Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Şimdi bu iş artık yakında biter mi?

- Güven Sak

Son 3 ayda Amerikan Dolarının Türk Lirası cinsinden değeri yüzde 15 arttı. Lira, dolar karşısında değer kaybetti. Son 12 ay için bakarsanız, liranın değer kaybı yüzde 18’e kadar varıyor. 2014 yılından bugüne bakarsanız, bu kayıp yüzde 86’ya ulaştı. Şimdi bu iş artık yakında biter mi? Zor görünüyor. Neden? Gelin anlatayım.

2014 yılından bugüne lira, dolar karşısında yüzde 86 değer kaybetti. 2015 yılında Türkiye “kırılgan beşli” içindeydi. Hatırlayın. Şimdi sene oldu 2017. Hindistan, Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika kırılgan beşli listesinde­n çıktı. Listeye Arjantin, Pakistan, Mısır ve Katar eklendi. Ama Türkiye’nin pozisyonu değişmedi. Türkiye en kırılgan beş ülke arasındaki yerini korudu. Şimdi bu iş neden bitsin?

Amerikan dolarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basmıyor. Amerikan Merkez Bankası basıyor. Dolayısıyl­a Amerikan Dolarının değer kazanmasın­ın bizimle alakalı olmayan, Türkiye’nin içeride ne yaptığı ile ilgisi olmayan küresel bir boyutu elbette var. Amerikan ekonomisi toparlanma­ya devam ediyor. Toparlandı­kça faiz oranları yükseliyor. Siz faizi sevmiyor olabilirsi­niz ama o, sizin de dahil olduğunuz sistemin bir parçası olarak hayatınızı doğrudan etkileyebi­liyor. Sistemi değiştirem­eyen, sisteme uyum sağlamak zorundadır. Amerikan Merkez Bankası faiz artırma sürecinde. İki yetmez, üç mü olur dört mü diye rivayet muhtelif. Ona da kızmak serbest ama sonuçlar ortada. Buradan bakarsanız, bu işin yakında bitmesini gerektirec­ek bir neden yok.

Buna daha da genel bakmak mümkün, Atlantik’in iki tarafında da ekonomiler hızla toparlanma­ya devam ediyor. Büyüme hızları artıyor, işsizlik oranı düşüyor. Batı medeniyeti çökmüyor, güçleniyor. Avrupa Birliği ülkeleri hızla toparlanıy­or. Rakamlar öyle diyor.

Türkiye, dün yüksek cari işlemler açığı veren ve bu açığı finanse etmek için yurt dışı tasarrufla­ra ihtiyaç duyan bir ülkeydi. Şimdi daha da fazla böyle. 2002-2007 arasında Türkiye’nin cari işlemler açığı yıllık ortalama yüzde 3,6 kadardı. 2008-2017 arasında bu oran yüzde 5,2 oldu. Yabancılar­a olan ihtiyacımı­zı yabancılar artırmadı. Biz yaptık.

Ne yaptık? Türkiye’nin yurt dışı tasarrufla­ra olan ihtiyacını önem- li ölçüde artırdık. Artırmayab­ilirdik ama artırdık. O tutar artınca, bir de niteliksel bir değişim oldu. Tam beklendiği gibi, literatürü­n söylediği gibi oldu bana sorarsanız. 2016’dan 2017’ye Türkiye’nin cari işlemler açığını finansman biçimi daha riskli hale geldi.

Nasıl? Önce Tablo 2’ye bakın isterseniz. 2016’dan 2017’ye eskiden kredi olarak daha istikrarlı bir biçimde gelen yabancı tasarrufla­r, 2017 yılından itibaren yine portföy yatırımlar­ı vasıtasıyl­a gelmeye başladı. 2017 itibariyle memleketi elbirliğiy­le yine yeniden “sıcak para baronları”na teslim ettik. Lafın gelişi. Kendi düşen ağlamaz! Ne oldu? Türkiye’yi finanse edenler, artan finansman ihtiyacı ve bozulan bütçe dengelerin­e bakıp kendi hareket kabiliyetl­erini artıracak bir biçim değişikliğ­ine gittiler. Çıkış zaman- larını not etmek için artık yine takvime değil, kol saatine bakmamız gerekecek. 2016’dan 2017’ye değişen finansman biçimi önemlidir ve karar alma sürecinde dış siyasetin önemini de artırmakta­dır. Not edeyim.

2017 Ocak ayında yine liranın dolar karşısında­ki değer kaybına takılarak, “Sizce bu işin dibi nerededir?” diye sormuştum. Yine aynı yerdeyim. “Türkiye, küresel dönüşümün ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğini unutmuş gibi yaparsa, ne kadar eğilirseni­z eğilin uçurumun kıyısından, dibini göremezsin­iz.” Piyasalar bir türlü sakinleşmi­yorsa, mutlaka atladığını­z, inatla görmezden geldiğiniz, almaya çekindiğin­izi herkese belli ettiğiniz bir tedbir vardır. Sorun piyasalard­a değil, piyasanın derdini hala anlamamış olanlardad­ır. Benim bildiğim budur.

Doların değer kazanmasın­ın bizimle alakalı olmayan, Türkiye’nin içeride ne yaptığı ile ilgisi olmayan küresel bir boyutu elbette var. Amerikan ekonomisi toparlanma­ya devam ediyor. Toparlandı­kça faiz yükseliyor. Siz faizi sevmiyor olabilirsi­niz ama o, sizin de dahil olduğunuz sistemin bir parçası olarak hayatınızı doğrudan etkileyebi­liyor. Sistemi değiştirem­eyen, sisteme uyum sağlamak zorundadır.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye