Döviz şoklarına karşı reel sektör de hazırlıklı
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Bankacılık sektörü makul düzeyde karlı durumda...Devlet bilançosu da sağlam; bunlar Türkiye’nin şoklara karşı dayanıklılığını artırıyor” dedi.
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye iddia edildiği gibi ciddi bir borç sorunu ile karşı karşıya olmadığını belirterek, döviz şoklarına karşı reel sektörün de hazırlıklı olduğunu söyledi. Şimşek, “Kısa vadede reel sektörün döviz birikimleri döviz borçlarından daha fazla... Yani dövizde fazlası var. Yani önümüzdeki 12 ayda vadesi gelecek döviz yükümlülüklerine oranla döviz varlıkları daha yüksek. O nedenle paniğe gerek yok, sakin olmak lazım” şeklinde konuştu.
Dün sabah saatlerinde önce Bloomberg tarafından düzenlenen Ekonomi Zirvesi’ne katılan, ardından Türkiye Girişimcilik Zirvesi’ne katılan Şimşek en son Türkiye Sigorta Birliği’nin toplantısına katıldı. Şimşek, şu mesajları verdi:
Türkiye son 15 yılda birçok iç ve dış sorun, stres ve şokla karşı karşıya kaldı. Ama hepsini aştık, hepsini yönettik, hepsi geride kaldı. Bugünkü piyasalardaki kargaşa, işte ABD’deki bir dava vesaire, hepsi geride kalacak. Türkiye de güçlü bir hükümet ve siyasi istikrar var. Türkiye’nin önü açık. Türkiye’nin kamu maliyesi, bankacılık sektörü ve adaptasyon kabiliyeti oldukça iyi. Türkiye’nin borçluluğu iddia edildiği gibi kötü değil. Türkiye’nin bugün, evet, bir cari açık sorunu var ama bu yönetilebilir düzeyde.
Bankacılık sektörünün bugün net anlamda döviz açık pozisyonu yok. Hanehalkının da yok. Hanehalkının 100 milyar dolardan fazla döviz fazlası var. Çünkü biz 2008 sonrasında hanehalkının dövizle borçlanmasının önünü kapattık.
Bankaların kârı makul seviyede
Şu andaki bütün tartışmalar bankacılık sektörüne yaptırımlar üzerinden, bunun yarattığı belirsizlik üzerinden geliyor. Bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranı en ala şoku atlatacak kadar güçlüdür... Aynı şekilde aktif kalitesi yüksektir. Büyük şoklara karşı da çok ciddi rezervi vardır. Likiditesi hâlâ güçlüdür. Bankacılık sektörü kârı makul düzeydedir. Enflasyonun yüzde 12 olduğu bir ülkede özkaynak kârlılığı yüzde 14 düzeyindedir, son derece makuldür.
Türkiye'nin bilançosu kötü değil
Bugün kamu sektörü de net anlamda dış dünyaya borçlu değil, dış dünyadan alacaklı. Finans dışı reel sektörün bir döviz açık pozisyonu var. Bu doğru. 212 milyar dolar civarında... Ama kısa vadeli, yani bir yıl vadeye kadar reel sektörün dövizinde varlıkları yükümlülüklerini aşıyor; döviz pozisyon fazlası var, döviz pozisyon açığı yok. Bu, bir yıla kadarki döviz kurundaki şoklara karşı aslında reel sektör de hazırlıklı demek. İddia edildiği gibi Türkiye’nin genelinin bilançosunun kötü olmadığını net ortaya koyuyoruz.
Özel sektörün kısa vadeli net pozisyonu 8 milyar dolar. Giderleri 86 milyar dolar, gelirleri 94 milyar dolar düzeyinde.
Batı ile yaşanan sorunlar geçici
Türkiye piyasalarında son dönemde ciddi dalgalanmalar oldu. Bunları iyi anlamak ve resmi sakin bir şekilde, paniklemeden doğru okumak çok önemli. Türkiye, son 10-15 yılda karşı karşıya kaldığı birçok ciddi dış şoku geride bıraktı. Bugün ABD'de görülen bir davanın yarattığı belirsizlikler üzerinden piyasalarımızda büyük bir oynaklık var. Bugünkü piyasa iniş çıkışları da geçicidir.
Biz Batı’dan kopmuyoruz. 2-3 ay öncesine gidin, AB ile müzakereler durdurulacak deniyordu. Durduruldu mu? Çünkü Avrupa bizim için önemli bir pazar. Türkiye, Avrupa için önemli. Kimse kimseden vazgeçmiyor. Bu ilişkilerimiz güçlü bir şekilde devam edecektir, net... ABD ile de sorunlarımız var, anlaşmazlık- larımız var. Ama bizim ilişkilerimiz bu sorunları, anlaşmazlıkları aşacak kadar güçlüdür, temelleri sağlamdır.
Dünyanın ekonomik geleceğinde bölgelerin rolü giderek değişiyor. Önümüzdeki yıllarda bu daha belirgin hale gelecek. Bu nedenle Türkiye Avrupa ve Amerika ile ilişkilerini sürdürerek Asya’yı keşfetmeli, Afrika’da yoğunlaşmalı.
Kura karşı duyarlılık azalıyor
Hangi ülke grubuyla karşılaştırırsanız karşılaştırın, Türkiye, kamu borç stokunun milli gelire oranı en düşükler arasında... Döngü karşıtı bir maliye politikasını devreye soktuk. Harcama kısıntılarına gittik. Vergi politikasıyla da döngü karşıtı politikayı güçlendirdik. Türkiye’nin kamu borcunun döviz kuru ve faizlere olan duyarlılığı azalmış durumda. Eskiden Hazine’nin borcunun yüzde 58’i döviz cinsindeyken, bugün bu oran yüzde 39 civarında. Benzer şekilde faize karşı da, eskiden faiz ağırlıklı olarak hızlı değişken faizle borçlanırken, sabit faizle borçlanıyoruz.
Bankacılara sesleniyorum; bilançonuzun ufak bir kısmını dahi olsa Ar-Ge gibi işlere ayırın, gelecek vadeden şirketlere kredi verin. Bu sizin de kazanacağınız bir alan.
Piyasaları şaşırtacağız
Önümüzdeki 12 ayda biz sizleri, piyasaları şaşırtacağız, reform yapmaya devam edeceğiz. Türkiye Avrupa’da ilk 3’e, dünyada ilk 10’a girecek. Dolayısıyla Türkiye’de olmak avantajlıdır.