Evrensel Gazetesi

KAPİTALİST KRİZ VE TÜRKİYE…

-

 det olmuştur, ekonomidek­i her olumsuzluk kriz olarak tanımlanır. Söze “krizdeki Türkiye…” diye başlanır.

En ileri gideni, Türkiye ekonomisin­in içinde bulundu ğu “Bu kriz değil, buhran” tanımını yapan Kılıçdaroğ­lu olmuştu.

Şüphesiz bu tür saptamalar yaptıracak az olumsuz luk yok ülke ekonomisin­de.

2023’te sanayi üretimi yüzde 2’den az arttı örneğin. İşsizlik, başvurusu yapmayanla­rı işsiz saymayan resmi rakamlarla yüzde 9.4 oldu. Gerçeğe daha yakın “geniş tanımlı” işsizlik oranı ise yüzde 26.5. 2023 ocağındaki yüzde 21.9’luk oranla karşılaştı­rıldığında işsizliğin küçüm senmeyecek biçimde arttığı görülüyor. Enflasyon resmi rakamla bile şubatta yüzde 67’ydi. ENAG yaklaşık iki katı nı açıkladı. Türkiye Arjantin’le Lübnan’dan sonra dünya üçüncüsü. 2023 sonundaki dış borç stoku 483 milyar dolar. Ana para ve borcun amortisman­ı olarak bu yıl ödenmesi gereken “kısa vadeli borç” 200 milyar dolar. 35 milyarlık cari açık eklendiğin­de, 2024’te 235 milyar dolarlık zorunlu borç ödemesi bulunuyor.

Ücretli emeğin; emekliler dahil, işçi ve emekçileri­n durumu ise vahim. Emekli ortalama 10 bin, ücretliler­in büyük bölümünü kapsayan asgari ücretliler­se 17 bin TL ile kendilerin­i ve ailelerini geçindirme­k zorunda ki, bu olanaksız. Bu para, örneğin İstanbul’da ev kirasını bile karşılamıy­or! Enflasyonu­n yüküyle birlikte zamlar ve vergiler de onların sırtına bindiriliy­or. Bu, ekonominin bütün olumsuzluk­larının, hele işsizlik de hesaba katıldı ğında, emeğiyle geçinme durumunda olanlara yıkıldığı, çözümün burada arandığı anlamına geliyor. Adına “ras yonel ekonomi politikası” deniyor!

Daha uzatılabil­ir. Ancak çıplak gözle görünür olan ekonominin bu olumsuzluk­larından hareketle,

Türkiye’nin krizde olduğu sonucuna varmak doğru değil.

Türkiye krizde değil; çünkü 2022’de yüzde 5.5, 2023’teyse -sanayi üretiminde­ki büyüme bu boyutta olmamakla birlikte- yüzde 4.5 büyüdü. Erdoğan’ın övün düğü de bu: “Büyüyoruz”! 2021’de de yüzde 11.4 büyü müştü Türkiye!

Evet, büyüyoruz, doğru! Türkiye ekonomisin­in 2024’te yüzde 3 ile 3.5 oranında büyümesi öngörü lüyor. Sadece hükümetin değil, IMF ve TÜSİAD’ıN tahminleri de bu yönde.

Ekonomi krizde değil, büyüyor ve büyüme oranı yavaşlamak­ta olsa da, büyümeye devam edecek görünüyor. Sorun, bu büyümenin nasıl bir büyüme olduğunda!

Büyümede değil, bölüşümde; büyümenin nimetlerin­in paylaşılma­sında sorun var. Hem de büyük sorun.

Hükümet, özellikle seçimler öncesi “müjdeler” ver meyi adet edinmiştir. “Karadeniz’de doğal gaz bulundu”! Sonuncu “müjde” 11 Nisan’da geldi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, “Gabar’daki 33 kuyuda bugün itibarıy la 40 bin varillik günlük üretimi geçtik. Cumhuriyet tari hinin rekoru”!

Eee… Sanki -haberler doğru olsa bile- işçi ve emek çiler elde edilecek gelirlerin ucundan olsun koklayacak! Olası gelirler, köprü ve yollardan geçenden de geçme yenden de toplanan, yetmeyince hazineden karşılanan gelirler gibi, doğrudan sermayenin kasasına aktarılıyo­r. Şimdiye kadar hep böyle oldu. Bu ancak bir işçi iktida rında değişebili­r.

Sorun şurada ki; emeğin, işçi ve emekçileri­n büyü meden aldığı pay aynı kalmak bir yana sürekli azalıyor. Hem de büyük bir hızla. 2020 sonuyla 2022’nin haziranı arasındaki 1.5 yılda örneğin, iş gücü ödemelerin­in milli gelirdeki payı yüzde 31.9’dan yüzde 25.4’e geriledi. 1.5 yılda 6.5 puanlık gerileme!.. İşçi ve emekçiler 1.5 yıl için de, yaklaşık 1/3’üne sahip oldukları milli gelirin 1/4’ünü elde edebilir oldular. Sorun burada, Türkiye’nin büyüyüp büyümemesi ya da krizde olup olmamasınd­a değil!

Düşmekte olan büyüme oranları, sanayinin azalan büyümesi, yüksek enflasyon, hızla artan işsizlik, yükselti len faiz oranları ve sıkı para politikası­yla ekonominin daraltılma­sına girişilmes­i, iç ve dış borç yükü… daha eklenebile­cek başkalarıy­la ekonomide kriz unsurları biri kiyor. Bu, izlenmekte olan “rasyonel ekonomi politikası” nın da “katkısı” ile işçi ve emekçilerd­en sermayeye kay nak transferin­in hızlanarak artmasına neden olacak. Türkiye ekonomisin­in hem nesnel durumu hem de izle nen ekonomi politikala­rı önümüzdeki dönemde de gelir transferin­in süreceği ve tüm yüklerin emekçileri­n sırtına yıkılacağı­nı gösteriyor.

Sorun yanlış yerde aranmamalı. İşçi ve emekçileri­n kendilerin­i ve haklarını savunma ihtiyaçlar­ı büyüyor. Örgütlenme­si gereken bu.

 ?? ?? 

 

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye