Dünyanın en ünlü süper modelinden kaliteli yaşam şifreleri
Bana yazarlık-gazetecilik ve iletişim konularında artık “üstad” ya da “duayen” demeye başladılar, bu iyi bir şey mi bilmiyorum? Hayatın ritmi çok hızlı gerçekten ve yakalamak da zor. Teknolojinin Türkiye’de “duayen” isimlerinden Netaş CEO’su Müjdat Altay ile de gelecek üzerine, yeni trendler üzerine sohbet ettik… “Şirketsiz” sade ve yavaş bu sohbetin notlarını sizlerle de paylaşmak istedim…
Pandemiyi sizin bulunduğunuz noktadan değerlendirirseniz neler görüyorsunuz?
Pandemi bize çok şey öğretti… Öncelikle sosyal olarak seçici olmayı öğretti. Dikkat edin normal bir insan olarak sokağa çıktığınızda, ortama girdiğinizde birçok kişiyle görüşüyordunuz. Pandemi döneminde ise hem sosyal olarak hem de iş için sadece görüşmek istediklerinizle görüşmeye başladınız. Hayatımız da daha odaklı bir hayat olmaya başladı. Her şey ile ilgilenirken sadece belli şeylere odaklandık. Evde kaldığımızda kitaplara döndük, eski dostlarla tekrar tanıştık. Vaktimizi daha değerli kullanmaya başladık. Ben eskiden okuduğum ve çok beğendiğim kitapları tekrar okumaya başladım. Teknoloji ile ilgili daha fazla araştırma yapma imkanı buldum. İnsanlar daha odaklı bir yaşama girdiler.
Teknolojideki değişim ve bununla ilgili uyum konusunu konuşuyoruz… Bunlarla ilgili neler değişti?
Hayatımızda büyük değişim oldu ve teknolojinin getirdiği ama kullanmadığımız şeyleri kullanıp şaşırmaya başladık. Siz teknolojiyi yakından takip ediyorsunuz. Ben bir teknoloji adamıyım ama pek çok insan için bu şaşırtıcı oldu. Görüntülü iletişimi keşfetti insanlar, e-perakende ile pek çok şeyi internet üzerinde sipariş etti insanlar. Çoğu bankacılık işlemi yine internet üzerinden yapıldı. ‘Biz bunları niye kullanmıyor muşuz’ dedi insanlar.
Aradaki açığı kapadık Bunlar aslında vardı, ama insanların alışkanlıkları, uyumu sorundu…
Bir şey anlatmak istiyorum. Yıl 1920’ler; İngilizler 5-6 tane jip ile Afrikaya gidiyor. Yanlarına kabileden rehber alıyorlar. Öndeki araçlarda İngilizler, arkadan ise Afrikalılar geliyor. Önden gidenler sık sık durmak zorunda kalıyor çünkü arkadan gelen Afrikalı rehberler sürekli gecikiyor. Kafilenin lideri duruyor ve arkadakilere soruyor. “Sürekli geç kalıyorsunuz, sizi beklemek zorunda kalıyoruz. Aynı yolda gidiyoruz aslında…” Afrikalı rehberlerin başındaki şu yanıtı veriyor. “Sizin makineleriniz çok hızlı, bizim ruhlarımız onları takip edemiyor.” Bizim teknolojide ürettiğimiz şeyler çok hızlı ilerledi. İnsanların davranış biçimleri bunları takip edemediler. O takipteki sıkıntıyı bu 8 ayda gördük. Bir bankanın CEO’su ile sohbet ederken şöyle dedi bana “Biz 4 senelik planımıza bu 4 ayda eriştik. Banka şubelerinin daha az kullanılması gibi…” Birçok alanda da bu böyle oldu. Yine bir arkadaşım - yeni kurduğu iş için bir ofis alanı arıyordu. Bana şunu aktardı, “Her gittiğim yerde yazılım firmaları ile karşılaşıyorum çünkü yazılım firmaları artık evden çalışmaya başlamış” dedi.
Silikon Vadisi de değişiyor Yurt dışında neler oluyor sizce? Oraları da takip ediyorsunuz?
Silikon Vadisi’nde de büyük bir değişim oldu. Silikon Vadisi’ndeki firmalar baktılar herkes evden çalışıyor. Herkes evden çalışırken buradaki yerlerin büyük maliyetlerine katlanmaya gerek yok dediler. Orta Amerika’dan yazılımcı almaya ya da kendi kadrolarını daha ucuz bölgelere göndermeye başladılar. Türkiye’de de insanlar evden çalışıyor. Bu dengeler değişecek, şirketlerin aldığı alanlar azalacak. Şunu da gördük perakendede bu kadar mağazaya gerek yok. İnternet mağazaları fiyat karşılaştırmaları için önemli… Bizim arabalarımız hızlıydı ruhlarımızı da o hizaya getirdik açıkçası. Ben bundan sonraki dönemin böyle olacağını düşünüyorum.
Sizin uzun yıllardır emek verdiğiniz “bilgi teknolojileri” sektöründe neler oluyor?
Bilgi teknolojileri sektöründe hızlı bir ilerleme bekliyorum. Bir de şu var Steve Jobs akıllı telefonu çıkardığında o bir platformdu. Biz o platformu o gün tam anlayamadık. Yeni yeni daha fazla anlamaya başladık. AppStore’lar ve onlar için yazılan yazılımlarla büyük bir ekonomi doğmuştu aslında. Şimdi de sektörde, buna benzer, yeni koşullara göre şekillenmiş yazılımlar ve yeni ürünler üretmek gibi bir sürece girileceğini ve büyük bir sıçrama olacağını bekliyorum. Daha fazla yazılımcı, daha fazla inovasyon daha fazla start-up bekliyorum. Bu ekosistemin de daha hızlı büyüyeceğini düşünüyorum. Bu Türkiye için büyük şans. Çünkü Türkiye genç mühendis kaynağına sahip. Tabii bunu iyi kullanırsa. Türkiye’nin outsourcing merkezi olması lazım. Yabancı yatırımcıların da Türkiye’de yatırım yapması sağlanmalı.
Önemli bir fırsat var Potansiyeli açarsak, aslında Türkiye için büyük fırsat var…
Burada 3 önemli nokta var. Bir tanesi; Avrupa’nın yaş ortalaması 44-45’lere geldi… Avrupa’da daha zeki daha kabiliyetli gençler avukatlık, yönetim gibi alanlara doğru gidiyor. Çok emek gerektiren teknoloji gibi alanlara girmiyorlar. Biz de ise teknolojiyi doğasında seven bir gençlik var. Onlarda iş, bizde de kaynak var. Bunları birleştirmek gerekli. Aramızda da en az 2-3 saatlik bir mesafe var. Aynı zone’da yer alıyoruz. Bu zone farkıyla biz Avrupa’nın yazılım ve servis merkezi olabiliriz. Bakanımız 1 milyon yazılımcıdan bahsetti, eğer siz bunu ihraç edersiniz rakam 50-60 milyar doları bulur. Türkiye’ye turizmden fazla gelir getirir. Bunu çok iyi dengelememiz gerekli. Ülke gençlerinin işe ihtiyacı var. İş bu şekilde hemen yanımızda Avrupa’da… Yazılımcı ihtiyacı Avrupa’da çok fazla ve döviz dengesi de bizden yana…
Hayat çok hızlı ve teknoloji bu hızı artıran en önemli etkenlerden biri… Geçtiğimiz hafta “Yeni Normal Sorulara Yanıtlar”da, “Mega” hız çağından bahsetmiştim. Peki bu hızı ne kadar yakalayabileceğiz. Pandemi duraklaması teknolojiyle bizi ne kadar yakınlaştırdı. Belki bu sohbette bir şeyler yakalarız…