Reformlar ‘bataklıkta sinek öldürmek’ gibi
● “Yargı, vatandaşa kaliteli hizmet vermeli” diyorsunuz. Bu bakış açısı hakimlerde, savcılarda, yüksek yargı mensuplarında var mı, yok mu? Onlar bir hizmet verdiklerini mi düşünüyorlar, yoksa yaptıkları göreve farklı mı bakıyorlar?
Yargı camiasında görev yapan meslektaşlarımın hepsi bu vatanı, bu ülkeyi geliştirme sevdalısı insanlar. Elimizdeki insan malzemesi çok değerli. Çok büyük bir çoğunluğu bu şekilde. Bir kısmı var ki onlar çok kötü. Onlar hem mesleğin ayrıcalıklarına sahip olanlar, hem bunları suistimal edebilenler ama aynı zamanda da kontrol noktalarını ele geçirebilenler. Yargı yapılanmasında hesap verilirliğin önemi burada ortaya çıkıyor. Kilit noktalarda olan insanların hem liyakatla oraya gelmiş, hem de görevlerinin gereklerini yapmadıkları zaman etkin bir şekilde hesap verir olmaları gerekiyor. İki türlü hesap verirlik, birincisi bilgi ile yani “Benden beklenen 100 tane davayı çözmekti, 200 tane çözdüm. Geriye de 800 tane kaldı, bu sorunu nasıl çözeriz arkadaşlar, benim fikrim budur” diye konuşabilecek olan insanlar. Diğeri de suç işledikleri zaman yargı önünde çok etkin bir şekilde hesap vermesini sağlamak lazım. Fakat durum şu: Bu kişilerin yargılanıp yargılanmayacağına kendi meslektaşları karar veriyor. Yargıtay üyeleri.
Yani Yüce Divan’a gönderilip gönderilmeyeceğine meslektaşları karar veriyor. Düşünebiliyor musunuz? Yaptığın işin hesabını verebilecek durumda değilsen kimse sana itibar etmiyor.
● Yargı reformları konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yargı reformlarının hepsi iyi niyetli çabalar ama söylenen şeyler bataklıkta sinek öldürmek gibi… Bataklığa çözüm getirici değil. Sonuçta 3 tane yargı reformu strateji belgesi çıkarılmış olmasına rağmen işte görüyoruz, yargımız nerede… Yargı reformu strateji belgelerinde yargının bağımsızlığı konusunda hiçbir irdeleme yok. Yargı, liderlerin kafasındaki modele göre şekilleniyor. Oysa reform deyince şunu yapmak lazım: Kurumlar alınır, aksayan yönler belirlenir, onları giderecek çözümler getirilir.