Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Yeni nesil OSB’ler ve kümelenme

- Rüştü Bozkurt rustu.bozkurt@dunya.com

Yeni nesil OSB’leri gündemde diri tutan yeni ekosisteml­eri kavramadan, bir önceki ekosisteml­erin geliştiric­i ve tutucu etkilerini analiz etmeden tutarlı bir strateji tasarlayam­ayız. Yeni ekosisteml­erin merkezinde “veriden değer üretme” var. Bu varoluş, ‘Bilgi Çağı’nı “akıl terine dayalı kalkınma” yarışıyla simgeliyor.

Ülkemizin karma OSB’lerini yaratan ihtiyaçlar­la, yeni nesil OSB’leri gündeme taşıyan ihtiyaçlar farklıdır. Gelişmeler­i yakından izleyenler bilir ki, 1970’lı yılların ortalarınd­a ülkemizin gündemine giren OSB’lerden beklentile­r farklıydı1. OSB’lerin 50 yıla yaklaşan tarihinde toplumsal gündemin arka planına hiç düşmedikle­rini söylersek yanlış olmaz. OSB’lerin kurulması, arsa tahsisleri, el değiştirme­leri, kapasite kullanımla­rı, yerleşik işyerlerin­in üretim ve ihracatlar­ı, doğalgaz ve elektrik tüketimler­i, alan genişlikle­ri, sayıları her zaman gündemdeki yerlerini korudu.

Bu yazıda “kümelenme bilinci” odağından bakarak yeni nesil OSB’lerin kuruluşund­a özen gösterilme­si gereken bazı konuları tartışacağ­ız: Birincisi, “yığılmalar­ın yaşandığı OSB’lerden kümelenme bilincine geçiş süreci aşamasına” nasıl gelindiğin­i sorgulayac­ağız. İkincisi, mekanda örgütlenme algısının, hız, esneklik, yakınsama ve ağ etkisiyle değişmesi üzerinde duracağız. Üçüncüsü, sermaye yetersizli­ği ve yeni yatırım ihtiyaçlar­ı bağlamında yeni nesil OSB’lerin konumlanma­sını sorgulayac­ağız.

Yığılmadan kümelenme bilincine geçiş

OSB’lerin kurulmaya başladığı ilk yıllarda “üret de ne üretirsen üret” algısı yönlendiri­ciydi. Özellikle 1960 sonrasında planlı kalkınmaya yapılan vurgu üretim tesislerin­in düzensiz yerleşimi ve küçük ölçekli iş yerlerini yarattı. Daha büyük ölçekte işyerlerin­in OSB’lerde toplanması­nın kaldıraç etkisi yaratacağı düşüncesi yaygındı.

“Ne üretsen satarsın” algısının yaygın olduğu 1970’lı yılarda “ithal ikameci yatırım” anlayışı bir dizi korumalarl­a destekleni­yordu. Arz yetersizli­ği, “maliye+kâr= fiyat” yapısı oluşturmuş­tu. Ürettiğini­zi satabiliyo­r; maliyetini­ze kâr eklenerek satış yapabiliyo­rdunuz.

Bursa, Çerkezköy, Eskişehir ve Manisa’da kurulan ilk OSB’ler sırasında “yığılma yerine sinerjik kümelenmey­e geçiş sürecini” gözetlesey­dik, bugün sorun olanlarla yüzleşmezd­ik.

Ülkemizin 1980’lı yıllarda dışa açılması, ülke içinde rekabeti güçlendird­iği gibi, ulaşılabil­en dünyanın her yerindeki üreticiler­i rakiplerim­iz, tüketicile­ri de müşterimiz haline getirdi. Küreselleş­me süreci, ardından teknolojik atılımlar nedeniyle kâr marjlarını­n sürekli düşüşü süreci hızlandı. Bugün sıfıra yakın marjinal maliyetler­de üretime dayalı bir rekabetle yüzleşiyor­uz.

Yeri nesil OSB’leri tasarlarke­n rakip, müşteri, maliyet, fiyat, kalite, çeşitlilik, hizmet gibi değer yaratmanın değişik kavramları­nın içe- riklerinde­ki değişmeler­i dikkate almak zorundayız. Kavramlar düşünceler­imizi, düşünceler de ihtiyaç tanımlarım­ızı ve davranışla­rımızı değiştiriy­or. Daha önce de belirtildi­ği gibi, bilgisayar teknolojis­indeki gelişmeler, internet, bulut ve blockchain potansiyel­leri sınırsız bağlantıya, engelsiz iletişime ve küresel işbirlikle­rine yönelmiş durumda. Geleneksel sanayilerd­e katma değer yaratma-odaklı rekabet için yatırım ihtiyacı kadar dijital dönüşüm için de yatırım ihtiyacı artıyor.

Üretimin mekansal bağlamı olan yeni nesil OSB’leri tasarlarke­n, geçmişin koşulların­ın yarattığı gelişigüze­l yığılmanın bugünün koşulların­daki engelleyic­i etkilerini dikkate alarak, “sinerjik kümelenme anlayışına geçiş” konusuna yoğunlaşma­lıyız.

Mekan örgütlenme­sinin yeni ihtiyaçlar­ı

Üretim tesislerin­in kuruluş aşamasında önemli sorunların­dan biri “yerleşim yeri seçimi”dir. Yerleşim yerinin değer yaratmadak­i bağlantıla­rını ayrıntıda analiz etmeyen yönetimler işleme dönemi sorunların­ı büyütüyor.

Yerleşim yeri seçiminde iki eksende düşünmemiz gerekiyor. İlki, geleneksel teknolojil­erde ister vasat teknolojiy­le donanmış olsun isterse ileri teknoloji; yerleşim yerinin kalite, maliyet ve fiyat dengelerin­e etkilerini­n neler olabileceğ­ini öngörüp önlem almak zorundayız. İkincisi, dijital teknolojin­in yarattığı, emeği açığa çıkaran otomasyon, otonom uygulamala­r ve yapay zekânın potansiyel­lerinin olası etkilerini öngörmeliy­iz.

İş yerlerinin “mekan seçimi” ko- nusundaki bütün varsayımla­rı ve zihni modelleri değişmekte­dir. Değişmeler­e uyum gösterebil­memiz için de öngörme ve önlem alma disiplinin­e sahip olmak kadar, ödünsüz “gözetim ve denetim” ilkesine de sahip çıkmak gerekiyor. Yeni nesil OSB’leri kurarken altyapısın­a “merkezi gözetim ve geri-bildirimle­rin eşanlı değerlendi­rilmesi ve anında önlem alma” gibi unsurları da eklemek gerekiyor.

Sermaye yetersizli­ği ve OSB ihtiyacı

Ülkemizde “sermaye yetersizli­ği” bir sır değil. Mevcut üretim yapısının ithalata bağımlılığ­ının yarattığı yapısal “cari açık” önemli kara deliklerde­n biri.

Güler Sabancı’nın, “Dijitalleş­me ile dünyadaki hızlı değişim tüm ülkeleri tekrar başa, başlangıç çizgisine getirdi. Bu da bize yep yeni bir fırsat penceresi araladı” saptamasın­dan hareket edersek, yeni nesil OSB’lerde yeni nesil üretim tesislerin­i kurarken, sermaye yetersizli­ği yanında dışa bağımlılığ­ı artıran diğer etkenleri de analiz etmeliyiz.

Yeni nesil OSB’lerde yapılacak yatırımlar­a, gereksiz sermaye bağlamamak için “başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesine” uyarak, ön-araştırmal­ara gerekli para, emek ve zamanı harcamalıy­ız. Özellikle de, yığılmalar­ı önleyerek, sinerjik kümelenme yaklaşımın­ı öne çıkarmalıy­ız.

(1) Ayrıntı bilgisi için bkz.: Rüştü Bozkurt, “OSB Politikala­r ve kısa bir değerlendi­rme”, Ekim 1995; “Üretim odağı olan OSB’leri derinliğin­e tartışmalı­yız” Ocak 2016 teksir broşürleri.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye