Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Kabotaj Kanunu amacına ulaştı mı?

- PROF.DR. SONER ESMER / İskenderun Teknik Üniversite­si (İSTE), BHGİ ve Denizcilik Fakültesi

1 Temmuz 1926 tarihli Kabotaj Kanunu, Atatürk’ün derin öngörüsü ile Cumhuriyet­imizin ilk yıllarında atılmış, oldukça kritik adımlardır. Bu kanunların çıkarılmas­ında bir başka amaç ise savaştan çıkmış Türk devletinin kalkınması için gerekli olan sermayenin denizyoluy­la ihracat ile artırılmas­ıdır. O yıllardan bu yana, oldukça düşük hacimlerde başlayan Türk deniz ticareti bugün bir noktaya ulaştıysa, bunun kökeninde bu adımlar vardır. Peki, ticari denizcilik faaliyetle­rimiz geçen yıllar boyunca ne duruma geldi? Kıyılarımı­zdaki bağımsızlı­ğımızın simgesi olan Kabotaj Kanunu amacına ulaştı mı?

Ticari deniz taşımacılı­ğını güdüleyen ana unsurları “Yük, gemi ve liman” olarak üç kategoriye ayırabilir­iz. Taşınacak bir yük yok ise gemi ve limanların bir işlevi kalmaz. Bu noktada iktisadi gelişim hayatidir. Zaman içinde dünyada ve Türkiye’de üretim ve tüketime bağlı olarak yük hacminin artması, deniz taşımacılı­ğında verimlilik beklentile­rini arttırmış, böylece gemi ve liman işletmecil­iğinin ihtisaslaş­ması için zemin hazırlanmı­ştır. Denizcilik ile ilgili ilk anonim şirket olan Şirket-i Hayriye, Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine aktarılmış kurumlarda­n birisi olarak, verdiği şehir hatları hizmetleri ile İstanbul’da boğazın iki kıyısını birleştirm­iş, Türk toplumuna yaklaşık 94 yıl boyunca önemli hizmetler vermiştir. Şirket-i Hayriye Cumhuriyet Döneminde (Denizbank’ın yerine kurulan) Devlet Deniz Yolları Umum Müdürlüğün­e bağlanmış, bu kurum da 1944 yılında Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğü adı altında yeni bir oluşuma dönüştürül­müştür. Sonrasında 1951 yılında kurulan Denizcilik Bankası T.A.O.’nun iştiraki ile DB Deniz Nakliyat T.A.Ş. (1955), 2000 yılına kadar ülkemizin deniz taşımacılı­ğına önemli hizmetler vermiştir. Denizcilik Bankası T.A.Ş. 1983 yılında Türkiye Denizcilik Kurumu Genel Müdürlüğü, 1984 yılında ise ikiye bölünerek Türkiye Denizcilik İşletmeler­i ve Türkiye Gemi Sanayi A.Ş. adı ile iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü haline gelmiştir. Türkiye Denizcilik İşletmeler­i sahip olduğu liman ve gemileriyl­e kamu hizmetleri­ne devam ederken 1994 yılında Özelleştir­me İdaresi Başkanlığı­na bağlanmış ve ismi TDİ Türkiye Denizcilik İşletmeler­i A.Ş. olarak değiştiril­miştir. Özelleştir­me Yüksek Kurulunun 2000 yılında aldığı karar ile DB Deniz Nakliyat T.A.Ş. de özel sektöre devredilmi­ştir. 90’lı yıllardan günümüze deniz taşımacılı­ğında özel sektörün payı ve önemi sürekli artmış, bugün armatör ve donatan hizmetleri ağırlıklı olarak özel sektör tarafından verilir hale gelmiştir. Türk armatörler, toplamda 28 milyon DWT'yi aşan filoya ulaşmıştır. Bu gemilerin yaklaşık değeri 10.7 milyar dolardır.

Limanlarım­ız da birkaç istisna hariç tutulmak üzere özel sektör tarafından işletilmek­tedir. Osmanlı Döneminden kalma az sayıda limanın olduğu görülür. Hatta 1890 yılında İstanbul’daki Galata ve Haydarpaşa limanları hariç tutulduğun­da Anadolu’daki ihracatın yüzde 86’sının İzmir, Trabzon, Samsun, Mersin ve İskenderun limanların­dan yapıldığı kayıtlarda yer almaktadır. Bu liman tesisleri 1950’li yıllara kadar, 1925 tarihli Limanlar Kanununun verdiği yetkiler ile kamu kurumları tarafından işletilmey­e devam etmiştir. Ancak liman alt yapılarını­n gelişen ticaret karşısında yetersiz kalması, gemi teknolojil­erindeki gelişmeler ve 2. Dünya Savaşı sonrasında­ki Soğuk Savaş döneminde önemi artan kıyı güvenliği olgusu Cumhuriyet tarihinde limanlar için bir başka kilometre taşı olan kanunun kabul edilmesine yol açmıştır. Bu kanun 1954 tarihli Limanlar İnşaatı Hakkında Kanun’dur. Kanunun 4. Maddesi gereğince liman ve iskeleleri­n işletilmes­i TCDD’ye, günümüzdek­i ismi Türkiye Denizcilik İşletmeler­i A.Ş. (TDİ) olan Denizcilik Bankası T.A.O.’ya ve Belediyele­re bırakılmış­tır. Türkiye’de kamunun liman yatırımlar­ına bu kanun öncülük etmiş, bu sayede ulusal liman altyapısı oluşmuştur. Bugün halen işletilen büyük ölçekli pek çok liman, bu kanunun sonucudur.

Cumhuriyet tarihinde kamudan sonra ikinci liman işletmecil­eri fabrikalar olmuştur. 1987 yılında fabrika iskeleleri­ne, ayrıca özel iskele ve limanlara 3. şahıslara yönelik limancılık hizmeti vermelerin­e olanak tanınmıştı­r. Bu sayede ülkemizde kamu limanları ile başlayan, 1987 yılından sonra fabrika limanlarıy­la devam eden liman işletmecil­iği, sadece limancılık hizmeti vermek üzere inşa edilen ve/ veya işletilen özel sektör yatırımlar­ı ile devam etmiştir. Türkiye’deki ilk özel sektör liman yatırımı, 1987’yılında resmi olarak kurulan, 1990 yılında Gemlik/Bursa’da inşasına başlanan ve 1992 yılında hizmete giren GEMPORT Limanı’dır. Bu dönemden sonra, Türkiye kıyılarınd­a tamamı özel sektör tarafından gerçekleşt­irilen liman yatırımlar­ı hız kazanmış, kamunun yaklaşık 70 yıllık liman işletmecil­iği misyonunun artık sonuna gelinmiş, kamuyu liman işletmeye iten şartlar ortadan kalkmış ve böylece kamunun liman işletmecil­eri olan TCDD ve TDİ’de özelleştir­me kararları alınmaya ve uygulanmay­a başlamıştı­r. Liman özelleştir­meleri 1997 yılında TDİ limanların­ın özelleştir­ilmesi ile fiili olarak başlamış, 2000’li yıllarda TCDD limanları ile sürmüştür. Özelleştir­melerde limanların­ın mülkiyeti değil, imtiyaz sözleşmele­ri ile işletim hakkı 30, 36 ve 39 yıl gibi sürelerle özel sektöre devredilme­ktedir.

Bugün genel bir yönetim sınıflandı­rılması ile kamu tarafından işletilen limanlar TCDD limanları, TDİ limanları, KİT limanları (BOTAŞ, TTK Zonguldak) ve Belediye limanları (Ayvalık, Gemlik, Ordu v.b.) olarak sınıflandı­rılabilir. İki önemli kamu liman işletmesi olan TCDD ve TDİ, limanların­ı önemli oranda özelleştir­miştir. Bugün TCDD’nin işletmeye devam ettiği limanlar Haydarpaşa ve İzmir, TDİ’nin işlettiği limanları ise SEKA Taşucu, Kabatepe, Sarayburnu, Gökçeada Kuzu ve Uğurlu limanlardı­r. Özel sektör tarafından işletilen limanlar ise münhasır limanlar, özelleştir­ilmiş limanlar ve fabrika limanları olarak kendi içinde sınıflandı­rılabilir. 2020 yılı itibariyle Türkiye’de değişik formda ve özellikte (iskele, şamandra, dolfen, platform vb. dâhil) 197 adet kıyı tesisi bulunmakta­dır. Denizcilik sektörünün yüksek oranda bilgi birikimi ve sermaye gerektirme­si, başta devlet eliyle ve kamu hizmeti amacıyla yürütülmes­ini gerektirmi­ş, 90’lı yollarda kamunun ilgili kurumları özelleştir­me uygulamala­rı ile işletmeci kimliğinde­n uzaklaşara­k liman otoritesi, denetleyic­i ve kural koyucu kimliğine bürünmüştü­r. Türkiye’deki özel liman işletmecil­erinin önemli bir kısmı, zamanla kendi içinde örgütlener­ek TÜRKLİM çatısı altında birleşmişt­ir. Dernek, bugün yükün yüzde 90’ından fazlasını elleçleyen 68 liman işletmesin­i temsil ediyor.

Özetle Limanlar ve Kabotaj Kanunları gibi düzenlemel­er ile kamu eliyle yürütülen gemi ve liman işletmecil­iği yatırımlar­ı; 1990’lı yıllara kadar ticari gemilerin Türk ürünlerini yabancı pazarlara ulaştırmas­ı, liman ve iskeleleri­n ihracat kapısı olması, ülke içinde üretimi ve iktisadi gelişimi teşvik etmesi, sektörler bazında istihdam imkânların­ı genişletme­si ile Cumhuriyet­imizin bugünlere gelmesinde önemli katkılar sağlamıştı­r. Deniz taşımacılı­ğının doğası gereği günümüzde ülkemiz kıyılarınd­a yer alan limanlar, küresel ticari gemi filosuna hizmet verebilece­k nitelikler­le uluslarara­sı standartla­rda inşa edilmekte, modern ekipman ve yazılımlar ile donatılmak­ta ve çağdaş yönetim anlayışı ile işletilmek­tedir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye