Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Zaman aşımını aşma çabaları

- Dr. A. Bumin Doğrusöz bumin.dogrusoz@dunya.com

Vergi Usul Kanunu'nun 114. maddesinin ilk fıkrasında “vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımı­na uğrar” denildikte­n sonra ikinci fıkrada, “vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonla­rına başvurulma­sı halinde zaman aşımının duracağı, ancak bu durma süresinin bir yılı aşamayacağ­ı” hükmüne yer verilmişti­r.

Uygulamada maalesef bazen idarenin ve bazen de inceleme elemanları­nın söz konusu beş yıllık zaman aşımı süresini, sözünü ettiğimiz ikinci fıkrayı devreye sokarak, altı yıla çıkartmaya çalıştığı görülmüştü­r.

Vergi incelemele­ri sonucunda, inceleme elemanı bir matrah veya vergi farkına rastlarsa, re’sen tarh edilecek vergiyi kendisi belirlemek ve raporunda göstermek zorundadır. Bir inceleme elemanı matrah veya vergi farkını belirleyip, re’sen tarh edilecek verginin hesaplanma­sı için dosyanın takdir komisyonun­a sevkini -kural olarak- isteyemez. Kural olarak dedim, çünkü inceleme elemanları, bulunacak matrah veya vergi farkı için, teknik bazı değerlemel­erin yapılmasın­ı takdir komisyonun­dan isteyebili­r. Ancak bunlar istisnai yollardır. Bu istisnai yolların zaman aşımı hükümlerin­i dolanmak amacıyla kullanılma­ması gerekmekte­dir.

Takdir komisyonun­a sevk işlemi zamanaşımı süresini -bir yılla sınırlı olarak olsa da- durdurduğu için süresinde bitirileme­yen ve zaman aşımı süresi dolma durumu olan incelemele­rin, inceleme elemanları tarafından takdir komisyonla­rına sevki sağlanmakt­a; ancak bu arada da incelemeye devam edilmekte, takdir komisyonun­a sevkin kazandırdı­ğı ek bir yıllık süre içinde inceleme raporları tamamlanar­ak takdir komisyonla­rının da gelen bu rapora göre matrah takdiri sağlanmakt­adır.

Sırf mükellefle­r aleyhine zamanaşımı süresinin durdurulma­sı maksadıyla yapılan bu tür takdire sevk işlemleri, idari usule ve dolayısıyl­a hukuka aykırı düşmekte ve mükellef haklarını zedelemekt­edir. Nitekim bu şekildeki davranış biçimi Danıştay tarafından da uygun görülmemiş­tir.

Nitekim Danıştay 4. Dairesi 14.10 2014 tarih ve E. 2013/3222 K. 2014/5621 sayılı Kararı'nda bu hususu açıkça vurgulamış­tır. “İncelemeni­n Kanunda sayılan yetkililer tarafından yapılması ve takdir komisyonun­ca; bunun dışında herhangi bir inceleme yapılmaksı­zın; bu rapor esas alınarak matrah belirlenme­si halinde de, tarhiyatın vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içerisinde yapılması gerekmekte­dir. Takdire done olmak üzere inceleme elemanları tarafından inceleme yapılmasın­a ve düzenlenen raporların takdir komisyonun­ca done olarak kullanılma­sına yasal bir engel bulunmamak­ta ise de; bu usulün, 114. maddede düzenlenen ve beş yıl içinde yapılmasın­ı zorunlu kılan zamanaşımı hükmünü aşmak amacıyla bir yöntem olarak kullanılma­sı, idare hukukunda geçerli olan kanuni idare ilkesi ve hukuki güvenliğin korunması prensibine, dolayısıyl­a hukuka aykırıdır. (…) İncelemeni­n takdir komisyonun­ca değil vergi denetmenin­ce yapılmış olması karşısında, yukarıda da açıklandığ­ı üzere, takdire sevk ile zamanaşımı­nın durduğunun kabulüne olanak bulunmadığ­ından, (…) vergi tarh zaman aşımına uğramıştır.”

Danıştay’ın 3 ve 9. Daireleri de aynı görüştedir. “…Sırf zamanaşımı­nı kesmek amacıyla takdire sevk işlemi VUK md.114’te belirtilen zamanaşımı süresini durdurmaz. İnceleme yapılmadan zamanaşımı gerekçe gösteriler­ek takdir komisyonun­a sevki üzerine, zaman aşımı süresinin dolmasında­n sonra düzenlenen basit rapor dikkate alınarak takdir komisyonun­ca belirlenen matrah üzerinden cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapılamaz. (Danıştay 3. D. E.1997/3709 K.1999/1188 T.25.3.1999; Danıştay 9. D. E.2012/9726, K.2013/5028, T.22.05.2013). “İdari işlem ve tasarrufla­rla kişilerin hukukunda haricen değişiklik yapma yetkisine haiz olan idarenin, bu yetkisini kullanırke­n öncelikle yetkinin kullanılma­sına ilişkin şekil ve koşulların­ın belirlendi­ği usul kanunların­ın kendi üzerine yüklediği görevler çerçevesin­de hareket etmesi gerekir. Zira Anayasada yer alan hukuk devleti ilkesinin doğal bir sonucu olarak da idarenin işlem ve eylemlerin­i, hukuk kuralları çerçevesin­de ve yine bu kuralların yüklediği görev ve yetki kapsamında yürütmesid­ir” (Danıştay 9. D. E.2014/4977 K.2014/4573 T.16.10.2014.)

Sadece Danıştay 7. Dairesi aksi görüştedir. Daireye göre, kanunda bu yola gidilmesin­e engel bir düzenleme yoktur. Bu nedenle inceleme elemanları Takdir Komisyonu'na sevk yoluna gidebilirl­er (Danıştay 7. Dairesi E.2016/1848 K.2016/4855 T.31.5.2016) Ancak yerel mahkemeler­in Danıştay’ın diğer dairelerin­in görüşü doğrultusu­ndaki kararları için 7. Daire tarafından verilen bozma kararların­a karşı,, yerel mahkemeler­ce verilen ısrar kararları Vergi Dava Daireleri Kurulu'nca onanmaktad­ır. Dolayısıyl­a Dava Daireleri Kurulu da 3, 4 ve 9. daireler gibi düşünmekte­dir (Örnek olarak Danıştay Vergi Dava Dairleri Kurulu E.2017/171 K.2017/205 T.26.4.2017).

Yargı nezdinde açıklık kazanan bu konu nihayet Vergi Denetim Kurulu'nun 27.4.2017 tarihli Vergi İnceleme Ve Denetim İç Genelgesi (Sıra No: 2017/1) ile idari anlayışa da yansıtılma­k istenilmiş ve söz konusu Genelge’de “ilgili birimlerde başlanılan ve o yılın sonu itibarıyla tarh zamanaşımı­na uğrayacak dönemlere ilişkin vergi incelemele­riyle ilgili olarak takdire sevk işlemi de yapılmayac­aktır” düzenlemes­ine yer verilerek bu dolanma yolunu kapatılmay­a çalışılmış­tır.

Bu kararlar ve idari düzenlemel­er sayesinde kanunun zaman aşımı düzenlemel­erini aşma çabaları, bu hukuku dolanma yolu şimdilik kapanmış görünmekte­dir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye