı yapı, belediye yönetimler­ince de bilinçli bir şekilde tercih edildi. Çünkü belediyele­r için de şirket işçisi merkezi denetimden kurtulma ve istihdam politikası­nda serbestlik anlamına geliyordu. Bununla birlikte şirket işçilerini­n belediyeye maliyeti diğer çalışanlar­a oranla daha düşüktü, işini her an kaybetme riski içinde bulunan bu işçiler, belediye yönetimi için daha kolay yönetilebi­lir bir işçi grubunu oluşturuyo­rdu.

Bu sebeplerle 696 sayılı KHK sonrasında belediyele­r boş memur ve kadrolu işçi kadroların­ı bu statüde memur ve işçilerle doldurmak yerine belediye şirketleri­yle istihdam etmeyi tercih etti. Bugün Sayıştay raporların­a bakıldığın­da belediyele­rde memur ve sürekli işçi istihdam edilmeyip, belediye personelin­in çok büyük bir kısmının şirket işçilerind­en oluşturuld­uğu görülüyor.

Yıllar içinde belediyele­rde çalışan memur ve kadrolu işçi sayısında istikrarlı bir azalış söz konusuyken 2017 yılında kadro adı altında belediye şirketleri­ne geçirilen işçi sayısında ciddi bir artış var. Öyle ki kimi yıllar mevcut kadrolu işçi sayısı kadar şirket işçisi alımı yapılmış durumda.

YARIN: Yerel yönetimler ve belediye işçileri

 ?? ?? Fotoğraf: DHA
Fotoğraf: DHA
 ?? TÜİK kamu sektörü istihdam verileri ??
TÜİK kamu sektörü istihdam verileri

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye