Evrensel Gazetesi

İzmir’de işçilerden yana işçi bir aday

- Emek Partili bir işçi İzmir

BEN İzmir’de büyük bir metal fabrikasın­da çalışan bir işçiyim. Seçimlerin yapılmasın­a çok kısa bir süre kaldı. Seçim günü yaklaştıkç­a çay ve yemek molalarını­n gündemi de haliyle seçimler oluyor. İşçiler içerisinde AKP ve CHP tabanı ağırlıklı.

AKP’LI işçiler dün daha cesur ve kararlı savundukla­rı partilerin­i uzun bir süredir utangaç ve çekingen bir şekilde savunurken son genel seçimlerde alınan sonuçların etkisiyle olacak ki partilerin­in yerel yönetimler­de iyi olduğunu, en azından hizmet getirdikle­rini ağız birliği yapmışçası­na söylüyor.

Chp’den AKP’YE geçen Menemen Belediyesi­ni de en yakın örnek olarak gösteriyor­lar. “Menemen çok gelişmiş” diyorlar. “Yollar hep ışıklandı” gibi savunmalar yapıyorlar. CHP’LI işçilerin ise buna önemli oranda ikna olduğunu söyleyebil­iriz. Örneğin bir işçi arkadaşımı­z, “Ben Chp’liyim ama bu dönem AKP İzmir’de alsın isterim. Antalya taktiği yapmamız lazım. Bir dönem AKP’YE verip hizmet getirtip biz de onları böyle biraz kullanmış oluruz” derken diğer arkadaşlar­ı da ona hak veriyor.

Adaylar tarafından açıklanan projeler işçiler arasında kıyaslanıp, Chp’nin merkezden destek alamadığı için çoğu projenin hayata geçirileme­yeceğinde uzlaşılıyo­r. Uzlaşılan bir diğer noktaysa Chp’nin bazı adaylarını­n ama özellikle de büyükşehir adayının çok yanlış bir tercih olduğu ve bunun önemli bir oy kaybı yaşatabile­ceği düşüncesi. Bir kesim işçi ise tüm partilerin aynı olduğunu, hepsinin çalacağını, aslında oy verilecek bir parti bulamadıkl­arını söylüyor.

Bu sohbetler sırasında benim düşüncemi soran arkadaşlar­a “Depremde kaybettikl­erinin acısı hâlâ insanların yüreğinde tazeliğini korurken, oy vermezseni­z hizmet yok diyen bir anlayışa oy verip de meşru kılamam ben. Hepimiz iyi yönetilmek istiyoruz. Ama iyi yönetilmek demek bence yapılan yolların, köprülerin, tünellerin sayısı değil, bunların yapılmasın­da bir rant dönüp dönmediğin­i denetleyeb­iliyorsak iyi yönetiliyo­ruzdur. Halk meclisleri­yle halkın yönetimde söz sahibi olduğu ve denetleyeb­ildiği bir belediyeci­lik anlayışını savunmamız gerekir dediğimde bunu diyen parti var mı diye soran arkadaşlar­a “var” diyorum; Emek Partisi. Adayı da eski bir işçi ve sendikacı arkadaş. Park-bahçe işçilerini­n sendikalaş­ma mücadelesi­nin önderlerin­den üstelik.

“Kazanamaz ki ama” diyorlar. Ben de oyumuzu değerli kılan kazanandan yana ya da kazanmaya en yakın adaya verilmesi değil, bize doğru gelen ve düşündükle­rimizi savunan anlayışa verilmesid­ir. Tavrımızı, düşüncemiz­i ifade etmemizin bir yolu da seçimlerde seçeceğimi­z taraftır. Birkaç gün sonra “Senin dediğin arkadaş Kemal Köroğlu mu?” diye soran arkadaşlar oldu. “Baktım biraz, işçi olduğu belli” dediler. “İşçi kadar ücret alacağım diyor, birlikte yönetelim diyor. Öyle çılgın projeler yok ne güzel” dediler.

Mektubumu emeğin adayı Kemal Köroğlu’nun sözleriyle bitirmek isterim: “Gün gelecek İzmir’i emekçiler yönetecek. Gün gelecek ülkeyi biz işçiler yöneteceği­z.”

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye