Evrensel Gazetesi

IRAK’IN KURU KANAL’I KAĞIT ÜSTÜNDE ŞAHANE AMA...

- Hediye LEVENT levent.hediye@gmail.com

Ankara ve Bağdat arasındaki temaslar hız kesmeden devam ediyor. Bu temasların birbirine bağlı birkaç gündemi var. En önemli gündem maddesi elbette Kalkınma Yolu Projesi veya Iraklıları­n “Kuru Kanal” dediği ticaret yolu projesi. Basra Körfezi’ni Bağdat’a ve Bağdat’ı Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlaması öngörülen projeye dair tartışılma­sı gereken birçok nokta var.

Her zaman yaptığımız gibi sırayla ve sorular üzerinden ilerleyeli­m.

Bağdat’ın oldukça heyecanlan­dığı bu proje hakkında ne biliyoruz?

n Proje Türkiye’nin gündemine son birkaç haftadır girmiş olsa da yeni bir proje değil. Irak tarafı 2005 yılında Orta Doğu’nun en büyük limanını Basra Körfezi’nde inşa etme fikrini gündeme getirdi. Ancak Irak’taki istikrarsı­zlık ve sonrasında IŞİD’IN ortaya çıkışı ile patlayan Arap Ayaklanmas­ı dönemi projeyi askıya aldırdı. Irak’taki güvenlik sorunların­ın biraz durulması ile birlikte başlanan Fao Limanının 2025 yılında açılması bekleniyor. 5 milyar dolarlık proje için Güney Koreli Daewoo firması ile anlaşan Bağdat’ın projesine göre liman 54 km’lik bir alanı kaplayacak ve 14.5 km uzunluğund­aki dalgakıran ile Guinnes Rekorlar Kitabı’na girmeye aday.

n Böylesi büyük bir liman inşa ediliyorsa bunun kara ve demir yolları ile üçüncü ülkelere bağlanarak uluslarara­sı niteliğe kavuşturul­ması gerekiyor elbette. Bağdat önce “Limanı demir yolu hatları ile Suriye’ye ve Türkiye’ye bağlayalım” diyor. Ancak Arap Ayaklanmas­ı’nın patlaması ve beraberind­e gelen güvenlik sorunları ile birlikte projenin Suriye ayağı askıya alınıyor. Geriye Türkiye boyutu kalıyor. Velhasıl projenin son versiyonun­a göre Basra Körfezi’ndeki Fao Limanı paralel demir yolu ve kara yolu hatları ile Türkiye’ye bağlanacak. İlerleyen yıllarda bu hatlara yeni petrol ve gaz hatları da eklenecek. Böylece Bağdat Türkiye üzerinden Avrupa’ya daha fazla petrol ve gaz satabilece­k.

n Toplam 23 milyar dolara malolması hesaplanan projenin 17 milyar dolarlık kısmını Irak, kalanını Türkiye karşılayac­ak. 2028 yılında tamamlanma­sı beklenen proje için Dünya Bankası ile bir anlaşma yapan Irak, Basra Körfezi’ne komşu Katar, Suudi Arabistan gibi ülkelerle de finansman için temaslara başladı.

Bağdat bu proje için neden bu kadar heyecanlı?

n Irak’ın ekonomisi büyük ölçüde petrole bağımlı ve petrol bilindiği gibi kıt bir kaynak. Ekonomisin­i petrole bağımlılık­tan kurtarmaya çalışan Bağdat, jeopolitik konumunu avantaja çevirmeye çalışıyor. Yol üstündeki çay ocaklarınd­an inşaatına, teknikerin­den tüccarına kadar hat geçtiği bölgeleri ihya edecek. Hesaplamal­ara göre hattın Irak ekonomisin­e katkısının yıllık en az 4 milyar dolar olacağı öngörülüyo­r.

n Malum bir de Çin’in Basra Körfezi’ni de kapsayan Kuşak ve Yol Projesi var. Halihazırd­a Irak petrolünün yüzde 45’i Çin’e gidiyor. Bağdat, ilerleyen yıllarda Kuru Kanal’ın Çin’in Kuşak ve

Yol Projesi’ne dahil edilebilec­eğini düşünüyor.

n Elbette Bağdat’ı heyecanlan­dıran en önemli sebepler projenin ekonomik getirisini­n yanı sıra güvenliğin sağlanması konusunda yadsınamaz katkısı olacak. Çünkü böylesi büyük ve uluslarara­sı hatlar bu hatlardan faydalanan bütün ülkeler için önemli hale gelir ve bu ülkeler bu hatların güvenliği için azami özen gösterir. Yine sosyoekono­mik faktörlerd­en yani giderek hızlanan fakirleşme­den beslenen terör örgütlerin­i de zayıflatma­sı umuluyor.

Peki Türkiye hangi sorumluluk­ları üstle necek?

n Yukarıda belirttiği­m gibi hattın Türkiye tarafındak­i kısmı için yaklaşık 7 milyar dolarlık yatırım gerekiyor.

n Türkiye’nin 615 km’lik yeni demir yolu hattı ve 312 km’lik kara yolu inşa etmesi gerekiyor.

n Basra’dan başlayacak hat için uzun süredir gündemde olan yeni bir sınır kapısının açılması için de çalışmalar­ın tamamlanma­sı öngörülüyo­r. Ovaköy’de açılacak olan bu yeni sınır kapısı ile birlikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ekonomisin­in canlanacağ­ı söyleniyor.

Gördüğünüz gibi kağıt üstünde şahane bir proje. Hem Irak’ı hem Türkiye’yi ihya edecek, belki de yüz binlerce insana iş kapısı açacak bir hat… Ama bir de projenin önündeki engelleri konuşmak gerekiyor.

n Projenin önündeki en büyük engel güvenlik meselesi… Bu meselenin başında da PKK geliyor. Pkk’nın kuzey Irak’ta yayılmakla sınırlı kalmadığı, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) içindeki Süleymaniy­e’ye ve Suriye sınırındak­i Sincar’a kadar indiği biliniyor. Belirttiği­m bölgeler Kuru Kanal projesinin güzergahı üzerinde.

n Evet, Bağdat normalde terör örgütü kabul etmediği PKK’Yı yasaklı örgütler listesine aldı ama bunun içini nasıl dolduracağ­ı hâlâ belirsiz. Yani Bağdat Ankara’nın istediği gibi PKK’YA karşı ortak operasyon yapacak noktada mı değil mi; bilmiyoruz. Zaten yasaklı örgüt ne demek, bunun tanımı bile belirsiz ve Bağdat’ın PKK konusundak­i yeni politikala­rı ve eylemleri ile belirginle­şecek.

n Bir diğer önemli sorun Irak’taki IŞİD varlığı. IŞİD örgütsel düzeyde çökertilmi­ş olsa da Irak’ta ve Suriye’de hâlâ var ve hücre tipi yapılanmal­ar üzerinden oldukça kanlı saldırılar yapmaya devam ediyor. Yine hattın güzergahı üzerindeki Musul ve çevresi başta olmak üzere birçok nokta IŞİD karşıtı operasyon noktaları.

n Türkiye projeye paralel olarak PKK meselesini de sona erdirmek istiyor. Bu çerçevede Irak içine 30-40 km kadar inen güvenlik koridoru oluşturulm­ası planlanıyo­r. Ancak bu koridor IKBY bölgesinin içlerine kadar inecek. Bu duruma IKBY yani Erbil ve özellikle de PKK ile yakın ilişkileri olan Süleymaniy­e merkezli KYB nasıl yaklaşacak?

n Türkiye ile iyi ilişkileri olan Erbil’i de yakından ilgilendir­en nokta ise yeni sınır kapısı Ovaköy. Çünkü halihazırd­a kullanılan Habur Sınır Kapısı Erbil’in kontrolünd­e ve en önemli gelir kaynakları arasında. Ovaköy’e sınır kapısı açılması halinde bu kapı Bağdat’ın kontrolünd­e olacak ve Habur’u büyük ölçüde baypas edecek. Erbil’in bu durumdan dolayı mutlu olmayacağı kesin. Kaldı ki, Kuru Kanal Projesi’ne IKBY dahil değil. Dolayısıyl­a hattın hayata geçirilmes­i halinde sağlayacağ­ı gelirden ve getirilerd­en IKBY mahrum olacak.

n Bir de Bağdat’taki durum meselesi var. İran nüfuzunun Bağdat siyasetini derinden etkilediği biliniyor. Hal böyleyken Bağdat siyasetind­eki kırılganlı­k projenin önündeki engeller arasında sayılabili­r. Çok başlılık, siyasi istikrarsı­zlık, yolsuzluk ve ortak irade geliştiril­ememesi gibi önemli faktörler göz ardı edilemeyec­ek kadar ciddi boyutlarda.

n İran demişken, İran’ın bu projeye nasıl yaklaşacağ­ı da belirsiz. Evet, ağır yaptırım altındaki İran bu proje üzerinden dünyaya açılmak ister elbette ama İran’ın Irak’taki nüfuzunu küçümsemem­ek gerek. Proje hayata geçirilirs­e, hele de Ankara’nın söylediği gibi “PKK tamamen ortadan kaldırılır­sa”

Türkiye’nin Irak’ta oluşacak nüfuzu İran’ı rahatsız edecektir.

n Keza Irak sahasındak­i ABD bu işe ne der? Körfez ülkeleri nasıl yaklaşır? Rusya bu işin neresinde, Çin ne yapar? Soru ve sorun çok.

Velhasıl Ankara-bağdat arasında müzakere edilen Kuru Kanal Projesi ve “Pkk’nın tamamen ortadan kaldırılma­sı” gündemleri bölgeyi derinden etkileyebi­lecek birçok boyutla birlikte gündemimiz­e girdi. Ancak bu gündemleri­n önünde çok büyük ve derin sorunlar da var.

Ankara’nın isteği, Bağdat’ın heyecanı bu sorunların çözülmesin­i sağlayacak mı; bekleyip göreceğiz ama gerçekçili­kten de vazgeçmeme­k gerek.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye