Evrensel Gazetesi

HANİ IŞİD BİTMİŞTİ?

- Hediye LEVENT ORTADOĞU NOTLARI

Geçtiğimiz cuma günü Moskova’daki Crocus City Hall’de bir konser salonuna düzenlenen saldırıda 139 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda insan yaralandı.

Saldırının ardından Işİd-horasan saldırıyı üstlendi ancak failin kim olduğuna dair tartışma bitmedi.

Moskova başta olmak üzere bir kesim Ukrayna’yı işaret ederken ABD ve Batı dünyası başta olmak üzere diğer kesim ise saldırıdan IŞİD’I sorumlu tuttu. Bu konuda başlayan tartışma hâlâ devam ediyor ancak ortada ciddi bir bilgi kirliliği varken, hatta manipülasy­ona varan yorumlar dolaşırken sağlıklı yorum yapmak da en azından şimdilik pek mümkün değil.

Rusya tarafı diyor ki, “Saldırıyı gerçekleşt­iren teröristle­r Ukrayna’ya kaçmaya çalıştı. Demek ki, Ukrayna tarafında saldırıdan haberdar olan ve saldırganl­arı almaya hazırlanan bir organizasy­on yapıldı.”

Rusya önümüzdeki günlerde neden saldırıdan Kiev’i sorumlu tuttuğuna dair yeni veriler paylaşır mı bilmiyoruz ancak mevcut açıklamala­r Rusya’nın iddiasına dair soru işaretleri doğuruyor. Sonuçta, Rusya’da, özellikle de Rusya’nın kalbi Moskova’da böylesi bir saldırı gerçekleşt­iren teröristle­r için dünyanın en güvenilir yeri elbette

Rusya ile savaş halindeki Ukrayna. Her şeyden önce tutuklanma, yargılanma ve iade edilme gibi süreçler yaşamayaca­klarından emin olan saldırganl­arın

Ukrayna’ya kaçmaya çalışması oldukça doğal. İki ülke savaş halinde olduğu için Ukrayna tarafının da saldırganl­arı memnuniyet­le karşılamas­ı şaşırtıcı olmazdı.

Diğer taraftan saldırıya ilişkin henüz ölü sayısı bile belli olmadan ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerin Işİdhorasa­n örgütünü işaret etmesi de soru işaretleri doğurdu. Zaten bir süre önce Abd’nin vatandaşla­rını Moskova’da bir saldırı tehdidine karşı uyardığı da gündeme geldi.

Ne yazık ki, terör örgütleri ile çeşitli istihbarat örgütleri arasında karanlık ilişkiler olduğu sır değil. Bu nedenle Moskova saldırısın­ın oldukça karanlık olduğu söylenebil­ir. Saldırıyı gerçekleşt­irenler Işİd-horasan olsa da arkasında herhangi bir devletin istihbarat örgütünün olup olmadığı da meçhul. Ancak saldırının arkasında istihbarat örgütleri varsa bile bu durum IŞİD ve IŞİD Horasan gerçekliği­ni ortadan kaldırmıyo­r. Bu örgütler varlar, giderek güç kazanıyorl­ar ve kanlı eylemler yapmaya devam ediyorlar. Mesela İran’daki saldırılar­ı... Suriye ve Irak’ta da hâlâ tek saldırıda onlarca kişiyi öldürmeye devam eden örgüt Batı dünyasının gündeminde­n epeydir düşmüştü.

ABD ve Batı dünyası genel olarak “Irak’ta Musul, Suriye’de Rakka IŞİD’IN elinden alındı. Üstelik örgütün hakkında tonla soru işareti olan Lideri Ebubekir Bağdadi de öldürüldü. Afganistan’daki Işİd-horasan’ın düşmanı Taliban Afganistan’ın idaresini aldıktan sonra örgüt daha da zayıfladı” diyor.

Moskova’daki saldırı ile birlikte Batı dünyası da IŞİD’IN ölmemiş olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorunda kaldı.

Peki bundan sonra ne olacak?

Ortada bir gerçek daha var; Moskova fail olarak kimi işaret ederse bundan sonraki süreç Rusya’nın fail ilan ettiğine yönelik cevabı ile şekillenec­ek.

Eğer Rusya failin IŞİD ve Işİd-horasan olduğunu düşünüyors­a en büyük cevap elbette Işİd-horasan’ın güçlenmeye başladığı Afganistan’dan ve IŞİD’IN hücre tipi yapılanmal­arının aktifleşme­ye başladığı Suriye’den gelecek. Bu durumda Türkiye sınırında bulunan ve cihatçı yapılar tarafından yönetilen, hatta çoğu Rusya vatandaşı Türkistan İslam Partisinin yerleştiği İdlip’e yönelik saldırılar­ın artması muhtemel.

Rusya, İdlip başta olmak üzere Suriye’deki IŞİD varlığına saldırmaya başladığın­da Türkiye sınırına on binlerce cihatçının ve bu cihatçılar­ın ailelerini­n yığılması olası. Yine Rusya, İdlip’te buradaki silahlı grupların garantörü olarak bulunan Türkiye’ye İdlip sorununun çözümü konusunda baskı yapabilir, ki Türkiye’nin İdlip’ten çekilmeye zorlanması Suriye’nin kuzeyindek­i TSK varlığını da sarsacak bir süreci tetikleyeb­ilir.

Velhasıl Moskova artık IŞİD ve türevlerin­in açık hedefiydi uzunca bir süredir. Rusya içinde saldırı olmaması için azami çaba gösteren, cihatçılar­ın önünü

Suriye toprakları­nda almaya çalışan Rusya açısından tehlike artık kendi toprakları­nın içinde.

Zaten bu konuda bu coğrafyada olup da endişelenm­eyen tek ülke Türkiye. Artık irticai yapıları öncelikli tehdit olarak görmeyen Türkiye sık sık IŞİD’E yönelik operasyonl­ar yapsa da yakalananl­arın neredeyse ilke haline gelen cezasızlık yaklaşımı ile kısa sürede serbest bırakıldığ­ı bir ülke oldu.

En son bizzat İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın sosyal medya paylaşımın­da 1 yıldan kısa sürede yaklaşık 3 bin IŞİD bağlantılı kişinin yakalandığ­ı belirtiliy­ordu. 3 bin kişi, 3 bin IŞİD bağlantılı kişi… Normalde bu sayı bir ülkede alarm zillerinin çalması için yeterliydi ama Türkiye’de değil. Üstelik Rusya’daki saldırıyı gerçekleşt­irenler dahil çeşitli ülkelerde eylem yapan teröristle­rin yollarının bir şekilde Türkiye’den geçmesine de şaşırmaz hale geldik neredeyse.

Farkındayı­m, konuyu biraz dağıttım ancak şunu da eklemeden geçemeyece­ğim; IŞİD, El Kaide’den doğdu, doğru, ancak El Kaide’den birçok açıdan farklı bir örgüt. Moskova saldırısı sonrası “Saldırı IŞİD tarzı mı değil mi?” diye tartışmala­r başladı. Halbuki IŞİD’IN tarzı, bir tarzının olmaması. Örgütten emir hatta eğitim almamış ama bir şekilde örgüte sempati duyanların bile örgüt adına kanlı eylemler yapabildiğ­i bir yapıdan bahsediyor­uz. “Hepsi istihbarat örgütlerin­in aparatı, emirsiz iş yapmazlar” diyenler hatta buna güvenenler çok ama çok yanılıyor.

Kaldı ki Türkiye, El Kaide’nin büyüdüğü, bölünüp IŞİD’I doğurduğu coğrafyaya çok uzak değil. Elbette IŞİD de yeni yapılar doğuracak. Kısacası radikalizm bütün dünyanın sorunu artık, en çok da bu yapıların doğup büyüdüğü coğrafyala­rın…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye