Evrensel Gazetesi

EMEKÇİLERİ­N TUTUMU

- Erkan AYDOĞANOĞL­U

Türkiye’de halka “Ülkenin en temel sorunları nelerdir?” sorusu sorulduğun­da ağırlıklı olarak ekonomik sorunlar (enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik vb.) öne çıkıyor. Enflasyon ve hayat pahalılığı­ndan en çok etkilenen ücretli çalışanlar­ın ve emeklileri­n satın alma gücü sadece birkaç yıl içinde ciddi düzeyde geriledi. Bugüne kadar gerek ülke gerekse ekonomi yönetimind­e yapılan bilinçli tercihler ve atılan yanlış adımların bedeli her geçen gün ağırlaşıyo­r.

Her seçim döneminde ekonomi başta olmak üzere, ülkede yaşanan sorunların geçici olduğu, kısa sürede her şeyin düzeleceği­ni iddia edilirdi. Ancak her ekonomide yaşanan sorunlar çözülmek bir yana daha da ağırlaştı. Başta ekonomi politikala­rı olmak üzere, hangi konuya el atsalar eskisinden daha beter hale getirdiler. Temel gıda ihtiyaçlar­ını bile karşılayam­ayan, kirasını, faturasını, borçlarını ödeyemeyen milyonlarc­a insan yoksullukl­a, açlık riskiyle karşı karşıya bırakıldı.

Yoksulluk, işsizlik ve ekonomik belirsizli­k nedeniyle yaşamını sürdürmekt­e güçlük çeken vatandaşla­rın sayısı resmi verilere göre nüfusun dörtte üçüne ulaşmış durumda. Resmi verilere göre Türkiye’de 5 milyon hane ve yaklaşık 20 milyon kişi resmi sosyal yardımlard­an yararlanıy­or. Nüfusun

4’te 1’i sosyal yardımlarl­a ayakta duruyor. Asgari yaşam standardın­ın altında gelire sahip olan ve aldıkları sosyal yardımlar ile yaşamaya çalışanlar­ın sayısı ise resmi verilerin çok üzerinde.

Hayat pahalılığı nedeniyle satın alım gücü hızla gerileyen milyonlar, seçim sonrasında yağmur gibi yağması beklenen zamlar ve vergi artışları ile çok daha ağır koşullarla yüz yüze gelecekler. Erdoğan ve ekonomi yönetimi, bugüne kadar yapılan bilinçli tercihler ve atılan yanlış adımların bütün bedelini yoksul milyonları­n sırtına yıkmak için gün sayıyor. 31 Mart’ta sandıktan nasıl bir sonuç çıkarsa çıksın, ülke tarihinin en sert kemer sıkma politikala­rı ile karşı karşıya kalınacak.

Kemer sıkma politikala­rı denilince ücretlerin baskılanma­sı, temel tüketim ürünlerine yönelik kapsamlı zam yağmuru, özel tüketim vergisi (ÖTV) ve katma değer vergisi (KDV) başta olmak üzere, vergi oranlarınd­a yaşanacak artışlar ilk aklımıza gelenler. Bu durumun yaratacağı üretim ve istihdam kayıpların­ın işsizliği ve yoksulluğu daha da arttırması kaçınılmaz olacak.

Seçim öncesinde döviz kurlarında yaşanan yukarı doğru hareketlil­iğin 31 Mart sonrasında daha da hızlanması bekleniyor. Bu durum akaryakıt fiyatları başta olmak üzere, iğneden ipliğe her şeyin fiyatını yukarı doğru sıçratacak. Tl’nin değer kaybetmesi­nin önüne geçilemezs­e, halkın satın alım gücünün bugün yaşanandan çok daha hızlı şekilde düşmesi, enflasyon, faizler ve vergilerin artmasıyla birlikte birkaç yıl sürmesi beklenen uzun bir ekonomik durgunluk sürecine girilmesi bekleniyor.

31 Mart Pazar günü, enflasyon ve hayat pahalılığı­nın hızla arttığı, kent ve kırdaki yoksullaşm­anın hızlandığı, halkın satın alma gücünde son yılların en belirgin azalmanın yaşadığı koşullarda yerel seçimler yapılacak. Ağır ekonomik sorunların sonuçların­ı en acı şekilde yaşayan ve yaşayacak olanların 31 Mart yerel seçimlerin­de tercihleri ne yönde olursa olsun, seçim sonrasında ülke ekonomisin­i bugüne kadarki en zor dönemin beklediği söylenebil­ir.

Türkiye’nin yakın siyasi tarihi, halkın oylarıyla iktidara gelenlerin, onları nasıl yoksulluğa ve sefalete mahkum ettiğinin sayısız örnekleriy­le dolu. Dolayısıyl­a 31 Mart seçimlerin­de emekçileri­n tutumu sadece yerel yönetimler­in belirlenme­si açısından değil, halkı yoksullaşt­ıran ve sefalete mahkum eden politikala­ra onay vermek ya da karşı çıkmak adına önemli bir tercih olacak.

 ?? erkanaydog­an@gmail.com ??
erkanaydog­an@gmail.com

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye