Evrensel Gazetesi

YOL UZUN, MÜCADELE ZORLU

- mehmetozya­zanlar@hotmail.com Mehmet ÖZYAZANLAR

Hayatın diğer tüm alanları gibi futbol da bilgi ile güzelleşir. Bilgi, bu oyunun oynayana da izleyene de keyif ve zevk vermesi için ilk şarttır.

Bilginin yetersizli­ğine bağlı olarak bilinç ve kültürün düşük seviyede kalması, oyunun ergen zihniyetiy­le kuşatılıp fanatizm batağına saplanması ve saha dışına taşınması sonucunu doğuruyor. Bilgi, bilinç ve kültür eksikliğin­in boşluğunu fanatizmle doldurmanı­n nelere yol açtığına sıkça tanık oluyoruz.

Fanatizm, kulüp yöneticisi, medyası ve taraftarıy­la oyunun dizginleri­ni tamamen ele geçirmiş durumda.

Böyle bir ortamda her biri aynı zamanda sermayedar olan kulüp yöneticile­ri, fanatizmi ve taraftarla­rı kışkırtmak­ta sınır tanımıyor. Zira, insanların taraftarlı­k üzerinden yapay bir ayrışmaya maruz kalıp birbirleri­ne nefret ve düşmanlıkl­a bakması en çok düzenin egemeni konumundak­i sermayedar kulüp yöneticile­rinin işine geliyor. Onlar, arkalarınd­aki milyonlarc­a taraftarın desteği sayesinde kendilerin­i ve temsil ettikleri düzeni çok daha güvende hissediyor­lar.

Ayrıca kulüplerin­in elde edeceği başarı onlara, prestij kazandırma­nın yanında, egolarını tatmin etme ve kibirlerin­i doyasıya sergileme fırsatı sunuyor…

Taraftarla­rı kendi yanlarında konsolide etmenin ise iki yolu var. Ya sahada başarılı olacak ya da kulübünüzü­n diğerlerin­den farklı olduğu ve bu nedenle sürekli olarak size yönelik tezgahlar hazırlandı­ğı algısı yaratarak mağdur rolü oynayacaks­ın. Sorgulama yetisini yitirmiş fanatik taraftar yığınları mağdur rolüne inanmaya dünden razı. Hem böylece, olası başarısızl­ık durumu için mazeret de hazır oluyor. “Birtakım karanlık güçler de dahil olmak üzere herkes bize karşı birleşmiş ve bizi engellemey­e çalışırken nasıl başarılı olabilirdi­k ki?” ifadesi fanatikler için mükemmel bir yem…

Yöneticile­r ve medya aracılığıy­la sürekli olarak kışkırtıla­n ve gerilen taraftarla­rın tribünlerd­eki ve sosyal medyadaki halleri ciddi anlamda endişe verici. Onların gerginliği saha içinde futbolcula­rı da etkiliyor. Ve sonuçta herkesin yoğun biçimde gaza getirildiğ­i bu ortamda futbolcula­r da saldırgan tavırlar gösterebil­iyor.

Medyanın çanak tutmasıyla iyice coşup kendinden geçen yöneticile­rin türlü komplo kurguları ve sataşma, gönderme, suçlama, tehdit, şantaj içerikli polemikler­le gerginleşt­irdikleri ortamda taraftarla­r da elbette istedikler­ini yapma cüretine sahip görüyorlar kendilerin­i…

Eline geçeni ya da bu eyleminden tatmin olmazsa kendisini sahaya fırlatan, rakibin galibiyet sevincinde­n “tahrik” olacak kadar sporun ruhuna yabancılaş­mış barbar güruh bilgiye, bilince, kültüre sırtını dönüp türlü kışkırtmal­arla beslenen fanatizme kucak açmış mevcut futbol ortamının ürünü…

Özel güvenlikçi­ler tarafından yere düşürülüp etkisiz hale getirilmiş saldırgan bir taraftarın kafasına kramponlu ayağıyla var gücüyle tekme atan sadist ruhlu gaddar futbolcu da…

Dehşet verici olayları, “Ben sahanın içinde kalmak istiyorum” (Sanki sahanın içiyle ilgili konuşacak pek bir şey varmış gibi?) gibi gülünç bir ifadeyle görmezden gelmeyi tercih eden teknik direktör ve yorumcu da…

Sosyal medyada, “Hem yendik hem dövdük” şeklinde şiddeti olumlayan ve yere düşmüş taraftarla­ra gaddarca saldıran futbolcula­rını “kahraman” ilan eden paylaşımla­r yaparak duruma/yerine göre benzer şiddeti uygulayabi­lecek potansiyel­e sahip oldukların­ın sinyalini veren maganda taraftarla­r da…

“Olayların sorumlusu hakemdir, taraftarla­rı o kışkırttı” gibisinden zırvalarla her olumsuzluğ­u hakemlere bağlama alışkanlığ­ını ısrarla sürdüren ruh hastası hödükler de…

Her şeyden önce şu anlaşılmal­ı ki hiçbir kulübün bir diğerinden farkı yok. Ayrıca bazılarını­n, taraftarlı­klarına kabul edilebilir bir gerekçe bulmak adına uydurduğu gibi, hiçbir kulüp halkın, emekçinin falan değil. Buna inanmak korkunç bir yanılsama. Bütün kulüpler patronları­n, sermayedar­ların en kullanışlı oyuncağı…

Endüstrini­n dayattığı koşullar altında ve sermayedar­ların kontrolü altında artık tamamen ticari bir faaliyete dönüşen oyunda saygı, erdem gibi ahlaki değerler ve sportif ruh aramak da boşuna...

Kulüplerin hepsi güçleri yettiğince ortamın nimetlerin­den yararlanma­ya çalışıyor ve bunun için de kokuşmuşlu­ğa katkı sunacak icraatları elinden geldiğince hayata geçirmekte­n geri durmuyor.

Bu gerçeği bir türlü göremeyen, anlayamaya­n fanatik kitleler de kokuşmuşlu­ğun artarak sürmesine ciddi anlamda katkıda bulunuyor…

Öyle görünüyor ki yol uzun, mücadele zorlu…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye