İZMİR’DE İKİ İŞÇİ BULUŞMASI VE İKİ AYRI SINIFIN ADAYLARININ ÇALIŞMASI
Yerel seçimlere gidilirken İzmir’de yaklaşık 5 bin 500 işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmelerinde sonuç alamayan İZSU, İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ şirketlerinde çalışan işçiler ikinci kez alana çıkarak taleplerinin arkasında olduğunu kararlılıkla dile getirdi ve belediyeye bir kez daha seslendi.
Emek Partisi Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, Emekli Belediye İşçisi ve Eski Genel-İş İzmir 7 No’lu Şube Başkanı Kemal Köroğlu ile birlikte işçilerin eylemindeydik. Eylem ilkinde olduğu gibi yine oldukça kitlesel, coşkulu ve disiplinliydi. İşçilerin kendi aralarındaki değerlendirmeleri ise “Seçim öncesi grevi göze almazlar bir şekilde uzlaşıyla biter ancak alana çıkıp bunu mücadele ile almanın gururu bizim olsun” şeklindeydi.
Önceki gün İzmir’de bir tarafta Büyükşehir Belediyesinde çalışan yüzlerce işçi alanda TİS taleplerini görmezden gelen belediye yönetimini ve Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikasını (SODEMSEN) protesto etmek için toplanırken, diğer tarafta aynı Büyükşehirde, eylem yapan işçilerle yan yana çalışan işçiler, Chp’nin yani SODEMSEN’IN yeni adaylarını alkışlamak için toplandı.
DİSK’E bağlı Genel-İş İzmir Şubeleri Genel Başkan Remzi Çalışkan’ın da katılımıyla işçi buluşması adı altında “Emek ve demokrasi mücadelesini büyütmek için, emekten yana, eşit, demokratik, katılımcı toplumcu yerel yönetimler için toplandık. Taleplerimizi sahiplenen buradaki belediye başkan adaylarını sonuna kadar destekliyoruz” diyerek işçilere sesleniyordu. İşçi buluşması, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediye başkan adaylarının desteklendiği bir toplantıydı. Bu iki ayrı alandaki işçi sohbetlerinin içeriğindeki farklılığın, sendikalarının adının ne olduğundan çok, işçilerin niçin toplanmış olduğunun belirleyici olduğunun altını çizmek isterim. Çünkü eylem için toplanan işçilerin üye olduğu sendika da seçimde destek için aynı belediye başkanı adaylarını ağırladı. Hatta toplu sözleşme imzalanırsa imza törenini seçim mitingine dönüştüreceklerinden kimse kuşku duymuyor.
Adayların kazanması durumunda belediye işçilerinin karşılarındaki masada oturacakları, talepleri için karşı karşıya gelerek mücadele edecekleri işverenlerin desteklendiği ironik bir durum.
Kamu emekçileri sendikaları açısından da durum aynı. Bir tarafta Karşıyaka Belediyesi çalışanı kamu emekçileri ödenmeyen alacakları için mevcut Belediye Başkanı Cemil Tugay’a karşı eylem yapıyor, diğer taraftan aynı Cemil Tugay bu dönem büyükşehir adayı olduğu için Büyükşehirde örgütlü kamu emekçileri sendikaları Cemil Tugay ile fotoğraf verip, Büyükşehirde yetki için çoğunluk alma peşinde. “Sendikal mücadele böyle bir tutumla nasıl olacak” sorusu, işçi ve kamu emekçileri temsilcileri için sanırım biraz zor yanıtlanacak bir durum ve bu işçileri, emekçileri sermaye politikalarına yedekleme çizgisi, birliği ve örgütlülüğü zayıflatıyor.
Adaylar elbette sendikaları ziyaret eder ve destek ister. Ama kendi iş kolunu doğrudan ilgilendiren bir seçimde üye işçileri kitlesel olarak toplayarak onları destek açıklamasıyla bir propagandanın payandası yapmak sendikal mücadele tarihinde saygıyla anılacak bir tutum olmayacaktır.
İŞÇİLERİ BİRLEŞTİRME ÇAĞRISI VE ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
Diğer yanda ise sendikal mücadelede taşeronu örgütleyerek bu örgütlülüğü büyüten, ve onlardan biri olarak Büyükşehirde başkanlığa aday olan Emek Partisinden Kemal Köroğlu var. “Emekçiler kentin sahibidir, bu kenti emekçiler yönetmelidir” diyerek ortaya çıkıyor. O sendikacıların çağrısıyla istemsizce toplanmış işçilerle değil her gün çalışma alanlarında, iş yerlerinde ya da eylemde 10’ar, 20’şer emekçiyle buluşarak “Hep beraber yönetebiliriz, kentin önceliklerini emekçiler belirlemeli ve yerel yönetim süreçlerinde karar verici emekçiler olmalıdır” dediğinde, belediye emekçilerinden oy vermeyecek olanlar tarafından bile sıcak ve samimi karşılanıyor. Birlikte yönetme çağrısıyla ve işçilerin her alana ilişkin olduğu gibi sendikal örgütlülüğe dair sorunlarını da tartışıp mücadeleyi güçlendirmek için yapılacakları da konuştuğu, deneyim ve tecrübelerini paylaştığı için işçiler karşısında burjuva partileri ile arasındaki farkı görünür kılıyor...