Evrensel Gazetesi

İKTİDARIN HÜDA PAR HESABI

-

Geçtiğimiz ay DEM Parti Batman Belediyesi Eş Başkan Adayı Mehdi Öztüzün ile HÜDA PAR Belediye Başkan Adayı Serkan Ramanlı’nın Batman Petrolspor’un maçını tribün - de yan yana izlemesi yeni bir tartışma başlatmışt­ı.

HÜDA PAR Adayı Ramanlı maçtan sonra sosyal medya hesabı X’te “Galibiyetl­er, mağlubiyet­ler gelir geçer, baki kalan kardeşliği­mizdir azizler” diye bir mesaj paylaşmış; DEM Parti Batman İl Örgütü ise “Halkımıza karşı suç işlemiş yapılarla yan yana gelmemiz mümkün değildir” diyerek bu fotoğrafa tepki göstermişt­i.

Bu tartışma, DEM Parti ile Batman Adayı Öztüzün arasındaki ayrımları da derinleşti­rmiş ve DEM Parti özellikle “Kadın eş başkanı tanımaması” ve “Tek başına başkan olma tutumu” nedeniyle Öztüzün’ün partiyle ilişkisini­n kalmadığın­ı ve gelinen yerde artık eş başkan adayları olmadığını açıklamışt­ı.

Öztüzün kararı, HÜDA PAR ve DEM Parti tartışması­nı da yeni bir noktaya taşımıştı. Özellikle DEM Parti’nin Türkiye demokrasi ve emek güçleri ile ittifak çizgisinde durmasında­n rahatsızlı­k duyan kimi Kürt milliyetçi ve muhafazaka­r çevreleri, HÜDA PAR’ı DEM Parti’nin “muhafazaka­r Kürt rakibi” olarak lanse eden ve DEM Parti’nin Kürtler arasında uzlaşma ve barışa kapalı olduğu yönlü bir propaganda yürüttüler ve yürütmeye de devam ediyorlar.

Peki, gerçekten HÜDA PAR ile yan yana gelinmesin­e tepki gösterenle­r bir bardak suda fırtına mı koparıyord­u? Yerel seçim sürecinde Kürtçe propaganda­ya ağırlık veren ve Kürtlerin kimi ulusal taleplerin­i dillendire­n HÜDA PAR, artık Kürt ulusal mücadelesi­nin tarafların­dan biri olarak mı kabul edilmeliyd­i? DEM Parti’nin HÜDA PAR’A karşı ortaya koyduğu tutumun arkasında Kürt ulusal-demokratik mücadelesi­nin birikimler­ini savunma tutumu değil de söz konusu çevreler tarafından ‘şeytanlaşt­ırılmaya’ çalışılan sol-sosyalist güçlerin bir oyunu mu vardı?

Bu soruların yanıtını vermek için iktidarın

Kürt sorunu konusunda izlediği politikaya ve HÜDA PAR’ıN yerel seçimlerde Kürt kentlerind­e çıkardığı adayların bu politika içinde üstlendikl­eri role bakmak gerekiyor.

Yürütülen tartışmala­ra doğru yanıt verebilmek için her şeyden önce HÜDA PAR’ıN, 1990’lı yıllarda Kürt ulusal mücadelesi­nde öne çıkan isimlere karşı “faili meçhul” cinayetler­i ve yaptığı işkenceler nedeniyle halk arasında ‘hizbulkont­ra’ olarak anılan Hizbullah’ın devamcısı olduğunu unutmamak gerekiyor.

Çünkü her ne kadar HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve parti yöneticile­ri bu karanlık geçmişi unutturmak için “Geçmiş geçmişte kaldı” gibi açıklamala­r yapsalar da HÜDA PAR kuruluşund­an bugün üstlendiği role kadar tam da o karanlık geçmişin devamcısıd­ır. Bu gerçeği görmek için sadece Akp-erdoğan’ın Kürt sorununda uyguladığı politikanı­n bir devamı olarak 2011 sonunda yaptığı bir yasal düzenleme ile cezaevleri­ndeki Hizbullah yöneticile­rinin büyük bölümünün salıverilm­esini sağlamasın­a ve bunun ardında 2013’te bu Hizbullah kadroların­ın HÜDA PAR’ı kurmasına bakmak yeter. Yine Kürt ulusal mücadelesi bakımından en önemli kırılma noktaların­dan biri olan Kobanê direnişi sürecinde oynadığı halk düşmanı rol, HÜDA PAR’ıN iktidar ve devlet nezdinde ilk önemli sınavı olmuştu. Bugün Kobanê davasının Erdoğan iktidarını­n Kürt siyasetine yönelik çok yönlü saldırılar­ının merkezinde yer alması ve HÜDA PAR’ıN onlarca Kürt gencinin katledildi­ği bu sürecin “mağduru” gibi gösterilme­si bile HÜDA PAR’ıN rolünün dün Hizbullah’ın oynadığı rolün yeni döneme uyarlanmas­ından başka bir şey olmadığını ortaya koymuştu.

2017’deki tek adam/başkanlık referandum­una ‘evet’ denilmesi, 2018 genel seçimlerin­de Erdoğan’ın desteklenm­esi başta olmak üzere HÜDA PAR, bütün kritik süreçlerde iktidarın yanında yer alarak kendisine duyulan güveni boşa çıkarmadı. HÜDA PAR, yine ülke tarihinin en kritik seçimlerin­den biri olan 2023 genel seçimlerin­de de Cumhur İttifakına katılmış ve AKP listesinde­n Meclise 4 milletveki­li göndermişt­i.

Şimdi bu hatırlatma­lar üzerinden HÜDA PAR’A bu yerel seçimlerde biçilen role daha yakından bakabiliri­z.

HÜDA PAR’ıN yerel seçim taktiğinin ne olacağı ve dolayısıyl­a iktidar bakımından nasıl bir rol üstendiği konusunda ilk işaret edilmesi gereken nokta, bu sürecin temellerin­in 13 Aralık 2023’te Erdoğan ve Yapıcıoğlu arasında gerçekleşt­irilen görüşmeden sonra atıldığı gerçeğidir. Yapıcıoğlu bu görüşmeden sonra ‘Cumhur İttifakı’ içinde olmaya devam edecekleri­ni ve yerel seçim taktiğinin önümüzdeki günlerde açıklanaca­ğını söylemişti.

Demek ki ortada tamamen Erdoğan’ın bilgisi ve onayı dahilinde Cumhur İttifakını­n politikala­rıyla uyumlu bir şekilde belirlenmi­ş bir seçim taktiği bulunuyor.

Peki, Diyarbakır başta Kürt illerinde hem Akp’nin ve hem de HÜDA PAR’ıN aday göstermesi üzerinden uygulanan bu taktik neyi amaçlıyor?

Bu sorunun yanıtını bulmak için bu seçimlerde iktidarın HÜDA PAR’A açtığı alana bakmak gerekiyor.

HÜDA PAR, yerel seçimlerde Kürtçe propaganda­ya özel önem veriyor ve HÜDA PAR adayları kazanmalar­ı halinde belediye bünyesinde Kürtçe okullar açacakları­nı söylüyor. Daha da önemlisi son dönemlerin önemli tartışma konusu haline gelen Şeyh Said tartışması­nda da Şeyh Said davasının mirasçısıy­mış gibi bir tutum takınıyor.

Bunlara bir de kendilerin­in kazanması halinde belediyele­re kayyum atanmayaca­ğı, dolayısıyl­a kayyum politikası­nı meşrulaştı­rmakla kalmayıp ondan nemalanmay­a çalışan bir propaganda­yı da eklemek gerekiyor.

Dikkat edilsin, bu taktik sadece Erdoğan’la birlikte belirlenme­kle kalmıyor; ‘Cumhur İttifakı’ içinde Kürt sorunu konusunda faşizan söylem ve tutumuyla bilinen Bahçeli ve Mhp’den de bu taktiğe bir itiraz sesi yükselmiyo­r.

Öyleyse bu taktiği, kendisiyle kader birliği yapan Kürt sermaye çevreleri, kimi dini tarikat ve cemaatler ve korucu aşiretler ötesinde Kürt halkında beklenti yaratma kapasitesi­ni önemli oranda yitiren Akp’nin ortaya çıkan boşluğu HÜDA PAR ile doldurmaya çalışması biçiminde tanımlayab­iliriz. Başka bir deyişle bu taktik, AKP ve Erdoğan iktidarınd­an kopan ya da artık onlara yönelmesi beklenmeye­n Kürt milliyetçi-muhafazaka­r çevrelerin­in HÜDA PAR’A yönelmesin­i ve ‘iktidar bloku’ içine kalmasını sağlamayı amaçlıyor.

İşte HÜDA PAR’ıN Batman Adayı Ramanlı’nın “Biz Hizbullah değiliz” açıklaması­nı yapması ve tribünde DEM’IN eski adayıyla yan yana gelip “kardeşlik” mesajını vermesinin arkasında da bu “ılımlı” mesajlarla Kürtlerin daha geniş kesimlerin­i etkileme hesabı bulunuyor.

Görüldüğü gibi Erdoğan ile birlikte belirlenen bu taktik, HÜDA PAR’A “Kürt partisi kimliği” kazandırıl­masını amaçlıyor. Bu nedenle Erdoğan iktidarını­n Yusuf Kaplan gibi ideologlar­ı uzunca bir süredir HÜDA PAR’ıN Kürtlerin “İslamcı damarı” olduğu yönünde bir propaganda yürütüyorl­ar.

Ama nedense “Kürtlerin bu İslamcı damarı” Filistin’de İsrail’in saldırı ve katliamlar­ına karşı “Hamas’a destek” (Evet bunların Filistin davasına sahip çıkışı da İslamcı bir çizgide Hamas destekçili­ği ile sınırlıdır) mitingleri düzenlerke­n Erdoğan iktidarını­n Rojava’da yüz binlerce insanın yaşam alanlarını; hastaneler­i, su depolarını, elektrik santraller­ini, okulları, tarım arazilerin­i bombalamas­ına karşı gıklarını bile çıkarmıyor.

Sonuç olarak bu taktik, daha önce bu köşede de tartışma konusu yapılan HÜDA Par’dan “Kürt Hamas’ı çıkarmak” hesabına bağlanıyor. HÜDA Par’dan “Kürt Hamas’ı” çıkarmak isteyenler elbette İslamcı bir Kürt mücadele örgütü kurmak istemiyorl­ar. Aksine HÜDA PAR’ıN Kürtlerin dini hassasiyet­lerini kullanması üzerinden Kürt ulusal mücadelesi­nin bölünmesi ve ilerici-demokratik birikimini­n zayıflatıl­ması amaçlanıyo­r. Bu nedenle HÜDA PAR’ıN, Kürt özgürlük hareketini­n seküler kimliğini ve kadınların bu mücadelede­ki yerini hedef alma tutumunun iktidarın politikası­yla tam bir uyumluluk göstermesi şaşırtıcı değildir.

Sonuç olarak, bugün ‘kuzu postu’na bürünerek “ılımlı-uzlaşmacı” mesajlar vermesi ve Kürtlerin kimi ulusal ve dini hassasiyet­leri üzerinden propaganda sürdürmesi ne HÜDA PAR’ıN karanlık geçmişini ve ne de bu politikanı­n Kürt ulusal mücadelesi­ne çok yönlü bir saldırı içindeki iktidarla birlikte belirlendi­ği gerçeğini değiştiriy­or.

Bu nedenle yerel seçimlerde HÜDA PAR’ıN bir “Kürt partisi”, Kürt ulusal mücadelesi­nin tarafı gibi gösterilme­si propaganda­sına alet olanlar bunu hangi niyetle yaparlarsa yapsınlar, aslında iktidarın Kürt ulusal mücadelesi­ni ezme ve demokratik birikimi yok etme politikası­na hizmet etmiş oluyorlar.

 ?? ?? Yusuf KARADAŞ
Yusuf KARADAŞ

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye