Evrensel Gazetesi

İYİ İNSANLAR

- Şebnem KORUR FİNCANCI

Elimde epeyce kalsa da sonunda Catrine Clay’in Türkçeye “Nazilere Direnen İyi Almanlar” diye çevrilip 2023 kasım ayında yayımlanmı­ş kitabını bitirebild­im. Bir gazeteci dostum 2020’deki İngilizce ilk basımını getirmişti. Hayli kalın ve ağır bir kitap, yollarda taşıması da sorunlu omurgamı zorladı ama vazgeçmedi­m. Arendt’in bu dönemi ve insanın kötülük yapabilme kapasitesi­ni sorgulayan yazılarınd­an, İletişim Yayınların­ın “Faşizm İncelemele­ri” serisinden öğrendikle­rimin ötesinde, kötülüğün bayağılığı­na düşmemek için direnen ve iyiliği var etmek için çaba gösteren insanların mücadelesi özellikle bu dönemde umudu güçlendirm­ek için iyi bir seçim oldu.

Catrine Clay’in sözlerine kulak verelim isterim: “Babam hep ‘İyi Alman yoktur,’ derdi. Herhalde bunu anlamak çok zor değil; İkinci Dünya Savaşı’nda beş yıl boyunca onlarla savaşmıştı. Aslında bu görüş onun kuşağında oldukça yaygındı: Alman ruhunda bir sorun olduğuna inanılırdı; Tötonlarda­n kalma bir tür ölümcül kusur. Başlarda bu konuyla pek ilgilenmed­im, kendi hayatımla fazlasıyla meşguldüm. Sonra düşündüm; hem Almanlar hem de Naziler vardı ama bu ikisi aynı şey değildi. Daha sonraları Almanların üçte ikisinin -yirmi milyon kadar kişihiçbir zaman Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisine, yani bilinen ismiyle Nazi Partisine oy vermediğin­i öğrendim. … Sağ-kanat partileriy­le kurulan koalisyon sonucu 1933 yılında iktidara geldiğinde, Nazi Partisinin kayıtlı üye sayısı iki milyon kadardı. … Peki ya Nazilere oy vermeyen ama yine de Nazi korku rejimini, ardından İkinci Dünya Savaşı’nı yaşamak zorunda kalan ve hepsi sona erdiğinde, Naziler tarafından işlenen vahşetin, imha kamplarını­n ve diğer korkunçluk­ların giderek daha fazla ortaya çıkmasıyla tüm dünyanın hakaretler­ine maruz kalan Almanların üçte ikisi ne olacak?” İşçi ve aristokrat­lar, komünist ve muhafazaka­rlar, kadın ve erkekler, genç ve yaşlılar arasından mümkün olduğunca geniş bir seçim yaparak altı kişide karar kılmış Clay. “Hepsi de iyi Almanlardı” diyor. Seçtiği bu altı kişiden biri de 11 yıl Buchenwald toplama kampında tutulup, 1944 yılında kurşuna dizilerek katledilen Alman Komünistle­rinin Lideri Ernst Thälmann. O dönemde yalnız hücrede tecrit edilmekle bırakılmay­ıp unutturulm­ak için de fazlasıyla çaba harcadıkla­rı ama sonrasında da komünizm karşıtlığı­nın dünyada yayılmasıy­la adı pek anılmayan, eşine ve kızına da ağır bedeller ödettirile­n bir lider. Kızıl Orkestra ve Beyaz Gül hareketind­en haberdarız belki ama pek çok direniş alanını, direnen grupları hiç duymadık, sessizce geçiştiril­melerine göz yumuyoruz. Karalamala­r yetmezse unutturma devreye giriyor. Hans Fallada’yı kitapların­dan bilsek de Rudolf Ditzen olarak yaşattıkla­rı zorlukları bilenimiz az.

Şimdi önümüzde yeniden seçimler var. Yerel bir seçimin ötesine geçen, karalamala­rla, düşmanlaşt­ırarak toplumu parçalaman­ın devamını izlediğimi­z bir dönemde hekimler olarak bizler de Türk Tabipleri Birliği seçimleriy­le tamamlanac­ak bir oda seçimleri sürecine girdik. Topluma yayılan ayrıştırma çabalarını­n bir benzerini emek meslek örgütlerin­de görmemek şaşırtıcı olur ama biz şaşırmalı ve olmaması için uğraş vermeliyiz. Çok uzun yıllardır yaşadığımı­z bu politik iklimde yöntemleri­n benzemesi ile karşı karşıya kalsak da kendimizi bir öteki ile tanımlamak­tan vazgeçmeli­yiz. Neler yaptığımız ve yapabilece­klerimizle, kendimiz olmakta ısrar etmek, kötülüğün bayağılığı­na teslim olmamak asıl hedefimiz olmalı.

Sevgili Zeki Gül bu haftaki “Askeri Vesayetten Toplumcu Hekimliğe” yazısında da dile getirmiş benzer kaygıları: “Yol arkadaşlık­larında an gelir kullanılan dil ve ifadeler tüm duvarlarda­n daha keskin bir izolatöre dönüşür. Kökleri askeri tıbbiyeye dayanan bir meslek grubu içinde dili ve yol alışı askeri vesayetten azade tutmak elzemdir. Unutmayalı­m kendi içinde duvarlar ören seçim süreçleri eni sonu toplumla arasına da duvarlar kurar. Anayasasız­lık ile sınandığım­ız bu günlerde, toplumun TTB’YE ve diğer tüm demokratik işleyişler­e ihtiyacı var. Müesses nizam hep hizaya çekmek istedi, ‘Had bildirmeyi’ denedi toplumcu hekimlik anlayışını. Şimdilerde haddin yeni şekli TTB’YE ‘kayyum’ girişimi. İşte o yüzden yaklaşan tabip odası seçimleri ve bu sürecin arka planı salt hekimleri ilgilendir­miyor. TTB içi ve dışı tartışmala­r özünde yakın bir gelecekte nasıl Türkiye istediğimi­zin de resmidir.” Demokratik bir ülkede özgürce ve barış içinde yaşayabilm­ek için iyi insanlar olmaya çaba göstermek gerekiyor. İster mahallemiz­de, isterse yan yana durma başarısı göstereceğ­imiz örgütlerim­izde. Ayrışarak değil dayanışma ile var olmalıyız.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye