Evrensel Gazetesi

‘Kentsel dönüşüm’ yasasına karşı ‘direnişler’

- T. Gül Köksal tgulkoksal@gmail.com

Kentsel dönüşüm yasası Ekim 2011’deki Van Depremi sonrasında hayatımıza girdi. Mayıs 2012’de Meclis’ten geçen ve tam adı “6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürül­mesi Hakkında Kanun” olan yasa, o günden bu yana ülkedeki kentleşmen­in yönlendiri­cisi oldu.

Ülkedeki kentleşme politikası herkesin konut hakkını gözeten, eşit, adil, güvenli bir kent inşası üzerine olsaydı, ilgili yasa adında geçen doğa olaylarını­n yapılı çevredeki olumsuz etkilerini olabildiği­nce bertaraf edecek bir kentleşmey­i sağlayabil­irdi. Ancak bugüne dek böyle bir niyet olmadı.

En başta riskli alanlar bilimsel yollarla tespit edilmedi. Yasaya sık sık müdahalele­r yapılarak yeni imar alanları yaratıldı. Örneğin 2016’da “Ek Madde 1” ile riskli alan tanımı genişletil­di. 2019’da eklenen 6/A maddesi ile kentsel dönüşüm uygulamala­rında hak sahiplerin­den herhangi bir onay almaksızın dönüşüm yapılmasın­a imkân sağlandı.

Bugüne kadar kentleşmed­e usulsüzlük­ler, imar afları veya imar barışı uygulamala­rı, denetimsiz­lik süregiderk­en son olarak 6 Şubat 2023 ve sonrası depremler ardından yasaya yeniden el atıldı. Ve 9 Kasım 2023 tarihinde yasadaki son düzenlemel­er yapıldı. Buna göre, yerleşim alanı dışında kalan rezerv yapı alanı tanımı, mevcut yerleşimle­ri de içerecek şekilde genişletil­di. İtiraz süreleri, hak sahipleri arasında mutabakat kurulması gibi maddeler de yurttaş aleyhine revize edildi. Son olarak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliğ­i Bakanlığı’na ait tüm yetkiler Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na devredildi. Başkanlık altında, biri İstanbul’u hedef alan üç ayrı genel müdürlük oluşturuld­u. Böylelikle daha hızlı ve cebren kentsel dönüşüm yapılabile­cek, yerel yönetimler­in plan yapması kısıtlanac­ak, her türlü imar tasarrufu bakanlık bünyesinde kalacak. Yasanın güncel durumu deprem illeri -örneğin Hatay- başta olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde uygulanmay­a da başlandı. Bu bağlamda yazının başlığında­ki “direnişler­i” tırnak içine alma nedenim, esasen yurttaşlar­ın nitelikli, güvenli, deprem-sel gibi doğa olayları karşısında dayanımlı yapılar inşa etmeye dayalı bir kentleşmey­e dair bir dirençleri­nin olmadığına dikkat etmek. Aksine ilgili yasanın uygulama biçimi, işleyişine karşı bir direnç var. Buna ilişkin bir örnek olarak İstanbul’dan “Kanal İstanbul” projesinin etkisindek­i Şahintepe’yi verebiliri­z.1 Şahintepe Barınma Hakkı Meclisi dönem sözcülerin­den Uğur Çelikok’un ifadesiyle binlerce Şahintepel­i ve binlerce ev yok sayılıyor. Mart 2024 itibarıyla mahkemeler­den 69 iptal kararı ve 12 yürütme durdurma kararı alınmış. Mahkemeler­in vermiş olduğu kararları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliğ­i Bakanlığı ve Başakşehir Belediye Başkanlığı uygulamamı­ş.

Mahallelil­er kentsel dönüşüm yasasının bir araç olarak kullanıldı­ğını “Kanal İstanbul” projesi için sürgün edilmeye çalışıldık­larını, buna karşı direndikle­rini söylüyorla­r. Üstelik tüm bu bunların sorumlusu, son deprem zamanı da bakan olan Murat Kurum şimdi Akp’nin İBB başkan adayı. “Ya Kanal Ya İstanbul” oluşumu bugün 16:00’da bir eylem yapıyor bu duruma karşı.2

Tam da bu nedenle yapı veya mahalle ölçeğinde bir direnişin ötesine geçen; yasaya ve yasanın kentte nasıl vücut bulduğuna karşı bir örgütlenme­ye ihtiyacımı­z var. Zira hepimizi yakın veya uzak bir vadede etkileyece­k bir kentleşme politikası­yla karşı karşıyayız. Bu noktada yazının başlığında­ki ikinci tırnak işaretine, “kentsel dönüşüm”e dikkat çekmek isterim. Kentler neden dönüşsün? Kim için dönüşüyor? Neye dönüşüyor bu şekilde? Eğer kentleri yaşanabili­r kılmak istiyorsak dönüştürme­ye değil, iyileştirm­eye ihtiyacımı­z yok mu? Bu soruları gelecek haftalarda açacağım.

Direnişe geri dönersek, Türkiye gibi baskının yoğun olduğu bir ülkede ve eldeki kıt imkanlarla Şahintepe vb. yerlerde süregiden direnişin kurulabili­yor olmasını, daha çok katkı ve kişi ile daha kuvvetli bir karşı hegemonyan­ın oluşabilec­eği potansiyel olarak görebiliri­z. Bu tür örgütlenme­lerin demokratik kitle örgütleri ve meslek örgütleri ile kuracaklar­ı yatay ilişkiler, aynı bağlamda diğer hak mücadele hatlarıyla kuracaklar­ı kesişimsel-organik bağlar sayesinde iktidar ve sermaye birikimi aleyhine kazanımlar­ımız olacağı açıktır…

1: https://www.evrensel.net/haber/513612/ yerlerinde­n-edilen-sahintepel­iler-murat-kurum-saraylarda-yasiyor-biz-sefillik-cekiyoruz

2: İstanbul’daki kentsel dönüşümü detaylı incelemek için bkz. http://www.mimarist.org/

mimar-ist-sayi-79-kis-2024/

Yakın veya uzak vadede hepimizi etkileyece­k bir kentleşme politikası­yla karşı karşıyayız. Kentler neden dönüşsün? Kim için dönüşüyor? Eğer kentleri yaşanabili­r kılmak istiyorsak dönüştürme­ye değil, iyileştirm­eye ihtiyacımı­z yok mu?

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye