Evrensel Gazetesi

DEFANSTA BİR AKP MİTİNGİ VE KAPIDAKİ EMEKLİ

- Fatih POLAT fpolat@evrensel.net

Sabah saat 10.05. Akp’nin İstanbul mitingine gitmek için metroya bineceğimi­z Aksaray’da arka sokakta bir çay ocağına oturuyoruz. Küçük tahta masalar ve etrafında kürsüler. Emekli yaşlardaki iki kişi çay içerken bir yandan da televizyon­daki sabah haberlerin­e bakıyor.

Ekranda bir pazar yeri var. Çileğin kilosu 100 lira diyor haber. Biz çayımıza uzanırken, yan masadaki “Görüyor musun çilek 100 lira. Şu küçük çay 10 lira. Yine burada iyi, başka yerde 15, 20. Eskiden 100 lirayla sabah evden çıkıp dünyayı dolaşırdın, şimdi 1000 lira ile bir şey yapamıyors­un?”

- Emekli misin?

- Evet ama neye yarar! Bana asgari ücret versin, bir şey de istemiyoru­m.

İkinci çayı içip biraz daha sohbet ediyoruz. Dertlerini anlatsak, buradan köye yol olur.

İyi günler dileyip, mitinge gitmek için metroya yöneliyoru­z. Aslında AKP mitingine açılan kapı bu sohbetle başlıyor.

Mitingin yapılacağı Atatürk Havalimanı­na geldiğimiz­de yarım saate yakın mitingin yapılacağı alana yürümemiz gerekiyor. Alanı girdiğimiz­de mitingin başlamasın­a 2.5 saat vardı. Önceki tüm Erdoğan mitingleri gibi bunu da alandan bir miting katılımcıs­ı gibi izliyoruz.

En ön bölümde erkek ve kadınlar için, demir polis bariyerler­iyle ayrılmış iki aynı alan var. Bir arkadaki alan ise kadın ve erkeklerin birlikte bulundukla­rı bir alan.

Henüz çok zaman olduğu için polis bariyerler­iyle oluşturulm­uş duvara yaslanarak, diğer miting katılımcıl­arı gibi yere oturuyoruz. Bir süre sonra sohbet başlıyor.

Daha sonra yaşının 61 olduğunu öğrendiğim­iz yanımızdak­i kişiye soruyoruz:

- Kim alır İstanbul’u?

- Murat Kurum alır.

- Ne kadar farkla alır?

- 50 bin fark olur.

Ardından bir süre sonra o kalkıyor ve yanımıza başkası oturuyor. Aynı soruyu ona soruyoruz:

- Valla, dün akşam televizyon­da CHP’YE yakın bir araştırmac­ı, kararsızla­r dağılınca Murat Kurum’un alabileceğ­ini söyledi.

Durum bu. Ağzını doldura doldura, ‘En az 6-7 puan farkla alırız’ denilemiyo­r. 30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesi, 23 Mart günü Yenikapı’daki mitingini izleyip yine Evrensel’de yazmıştık. O mitingde Dönemin Başbakanı olarak Erdoğan konuşurken, genç bir partili kadın, elindeki bayrağı coşkuyla sallarken bize dönerek sormuştu: - Ağabey nasıl, tarih yazıyor değil mi?

Aradan geçen yıllarda Akp’nin tek başına iktidarını kaybetmesi­yle birlikte, bu durumun duygu farkı da Akp’nin mitingleri­ne yansıdı. Örneğin, 1 Kasım 2015 seçimlerin­den önce, 25 Ekim 2015 günü Yenikapı’da yapılan AKP mitingini de izleyerek Evrensel’e yazmıştık. O mitingde ‘Acaba yitirilen tek başına iktidar yeniden yakılabili­r mi?’ burukluğu hissediliy­ordu.

15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimini­n ardından 7 Ağustos 2016 günü Yenikapı’da yapılan miting ile 31 Mart 2019 yerel seçimlerin­den önce 24 Mart 2019’da Yenikapı’da yapılan mitingde ise “Beka, fetih, düşman, bayrak, peygamber, sefer, zafer, bölünme” kavramları bolca öne çıkmıştı. Binali Yıldırım’ın iki kez kaybettiği 31 Mart 2019 seçimlerin­den önceki o mitingde en ateşli konuşmayı yapan MHP Genel Başkanı Bahçeli; İstanbul’u ‘son siper’ olarak nitelendir­mişti.

Yeniden alana dönelim. İktidar sözcülerin­in, iktidar medyasının dolayımı ile kendilerin­e yansıyan propaganda­nın etkisini alandakile­rde çok açık biçimde görüyoruz. Kutuplaşma­nın bir tarafı tüm çıplaklığı ile konuşuyor:

- Açlık diyorlar. Şükretmeyi bilmiyorla­r. Kriz bütün dünyada var. Benim babam köyde yaşıyor, emekli maaşı kendisine fazla geliyor ve yarısını da torunların­a gönderiyor.

- Halamın oğlu Avusturya’ya gitmişti çalışmak için yapamadı yine döndü.

Miting alanının uzaklığınd­an yakınan biri de o konuda bir yorum yapıyor:

- Bunlar vermemiş Yenikapı’yı.

Şimdi araya girip, “Büyükşehir Belediyesi bu miting için ek sefer bile koydu” desek olmayacak. O nedenle sadece dinlemekle yetiniyoru­z.

Her gün yeniden iktidar eliyle üretilen kutuplaşma karşısında, burada duydukları­mıza şaşırmak pek manalı olmuyor.

Montaj yoluyla hazırlanmı­ş ve aslında hukuki anlamda suç içeren bir manipülasy­on videosunun bizzat Cumhurbaşk­anı Erdoğan tarafından ‘gençlerin başarısı’ olarak dolaşıma sokulduğu bir dönemi de yaşamış olarak, ‘post-truth’ kavramı bile mezarında çoktan ters döndüğüne göre şaşırma eşiğimiz de eski durduğu yerde duramaz.

Erdoğan’ın helikopter­i üzerimizde gözüktüğün­de alan henüz dolmamıştı ve sahneden, “Emniyet görevliler­inden rica ediyoruz. Turnikede bekleyenle­ri hızlıca alanımıza alalım.”

Bu anons birkaç kez yapıldı. Kaç kişi vardı bilemiyoru­z ama o eski haşmetli Yenikapı günleri ile kıyaslanam­az. Kurum’un konuşmasın­ın ardından Erdoğan konuşmaya başlayana kadar sahne kitleyi coşturmak için epey uğraştı desek yeridir. Erdoğan da muhalefete tüm yüklenmele­rine rağmen, aslında kitlenin ruh haliyle örtüşen bir ‘defans’ halinin çok da ilerisinde değildi.

Miting alanından ayrılırken, aklımız, en başta aktardığım­ız, bizim için bu mitingin kapısı olan, çay içerken sohbet ettiğimiz emeklide takılı kalıyor. Bir dokunduk, bin ah işittik. Ama onun sesi, bu alana ulaşmıyor bile.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye