İşçiler kendi sınıf çıkarı için oy kullanmalı

KAYSERİ’DE Akp’nin oylarının düşeceğini söyleyebilirim. Çünkü yakın çevremdeki işçi arkadaşlarımla iş yerlerindeki duruma dair konuştuğumuzda, örneğin askeri iş kolunda ve başka kurumda çalışan; yaklaşık 300 kişiyle arkadaşlar aracılığıyla konuştuğumuzda AKP’YE oy vereceğini söyleyenler azınlıkta. Daha önce yüzde 80’lere yakın AKP-MHP oyu çıkardı. Bu sefer bu oyların YRP’YE ve Sp’ye kaydığını, özellikle Yrp’nin “ahlak” söyleminin bir karşılık bulduğunu söyleyebilirim.

Çünkü bizim iş yerinde tarikat ve cemaat örgütlenmesinin fazla olduğunu söyleyebilirim. Tarikat ve cemaatler de Akp’nin yüzünün eskidiğini fark ettiği için kendisine en yakın olanı işaret ediyor. Birkaç metal fabrikasından da görüştüğüm işçiler, ekonomik olarak çöküşte oldukları için AKP’YE yönelmiş bir öfke halinden bahsettiler. Daha geçtiğimiz aylarda imzalanan toplu iş sözleşmesinin olduğu Has Çelik, Erbosan, Mega gibi iş yerlerinde hem sendikaya hem de patrona karşı bir serzeniş var. Bu serzeniş patrona olduğu kadar yerel seçim nedeniyle iktidara da yansıyacak. Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelmesine istinaden birçok fabrika tatil olmasına rağmen mitinge katılım bu fabrikalardan az olmuştur. Fabrikalarda ve kamuda iş yerlerinde örgütlülüğü bulunan tarikatların yönlendirme yaptığını söyleyebilirim.

Bugünlerde Milli Görüş’ün temsiliyeti tartışmalarının yürütüldüğü ilimizde 1980 darbesi sonrası gelenek olarak kök salmış partilerin, kendi içlerinde çelişki, rekabet ve güç olma yolunda mücadele etmeleriyle karşılaşıyoruz. Yine bir örnekle devam edecek olursak geçmişte birçok izlenim, haber ve mektup da gazetemizde yansımıştı. Anadolunun kaplanları olarak bilinen MÜSİAD’A bağlı patronlardan bugünlerde Erciyes Anadolu Holding olarak devam eden işletmede tarikatların örgütlülüğünün işçilerin içinden başlayarak yönetime kadar devam ettiğini belirtmekte fayda var. Bu holdingde bakalım önümüzdeki günlerde AKP halen etkinliğini devam ettirebilecek mi? İlimiz Kayseri’de uzun yıllardır rövanşda olan bir diğer güç odağı olarak ifade edebileceğimiz MHP de kan kaybetmektedir. Çünkü bu odakta yerini İyi Parti ve Zafer Partisine kısmen bıraktığını söyleyebiliriz. Bu odakları dikkate alan işçi kitleleri de tek söylemi mülteci düşmanlığı üzerine olduğu için zehirli ilacın etkisiyle bilinçleri bulanmaktadır.

Yukarıda bahsetmiş olduğum siyasal islam ve ırkçı, milliyetçi odakların işçi sınıfı içerisinde yeniden yeniden isim değişikliği yaparak örgütlülüğünü koruması işçi sınıfının kendi sınıf siyasetinin örgütlülüğünü güçlendirmesinin önündeki en büyük engeldir. Bu engeli aşmak için ben de Emek Partili bir işçi olarak bütün enerjimle ve var olan çevremi aşmaya çalışarak işçi sınıfının içinde bulunduğum alanda ve diğer alanlarda değişimi ve dönüşüm sağlamaya çalışıyorum. Geçtiğimiz hafta içerisinde MHP’YE üye ve oy vermiş, çalışmalarını yürütmüş arkadaşlarla EMEP adayımızla bir araya geldik.

Buluşmamızda daha önceki tanışıklığımızı ilerletmek üzere bir sohbet gerçekleştirdik. Aslında birçok konuyu derinlemesine konuştuk. Sadece dar ekonomik talepleri değil örneğin kapitalizmin eleştirisi, İsrail meselesi, işçilerin milliyetçi dinci söylemler etrafında değil kendi siyasetleri etrafında birleşmelerinin yollarını aramalıyız. Yerel seçim bu açıdan olanaklar açtı bize. Arkadaşların oy vermesi için ikna ettik. Adayımız ve başkanımız kalktıktan sonra kendi aramızda yaptığımız değerlendirmede aslında bu parti bizim partimiz ama bazı noktaları halletmemiz gereklidir sonucu ortaya çıktı. Yani tüm bu anlattıklarım neticesinde, işçi sınıfının içinde değişim ve dönüşüme açık olanlarla kendi sınıflarının siyasetini yapmaları için mücadelede ısrar etmeli, aynı zamanda siyaseten de kazanacak bir politikada ısrarcı olmalıyız. İşçilerin partimizle buluşmalarını sağlamak üzere hareket etmeliyiz.