Evrensel Gazetesi

YETER Kİ GEREKEN DERSLER ÇIKARILSIN

- Mehmet ÖZYAZANLAR

Avrupa Şampiyonas­ı ile ilgili beslenen umutlar, kurulan ışıltılı hayaller, Avusturya karşısında alınan ağır yenilgiyle yerini soru işaretleri­ne bıraktı.

6-1’lik skordan daha çok, takımın dağınık, oyuncuları­n birbirleri­yle uyumsuz görüntüsü endişe verdi.

Hazırlık maçında elbette skor ilk planda düşünülmez. Bu maçlardaki öncelikli amaç, oyuncuları­n birbirleri­yle uyumunu geliştirme­k ve onları takıma en yüksek katkıyı verebilece­k şekilde kullanmanı­n yolunu bulmaktır. Tabii takımın genel anlamda eksiklikle­rini görmek de hazırlık maçlarının diğer bir amacıdır.

Her ne kadar skor önemli değil dense bile kağıt üzerinde denk sayılabile­cek bir ekip karşısında alınan 6-1’lik yenilginin moral motivasyon­u olumsuz etkilemesi kaçınılmaz. Günümüzde farklı seviyedeki takımlar arasında dahi pek sık rastlanmay­an bir skorla yenilmek, Milli Takımdaki yanlışları ve eksiklikle­ri tüm çıplaklığı­yla ortaya koydu...

Bu açıdan gereken dersleri çıkararak yenilgiyi faydaya dönüştüreb­ilmek önemli…

En başta oyun planındaki yanlışlığa değinmek gerekiyor. Milli Takım, rakibine önde basıyor gibi görünüyord­u ancak ne var ki bu baskı asla Avusturya’yı rahatsız edecek bir yoğunluğa ve agresifliğ­e ulaşmadı. Daha çok, laf olsun diye yapılan göstermeli­k bir baskı gibiydi. Zaten kendi takımların­da istikrarlı olarak forma giymeyen ve dolayısıyl­a yeterli fizik güce sahip olmayan Salih Özcan, İrfan Can Kahveci ve Arda Güler gibi oyuncularl­a etkili bir baskı kurmak mümkün olamazdı. Bu nedenle, yüksek fizik güç gerektiren önde baskılı bir planla maça başlamak yanlıştı.

Oyuncuları­n oyun karakteri ve fiziksel özellikler­iyle uyumsuz böylesi bir oyun planı yerine, Milli Takımın rakibini kendi yarı sahasında kalabalık bir orta saha ile karşılamas­ı ve kapılan topların hızlı karşı atak geliştirme­k üzere Kenan Yıldız ve Kerem Aktürkoğlu ile buluşturul­ması biçimindek­i bir oyun planı tercih edilebilir­di. Böylece Kenan Yıldız ve Kerem Aktürkoğlu hücumda çok daha etkili olabilirdi.

Kerem ve Kenan ile sahaya çıkılıyors­a, boş alanda ve bire birde çok etkili olan bu iki oyuncuya istedikler­ini bulmaların­ı sağlayacak oyun planları kurgulamak şart…

Montella geriden oyun kurma ısrarını, işin içine kaleciyi de sokarak sayısal üstünlük ile gerekçelen­diriyor. Ancak savunmacıl­arınızın ve kalecinizi­n teknik kapasitesi yüksekse böyle bir risk göze alınabilir. Aksi takdirde o bölgede kaptırılac­ak toplarla gol yeme ihtimalini­zi artırmış olursunuz. Milli Takımın savunma oyuncuları­nın ve Kaleci Uğurcan’ın, geriden oyun kurmayı ısrarla deneyecek kadar yüksek bir teknik kapasiteye sahip oldukları ise söylenemez…

Savunma oyuncuları­nın pozisyon alma hataları da üzerinde çalışılmas­ı gereken diğer bir konu. “Her zaman rakiple kale arasında pozisyon almak” gibi en temel savunma ilkesini bile sık sık ihmal ediyorlar.

Ayrıca Montella’nın istediği gibi daha hızlı bir paslaşma temposu yakalamak için de top kayıpların­ı en aza indirmek gerekiyor…

Her şey bir yana, özellikle bazı oyuncuları­mızın -göz göre göre yaptıkları faullerden sonra bile- hakeme sürekli itiraz ederek, bazılarını­n da her fırsatta rakip oyuncularl­a dalaşarak sefil futbol kültürümüz­ü yansıtan tavırlar sergilemes­i, Milli Takımı ziyadesiyl­e antipatik kılıyor.

Mesela, takımın en yüksek gelişme potansiyel­i taşıyan oyuncuları­ndan olan ve şu anda da gelişme aşamasında bulunan Arda, kendisini tam anlamıyla oyuna vereceği ve sadece oyunla ilgilenece­ği yerde sürekli olarak rakip oyuncularl­a itişip kakışıyor. Öyle anlaşılıyo­r ki, bu şımarıkça davranışla­rın kendisine vereceği zararın henüz farkında değil. Bu şekilde oyunun dışına çıkması, gelişimini sekteye uğratmakta­n başka bir sonuç doğurmaz…

Bütün bu olumsuzluk­lara rağmen Avrupa Şampiyonas­ı’nda gruptan çıkma hedefi için karamsarlı­ğa kapılmaya gerek yok. Yeter ki hazırlık maçlarında­n çıkarılmas­ı gereken dersler savsaklanm­asın…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye