‘Sovyetler Birliğinde kentler ve kadın’
Sovyetler Birliği’nde kullanılan “yerel yönetim” kavramı, esasen idari yapının çeşitli düzeylerini kapsar. Tüm Birlik, Birlik Cumhuriyeti ve Özerk Cumhuriyet düzeyleri dışındaki tüm yönetim düzeyleri, SSCB anayasasında tanımlanan yerel yönetim kavramına dahildir.
Sovyet sisteminde Batılı kapitalist devletlerdeki merkezi ve yerel yönetim ayrımını çizmek zor görünüyor. En yüksek organlardan en alt organlara kadar tüm hükümet yapısı birleşik bir iktidar sistemi oluşturuyor ve demokratik merkeziyetçilik ilkesini yansıtıyor. Sosyalist planlama, Sovyet toplumunun temelidir ve yerel Sovyetlerin ve onların yürütme organlarının tüm faaliyetlerinin dayanak noktasıdır. Ekonomik ve kültürel kalkınmaya yönelik ulusal planın yalnızca bir bölümü olan yerel plan, yerel Sovyetin tüm kararlarının ve tüm örgütlenmesinin temelini oluşturur. Bu planı gerçekleştirmek için yerel yönetimin tüm bölümlerinin, İcra Komitelerinin, departmanlarının ve kurullarının, daimi komisyonlarının vb. yıllık, üç aylık ve aylık planlara sıkı sıkıya bağlı kalması gerekmektedir. Bu nedenle herhangi bir yerel yönetimin yapısındaki kilit bölümler kaçınılmaz olarak Bütçe Departmanı ve Planlama Komisyonudur.
1936 yılı itibariyle tüm Sovyetlerin ve tüm Yürütme Komitelerinin doğrudan seçilmesi uygulamasına geçilmiştir. 18 yaş üzerindeki herkes oy hakkına sahiptir ve yerel yönetimin her kademesinde oylamaya katılır. Yerel yönetimin her kademesine seçimler iki yılda bir yapılır. Tüm yerel Sovyetler, seçimden sonraki ilk Sovyet toplantısında başkanlarını, başkan yardımcılarını, sekreterlerini ve Yürütme Komitesi üyelerini seçerler.
ODA BAŞINA 13 KİŞİ
Çarlık Rusya döneminde emekçilerin barınma koşulları insanca bir yaşamın oldukça uzağındaydı. İşçi konutlarında ne ışık ne su ne de kanalizasyon bulunuyor, işçi aileleri koğuş denilen odalarda birbirlerinden keten perdeyle ayrılan yataklarda kalıyordu. 1912 nüfus sayımına göre Moskova’nın kenar mahallelerinde 327 bin kişi -o zamanki şehir nüfusunun beşte biri- 24 bin 500 odayı paylaşıyordu. Bu, oda başına yaklaşık 13 kişi demekti. Aynı yıl Petersburg’da sadece yatacak bir yeri olan kişilerin sayısı 150 bin, bodrumlarda yaşayanların sayısı 63 bindi.
YENİ KONUT KOŞULLARI
Birinci emperyalist savaş, işgal ve iç savaş döneminde Çarlık Rusya’nın zaten oldukça geri seviyedeki belediye hizmetleri neredeyse tamamen çöküntüye uğradı. Bu süreçte konutların yüzde 20’si tamamen tahrip oldu. Özellikle kentlerde ve sanayi merkezlerinde konut sorunu kendini tüm ağırlığı ile gösteriyordu. Nüfusun ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda belediye hizmetleri ve konut inşası sorunları 1926 sonrasında daha da ciddi bir biçimde ele alındı. “En kısa sürede, en konforlu ve en fazla konutun inşa edilmesi” ilkesinden yola çıkılarak eski konutların onarımı ve büyük ev komplekslerinin inşasına girişildi.
TEMİZLİK KADINLARIN YÜKÜ OLMAKTAN ÇIKTI
Emekçiler cumhuriyetinin gündemine aldığı yeni konut koşulları, gündelik yaşamı ve kadınların konumunu da ciddi biçimde etkiledi. Ortak konutlar özel evlerden daha iyi donatılmış hale getirildi. Konutlara elektrik, yakıt, sıcak su, ortak mutfaklar ve çamaşırhaneler sağlandı. Kreşler, çocuk bahçeleri kuruldu. Ortak konutlarda temizlik işini ailenin kadınları değil, temizliği meslek edinenler yapıyordu. Kollontay bu konutların kadın
ların yaşamlarındaki etkisine dair şu yorumda bulunmaktadır: “Bugünkü geçiş döneminde, devrim deneyimizin doğruladığı şey, ortak konutların sadece şehir ekonomisi yönünden konut sorununu en akılcı biçimde çözüldüğü değil, inkâr edilemez biçimde, aile ile mesleki çalışmayı bağdaştırmasını sağlayacak koşulları yaratarak çalışan kadınların yaşamını kolaylaştırdığıdır. Farklı gereksinimlere, farklı beğenilere yanıt veren değişik tipteki ortak konutlar arttığı ölçüde, aile ekonomisinin zayıflaması, gederek kaybolması kaçınılmaz ve doğaldır da… Özel hane sınırları içine kapalı bu bireysel ekonominin kaybolması, bugünkü burjuva aleminin temel ilişkilerini de zayıflatacaktır. Bir tüketim ünitesi olmaktan çıkan aile, bugünkü biçimiyle var olmayacaktır artık... Özgürleşecek, serpilip gelişecektir. (…) 1920 yılında Moskova’da, 23 bin ev arasında 8 bin ortak konut ve bekar evi bulunuyordu, yani evlerin yüzde 40’ı ortak konut durumundaydı. Demek ki kuruluşunun ilk yıllarından başlayarak emekçiler cumhuriyeti, üretimi ve ekonomi sistemini kökten değiştirirken, kadının üretici olmayan ev işlerinden derece derece ama geri dönülmez bir biçimde uzaklaşması için zorunlu olan koşulları da yaratmaya başladı.”