Gazetecilik kisvesi altında halkla ilişkiler çabası
Seçimler öncesi adayların medyada para karşılığı yer aldığına dair iddialara ilişkin Dr. Vahdet Mesut Ayan ile konuştuk. Ayan halkla ilişkiler ve gazeteciliğin, ilan ve haberin aralarındaki sınırın gittikçe bulanıklaştığı, mesleklerin ve kavramların birbiri içine geçtiğini vurgulayarak “Etik kodlar ve meslek ilkelerinin bulanıklaştığı, silikleştiği, etik kodların tasfiye edildiği bir dönemdeyiz” dedi.
Seçimlere günler kala medyanın en baş gündemi tabii ki siyasiler ve seçimler. Özellikle son günlerde adaylar, son dokunuşlarıyla ekranlarda bir bir boy gösteriyor. Ancak durum öyle bir hal aldı ki, seçimler medya için neredeyse gelir kapısına dönüştü. Herhangi bir açıklama gerçekleşmese de il ve ilçe belediye başkan adayları televizyonlara para karşılığı çıkarılıyor. Elbette bunu doğrulayan yok. Ancak off the record ortamlarda para karşılığı ekranlara kimlerin çıkarıldığı da açık açık konuşuluyor.
Geçtiğimiz ay ikinci defa üniversiteden ihraç edilen Akademisyen Doktor Vahdet Mesut Ayan’la seçim öncesi medyanın durumunu konuştuk.
Ayan hem medyanın hem de siyasi alandaki ahlaki çöküşü düşününce bunun pekâlâ olabileceğini söyleyerek başlıyor ve “Bu durum ise haberi, herhangi bir partinin medya mecralarına ücretli ilanlarına dönüştürecektir ki basın ahlakı noktasında sorunlu olan uygulama da bu olur” diyor.
‘GAZETECİLİK EROZYONA UĞRATILMAKTA’
Bu durum elbette etik değil. Ayan “Bu durumu etik ilkeler kapsamında değerlendirmenin bile zül” olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Nitekim herhangi bir gazeteci elbette programına bir adayı çağırabilir, ondan mevcut yönetime dair eleştirilerini alabilir ve projelerini sorabilir. Ancak henüz program öncesinde katılım için alınan ücretler, adayın bir halkla ilişkiler çalışmasına dönüşebilir, bu ise gazeteciliğe ya da gazetecilik mesleğiyle ilişkili değildir. Zira halkla ilişkiler ve gazetecilik her ne kadar iletişim alanında yer alsa da, bu iki yaklaşımın sorunlara, aktörlere ve çözümlere dair perspektifleri farklıdır. İlki özellikle ödenen ücretlerle reklama dayalıyken, ikincisi kamu yararını gözetir ve daha çok var olan sorunların çözümlerinin peşine düşer. En temel anlamıyla gazetecilik, yurttaşlığı yeniden üreten ve bunu da bilgi ile yapan bir meslektir ve bir yurttaşlık kurumudur. Haliyle bu uygulamalar gazetecilik kisvesi altında halkla ilişkiler çabasının bir ürünüdür diyebiliriz. Bunun da etik ilkeler çerçevesinde geleneksel gazetecilik ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Dolayısıyla bahsettiğiniz uygulamalarla hem etik ilkeler hem de bir bütün olarak gazetecilik mesleği tabiri caizse erozyona uğratılmakta.”
‘ETİK KODLAR TASFİYE EDİLİYOR’
Halkla ilişkiler reklamcılığa dayanırken, gazetecilik kamu yararını gözetiyor. Son haftalarda haber nerede başlıyor, ilan nerede bitiyor, reklam nasıl veriliyor anlaşılmıyor. “Bu durumda ilan ve haber ayrımı nasıl yapılıyor?” diye sorduğumuz Dr. Vahdet Mesut Ayan “İlk elden halkla ilişkiler ve gazeteciliğin, ilan ve haberin aralarındaki sınırın gittikçe bulanıklaştığı, mesleklerin ve kavramların birbiri içine geçtiğini söyleyebilirim” diyor.
Geleneksel gazeteciliğin etik kodlarını ve mesleğe yaklaşımını iletişim fakültelerinde çokça eleştirirken, geldiğimiz noktada Türkiye toplumunun bu kodları da arar olduğunu vurgulayan Ayan “Zira etik dediğimiz kodlar en genel anlamda sermayenin olası saldırılarına karşı mesleği koruma amacı taşımaktaydı” diyor. Ayan şöyle devam ediyor: “Etik kodlar ve meslek ilkelerinin bulanıklaştığı, silikleştiği, etik kodların tasfiye edildiği bir dönemdeyiz. İşte burada reklam ile haber arasındaki ayrım da ortadan kalkıyor; daha çok reklama, halkla ilişkilere maruz kalıyor toplum. Oysa geleneksel kodlar gazetecinin nesnelliğini, meselelere mesafeli olmasını salık verirdi. Şimdilerde maalesef bu ayrımı yapmak hem kuruluşlarda çalışan medya emekçileri için hem de herhangi bir yurttaş için oldukça zordur.”