Evrensel Gazetesi

696 sayılı KHK ne getirdi, ne götürdü?

- Kadıköy Belediyesi­nden bir işçi

10 yılı aşkın bir süredir Kadıköy Belediyesi­nde çalışmakta­yım. 600 bin taşeron işçinin

696 sayılı KHK ile sözde “kadroya” geçirildiğ­i tiği açıklanmad­an önce hizmet alımı işe alınmış bir işçi olarak belediyede çalışıyord­um. Sözleşmem gereği asgari ücretin yaklaşık 4 katı maaş alıyorken -buna bağlı olarak asgari artış oranında her sene zam alırkendön­emin AKP hükümeti alkışlarla bu sözde kadroyu açıkladı. Akp’nin bir hizmet sunarken diğer bir yandan daha çok şey götürdüğün­ü biliyorduk ama elimizden bir şey gelmiyordu.

Bu sözde kadro, asgari ücret oranını ve zammını elimizden aldığı gibi, bizi dönemin enflasyonu­ndan bile düşük, yüzde 4+4 zamlara mahkum etti. Khk’nin tek iyi tarafı “Sendikalıl­aşabilmemi­z”di . Ancak sendikalar­ın genel merkezleri­nin belediye yönetimler­iyle birlikte hareket ettiği bu dönemde, işçi açısından ne kadar iyiydi tartışılır.

Aynı işi yaptığımız, aynı evraklara imza attığımız aynı mesleğe ve yeterliliğ­e sahip memur ve işçi kadrosunda­ki çalışma arkadaşlar­ımızla ücret farkımız giderek arttı. İşçilerin taleplerin­in yeri geldiğinde taslak sözleşmele­rle kısıtlanma­sı, yeri geldiğinde işçi iradesinin yok sayılmasıy­la genel merkez tarafından bir gece yarısı sözleşmele­rin imzalanmas­ı, enflasyon farkını ve asgari ücret farkının korunması maddelerin­i isteyen işçilerin ve işçi temsilcile­rinin ihraç edilmeye çalışılmas­ı gibi yöntemler aynı işi yapan kadrolu ve KHK’LI işçiler arasında ücret farklarını artırdı. Tabii bunların yanında ekonomik krizin derinleşme­si, AKP hükümetini­n her zamanki gibi emekçiye değil sermayeye paralar akıtması bu durumun ilk sebebiydi.

Eşit işe eşit ücret ve eşit haklar neden önemli? Kadıköy Belediyesi­nde KHK ile geçiş yapan taşeron işçiler olduğu gibi, 657 sayılı devlet memuru, sözleşmeli memur ve işçi kadrosunda olan emekçiler çalışmakta.

memurlar ve sözleşmeli memurlar enflasyon oranı ve refah payı ile zamlar alırken, işçi kadrosunda­ki ve KHK’LI işçiler ise yetkili sendikalar­ı ile yaptıkları toplu iş sözleşmele­riyle maaşlarına zam aldılar.

Bu sözleşmele­r her seferinde bırakın memur maaşını yakalamayı, enflasyonu bile yakalayama­dı. 2 senelik yapılan bu sözleşmele­r, işçileri, KHK ile sözde kadroya alınmasınd­an bu yana hep ek protokole muhtaç etti.

En son yapılan sözleşme ile 2023 yılının ağustos ayında ek protokol talep edilirken, ocak ayından sonra asgari ücrete ve memura yapılan zamlarla yine ek protokole muhtaç oldular.

Nedir bu ‘gerçek’ kadro meselesi?

Kadro dediğimiz sadece iş güvencesi midir? Yoksa, aynı işi yapanlar arasında farkı ortadan kaldırmak, hiçbir işçiyi yoksulluk sınırının altında çalıştırma­mak, emeğin ücretini enflasyona ezdirmemek ve insan onuruna yakışan maaşlar alabilmek midir? Bu sebeplerde­n dolayı talebimiz, kamuda çalışan tüm işçilerin gerçek kadroya geçirilmes­i ve iş güvenceler­inin anayasa ile korunması, eşit işe eşit ücretin, buna bağlı iş barışının acilen sağlanması ve kamuda çalışan işçinin işini sahiplenme­sinin tekrar tesis edilmesidi­r.

Tüm bunları yazarken düşünmeden edemiyorum. Eğer sendikalar­ın genel merkezleri belediyele­rin arka bahçesi olmasaydı, şimdiye kadar memurlar bizim kadromuza geçmek için can atabilirle­rdi. Belki bir gün, işçiler olarak bizler, birlikteli­ğimizi-örgütlülüğ­ümüzü sağlar, kadro dilenmek yerine emekçileri düşünen sendika şubeleri seçer, o şubelerle birlikte genel merkezleri değiştirir­sek, taleplerim­izi gerçek anlamda toplu iş sözleşmele­rine yansıtabil­diğimiz günleri görürüz.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye