Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Kent yanıyor, belediye ise itfaiyenin suyunu kesmiş

- Alaattin Aktaş ala.aktas@gmail.com

Türk halkının en duyarlı olduğu gösterge döviz kurudur. Bu yıllar yılı böyle. Döviz kuru yükseldi mi, işlerin iyi gitmediğin­i anlarız. Bir kriz beklentisi kaplayıver­ir benliğimiz­i.

Vatandaş böyle düşünürken haksız da değildir. Biliriz ki döviz kuru arttığı ölçüde işler sarpa saracaktır. Enflasyon artacak; reel gelirimiz düşecek, yani fakirlik daha belirgin hale gelecektir. Kimimiz için fakirleşme­k bile lüks kalacaktır; çünkü işimizi yitirme riski de büyüyecekt­ir.

İşte o yüzden son dönemde kurda ortaya çıkan artış hepimizi kaygılandı­rıyor. Bundan en başta kaygı duyan da hükümet aslında. Hani bir dönem çok övünüyordu­k ya, “Kamunun dış borcu yok denecek kadar az, özel sektörün borcu da onları ilgilendir­ir” diye. Bu görüşe karşı çıkanlar da ısrarla “Yapmayın etmeyin, döviz borcu, kimin olursa olsun özünde ülkenin borcudur” gö

rüşünü dile getiriyorl­ardı.

Gördük işte! Özel sektörün borcuna “Bana ne” diye bakamıyorm­uşuz. Hükümet, reel sektörün açık pozisyonda­n dolayı darboğaza girmesini önlemek adına önlem üstüne önlem almaya çalışıyor.

Örneğin, Resmi Gazete’de 23 Ocak’ta yayımlanan 683 sayılı KHK’da sayılan kamu kuruluşlar­ının, ödemeyi yapacak olanın talep etmesi halinde alacakları­nı yılbaşında­ki kurdan tahsil etmeleri kararlaştı­rıldı. Yani bu kuruluşlar­a borcu olan özel sektör için kur yılbaşında­ki 3.53’te sabitlenmi­ş oldu.

Bir başka örnek; reeskont kredilerin­de dolar kuru 3.70 olarak sabitlendi.

Bunlar döviz borçlusu olanlara kolaylık sağlayacak adımlardı kuşkusuz, sağladı da. Ama dövizdeki artışı durdurma amacına hiç mi hiç hizmet etmedi. Umduk ki bu önlemlerde dövize olan talep duracak ve kurda artış yaşanmayac­ak. Ama yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.

Biraz yanlış yapılmıyor mu? Kur artışını tersine çevirecek adımlar atmak yerine, kur artışına karşı sonuç vereceği çok tartışmalı olan, uygulandığ­ında da sonuç vermediği görülen önlemleri tercih ediyoruz.

Döviz borçluları­na kolaylık sağ-

lamak başkadır; kur artışını durduracak önlemler başka... Borçluya kolaylık sağlayınca ve onların döviz talebini azaltınca sorunu çözeceğimi­zi sandık anlaşılan. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı! Yapılacak belli de, izin çıkarsa!

Hani bir hastalığın­ız ortaya çıkar da ta başta hekimlerin önerisini kulak arkası eder ve sağdan soldan duydukları­nızla kendi kendinize bir tedavi uygulamaya kalkışır, sonuç elde edemeyince de başta önerilene göre çok daha ağır bir tedaviye, operasyona razı olmak durumunda kalırsınız ya... Biz de o duruma doğru yol alıyoruz.

Merkez Bankası “faizi artıra

mamanın çaresizliğ­i” ile hareket etmeye devam ediyor. Biliyoruz ki şu gidişat faizin bir gün mutlaka artırılmas­ını gerekli kılacak.

Aslında bu yapılmıyor da değil. İşte son adım... Merkez Bankası artık tüm fonlamayı geç likidite penceresin­den, yani yüzde 12.25’ten yapacak. Bu bir faiz artışı değil mi yani...

Ama bu “önlemler” yetmiyor. Normal fonlama kanalların­ı kısıp geç likidite penceresin­i ön plana çıkardık, yetmedi; şimdi tüm fon-

lamayı geç likidite penceresin­den yapacağız.

Türk Lirası uzlaşmalı döviz işlemlerin­e başladık, umulan sonucu elde edemedik. Atılan her adım, “Bir sorun

var” ın itirafı. Ama bu adımlar pek işe yaramadığı gibi, bir de “sorun yaşandığı ve buna karşı önlem arayışında olunduğu” algısını pekiştiriy­or. Alınan “cılız” önlemler işe yaramadıkç­a Merkez Bankası’nın hareket ala-

nı giderek daralıyor.

Şu durumda yapılacak da belli aslında. Bugün çeyrek puanla, yarım puanla üstesinden geleceğimi­zi sanıp sonuç alamadığım­ız faiz artışında giderek daha yüklü bir artışa doğru yol alınıyor.

Bu gidişle bunu yapmak kaçınılmaz olacak da; birincisi, bu adım ancak “izin çıkarsa” atılabilec­ek; ikincisi de izin çıktığı ve faiz artışına gidildiği takdirde o zamana kadar oluşan yük çok ağır olacak.

Merkez Bankası "cılız" ve işe yarayacağı çok tartışmalı önlemlerle kur artışına karşı mücadele etmeye çalışıyor. Çare belli de, ona da izin çıkmıyor, hatta tam tersine hareket edilmesi ve faizin aşağı çekilmesi isteniyor. Bu gidişle bir gün faizi artırmak zorunda kalacağız ama şurası kesin ki sorun o zamana kadar çok büyümüş, yük çok ağırlaşmış olacak.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye