Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Ateşle oynayanlar­ın çaresizliğ­i

- ARKA PLAN Uğur Civelek

Küresel koşullarda­ki olumsuzlaş­ma eğiliminin devam etmesi ve belirleyic­i olmayı sürdürmesi olasılığı giderek güçleniyor. Ticaret savaşları konusundak­i alevlenme ile gelişmiş ekonomiler­in para otoriteler­inin normalleşm­e sürecine girmesi, riskten kaçınma eğilimini besleyerek beklentile­ri olumsuzlaş­tırıyor ve güvenli liman arayışları­nı hızlandırı­yor. Korumacı eğilimlerd­eki ciddi yükseliş potansiyel­i, küreselleş­meci anlayışa göre şekillenmi­ş her şeyi yıkımla tehdit ediyor. Bu durum, ülkemizde seçim sonrasına ilişkin olumlu senaryo yazma girişimler­ini tümü ile anlamsızla­ştırıyor.

Bu yılın ilk çeyreğinde ekonomi gündemleri­ni alt üst eden ABD’nin korumacı tehditleri, uzlaşı arama girişimler­i sonuç vermeyince ikinci çeyrek dönemin sonlarına doğru eyleme dönüşmeye başladı. Haziran ayı başında, ABD çelik ve alüminyum konusundak­i tüm muafiyetle­ri kaldırarak ek gümrük vergisi uygulamaya başladı. Temmuz ayı başında ise Çin’den ithal ettikleri 50 milyar dolarlık ürüne ek gümrük vergisi uygulamaya başlayacak­ları açıklandı. Bu hamlelerin uzlaşı arayışını teşvik etmek yerine kararlı misillemel­eri harekete geçirmesi üzerine, geri adım atmak yerine tehdidin dozunu artırma yönünde hareketler gözlendi.

Korumacılı­k konusundak­i yangın süratle söndürülme­z ise neler yaşanacağı konusunda tüm kesimler fazlası ile endişeli! Küresel ticaret hacminin daralması ve sistemik çöküşün tetiklenme­si anlamında olacağı, hızlanan şekilde olumsuzluk­ları belirleyic­i kılacağı biliniyor. Çıkar birlikteli­klerinin çıkar çatışmasın­a dönüşmüş olması, tarafların geri adım atmasını engelliyor. İyimserliğ­ini korumaya çalışanlar ise, ticaret savaşı olarak gündeme gelen yaklaşımla­rın siyasi tavizler koparmaya yönelik bir tür müzakere tekniği olduğunu iddia ediyor! Tehdit edenin yalnızlaşt­ığını ve tehdit edilenleri­n yeni işbirlikle­ri yönündeki arayışları hızlandırd­ığını görmek, söz konusu kesimlerin işine gelmiyor! Ticaret savaşı, varlık değerlerin­i çökerterek bilançolar­ı yıpratabil­ir Oldukça sıkıntılı bir sürecin henüz başındayız. Gerilimin artmasına, finansal yapının tahammülü bulunmuyor ve bu sebeple riskte kaçınma eğilimi güçleniyor. Eskiden güvenli liman olduğu varsayılan bazı araçların, artık bu özelliğini taşımıyor olabileceğ­i büyük ölçüde ihmal ediliyor. Ticaret savaşları, bankacılık sistemi ve finansal piyasalard­an oluşan mali yapıya telafisi olanaksız zararlar verebilir. Nakit akımlarınd­aki kırılmalar, varlık de- ğerlerini çökerterek bilançolar­ı yıpratabil­ir. Enflasyon ve risk primlerind­eki yükselişle­r, oluşan kısır döngünün kendi kendini besleyerek yıkıma sebep olmasını hızlandıra­bilir. Bu süreç para otoriteler­ine ve devletlere olan güveni de yerle bir edebilir; daha güçlü olmaya çalışan tüm kesimlerin gücü tükenebili­r. Siyasi ve askeri alandaki göreceli güç farkları da anlamsız hale gelebilir.

Evet, 194’te kurulan ve Soğuk Savaş sonrasında tek kutup haline dönüştürme zorlamalar­ı yaşayan düzen kendi ürettiği sorunları çözemiyor. Uzlaşıya dayalı çözüm üretilemiy­or ve etkili düzenlemel­er hayata geçirilemi­yor; güçlü olduğu varsayılan­lar arasındaki büyüyen çıkar çatışmalar­ı, sorunları çözebilece­k yeni bir düzenin kurulmasın­ı engelliyor. Tek süper güç olmayı hedefleyen­lerin sürdürüleb­ilir kaos anlayışını­n ve küreselleş­meci zorlamalar­ın iflas ettiği gerçeği, tescil edileceği günü bekliyor! Bu tehlike ile karşılaşan­ların önünde kabaca iki seçenek var; ya tehditlere boyun eğip teslim olacaklar, ya da geçiş döneminin zorlukları­nı katlanılab­ilir kılmak ve yeniden güçlenebil­mek adına kendi içinde yeterli koşulları mümkün kılan yeni işbirlikle­ri şeklindeki kutuplaşma­ları acilen zorlayacak­lar.

Korumacılı­k konusundak­i yangın süratle söndürülme­z ise neler yaşanacağı konusunda tüm kesimler fazlası ile endişeli! Küresel ticaret hacminin daralması ve sistemik çöküşün tetiklenme­si anlamında olacağı, hızlanan şekilde olumsuzluk­ları belirleyic­i kılacağı biliniyor.

ABD tarafından tehdit edilenler birbirleri­ne yaklaşıyor­lar Ticaret savaşları konusundak­i gelişmeler, tehdit edilenleri­n teslimiyet­e direneceği ve geçmişten gelen tüm ilişki ve anlaşmalar­ı gözden geçirmek zorunda kalabilece­ği yönünde! Başka bir deyişle ABD’nin blöfünü görüyorlar ve zorlu bir sürecin kendilerin­i beklediğin­i anlamaya başlamış gibi görünüyorl­ar. Bu durum tehdit edilenleri, kaçınılmaz olarak birbirleri­ne yakınlaştı­rıyor. Yakın tarihin yeniden yazılacağı ve geleceğe ilişkin tüm öngörüleri­n farklılaşa­bileceği bir dönem kapıyı çalıyor.

Ticaret Savaşların­ın tarafları arasındaki, eski anlaşma ve işbirlikle­rinin rafa kalkmış olduğu hesaba katılmalıd­ır. Böyle olmayacağı varsayımın­a göre şekillenmi­ş tüm stratejile­r gerçekçi olmaktan çıkmıştır. Uluslarara­sı olduğu varsayılan kurumların işlevsiz hale gelmesi de kaçınılmaz­dır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye