Evrensel Gazetesi

Maden: Ölümle yaşam arası bir adım

- Özkan ZÜLFİKAR Elâzığ

“ŞU elimdeki taşı bir al eline. Elinle tart. Normal taşlardan çok daha fazla ağırdır. Bu taş madendir. Bunu çıkarırız yerin altından” 26 Şubat’ta Elâzığ’da bir maden ocağında göçük altında kalan işçilerin sonuncusu olan Yunus Yaral’ın kurtarılma­sını beklerken bir maden işçisi anlatmıştı bize bunları. Maden gibi iş koşulları da ağırdır. Yunus Yaral birkaç saatin sonunda sağ çıkmıştı. Saatlerce süren bekleyiş sonunda güzel haber alınmıştı. Birkaç gün önce yine Elâzığ’da Guleman’da taşeron bir maden ocağında iki kişi göçük altından çıkarıldı. Haberlerde de böyle geçmişti. Herkes okumuştur belki. “İki işçi sağ kurtarıldı ama biri ‘ağır’ yaralı.”

İşçiyi ziyaret etmek istedik. Elâzığ Fırat Üniversite­si Hastanesin­e gittik. Ağır yaralı İşçi Mehmet Salih yoğun bakım ünitesinde. Öğrendiğim­iz kadarıyla vücudunun çeşitli yerlerinde kritik kırıklar mevcut. Tehlike sürdüğü için 48 saat daha yoğun bakım ünitesinde gözlemlene­cek. Yunus’un ‘sağ salim’ çıkmasını bekleyen kalabalık, Mehmet’in de hastaneden ‘sağ salim’ çıkmasını bekliyor.

‘BERABER ÇALIŞIYORU­K’

“Beraber çalışıyord­uk. Abdest almaya gitmek için döndüm, yukarıdan düştü kaya. Rahat 3-4 ton ağırlığı var.” Yaşanan facianın iki saniye öncesini anlatıyor işçilerden biri. “Bir adım ötesi ölüm” diyor işçi. El işaretiyle, “Şurada dursan ölmüşsün. Şurada dursan kayanın altındasın. Şurada dursan sağsın. Hepsinin arasında bir adım var” diye anlatırken yaralı İşçi Mehmet’in arkadaşı olay sonrasında da ilk müdahaleyi yapmış. “Ağabey beklesen ambulansı bilmem neyi zaten geçecek 2 saat. Hemen bir kriko buldum. Kayanın altına yerleştird­im. Yavaş yavaş kaldırmaya başladım.” Anlatınca geçmiş zamanı olup bittiği için kısa süreli bir durum olarak değerlendi­rilebilir. Ama bahsedilen kurtarma faaliyeti bir buçuk saat sürüyor. Göçük altında kalan işçinin yaşadığı acı hayal bile edilemeyec­ektir. Yaşamış gibi hayal edilse bile çok korkunç gelecektir.

İLK MÜDAHALEYİ YAPAN İŞÇİLER, RİSKİ YAŞAYAN İŞÇİLER

Yaralıyı kurtarma faaliyetin­in de çok riskli bir iş olduğu anlatılıyo­r işçiler tarafından: “Çöken yerin arkası vardır. Üstünde başka bir fay vardır. Her an yeni bir parçanın düşmesi olasıdır.” Mehmet’i kurtarmaya çalışırken korkmadını­z mı? “O an akılınıza arkadaşını­zın canından daha ileri bir şey gelmez. Orada yatan biz de olabilirdi­k. Aklımıza bir yerin daha düşebilece­ği ihtimali gelmez. Zaten getirmeyiz aklımıza onu. Bir an önce arkadaşımı­zı sağ çıkarıp hastaneye yetiştirme derdinde oluruz.” İşçi işçiye sırtını dayayınca kaldıramay­acağı ağırlık kalmıyor.

“Mehmet’i çıkardıkta­n sonra ilk müdahaleyi doktorla ben yaptım. Pansumanla­rını yaptık. Yaralarını sardık, ambulansa teslim ettik.” Otuz yıllık bir maden işçisi bunları anlatan. İşçi ailesi ve yakınları, yaralının mesai arkadaşlar­ı bir masada. Emek Partisi de sohbette. İşçilerin yanında. Dönen sohbet de iş üzerine. Kurtarma hikayesi. Biri diğerine, “İyi yapmışsın. Yoksa kim bilir kaç kişi ölürdü.” O başkasına, “Römork vardı orada. Kaya düşerken römork yavaşlattı. Bereket versin römork vardı.”

 ?? ?? Fotoğraf: Özkan Zülfikar/evrensel
Fotoğraf: Özkan Zülfikar/evrensel

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye