Ekonomiyi 'dijitalleşme aşısı' güçlü kılacak
Salgın, tüm dünya ekonomilerine zor günler yaşatıyor. Ancak Türkiye dahil çeşitli ülkelerde aşı programlarının adım adım uygulanmaya başlamasıyla önümüze biraz daha güvenle bakabileceğimiz günler de çok uzak değil.
İçinde bulunduğumuz belirsizliklerle dolu geçiş dönemi, bildiğimizi düşündüğümüz birçok şeyi yeniden sorgulamamıza neden oluyor. İş yapış modellerinden tutun birçok alışkanlığımız yeniden şekilleniyor. Salgının tüm dünyanın gündemine nasıl güçlü bir damga vurduğunu Google’ın Arama Trendleri 2020 raporları çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Salgının ortaya çıktığı dönemden itibaren insanların özellikle iki önemli soruya cevap aradıklarını gördük; “nasıl yardım ederim?” ve “nasıl teşekkür ederim?”. Tüm dünyada dayanışmaya ve desteğe müthiş bir ilgi gösterildi. Küçük işletmeleri desteklemek bireylerin satın alma kararlarında önemli bir kriter haline geldi. Birçok küçük işletme için artık yüksek kârlılığın değil, ayakta kalmayı başarmanın temel öncelik haline geldiği bu dönemde küçük işletmeleri destekleme ile ilgili aramalar önceki yıla göre yüzde 100’lük artış gösterdi.
Gerçek şu ki, belirsizliğin arttığı bu geçiş dönemleri aynı zamanda, bireylere ve işletmelere ileriye doğru daha sağlam adımlar atma yolunda, olan bitenin muhasebesini yapmak için önemli fırsatlar sunuyor. Böyle bir gözle dönüp salgın döneminde ekonomik açıdan neler olduğuna ve neler yaptığımıza baktığımızda, bazı kazanımlarımızın da olduğunu görebiliyoruz.
Dijitalleşme tüm dünyada hız kazandı
Her şeyden önce, salgın süreci hemen her alanda dijitalleşmeyi hızlandırdı. Hepimiz yeni normale uyum sağlamak için çaba gösterdik. Bu dönem zorlu olduğu kadar öğretici de oldu. Yalnız büyük ölçekli şirket ve kurumlar değil: KOBİ’siyle, esnafıyla pek çok küçük işletme de dijital dünyanın sunduğu geniş imkanlardan yararlanıp işini internet üzerinden büyütmek için harekete geçti.
Salgının tetiklediği bu dönüşüm uzun süredir devam eden dijital evrimin hızla aşama atlamasını sağladı. Dijital ekonomi, hiç beklemediğimiz bir zamanda hızlı bir şekilde tabana yayıldı. Dijitalleşme sayesinde:
▶ İşletmeler pandemiyle mücadele ve kısıtlama koşullarında faaliyetlerini sürdürmeyi, satışlarını dijital kanallar üzerinden gerçekleştirmeyi başardı.
▶ İş verimliliği ve etkinliği arttı.
▶ İşletmelerin daha geniş bir müşteri tabanına erişmeleri mümkün oldu.
▶ Daha uzağa mal veya hizmet satma olanağı elde edildi.
▶ Fark edilmek, bulunabilmek kolaylaştı.
Bu dönemde birçok küçük işletme e-ticareti ilk kez deneyimledi. İnternetten sipariş alıp daha önce hiç ulaşamadıkları mesafelerdeki müşterilere teslimat yaparak satış ağını genişletmenin heyecanını yaşadı.
Tabii sadece işletmeler değil tüketiciler de internetten alışverişe yöneldi. BKM verilerine göre 2020 yı-
lında pandeminin etkisini en fazla hissettirdiği Mart ve Nisan aylarını kapsayan iki aylık dönemde toplam 5 milyon kart internetten ödeme ile tanıştı. Google “Smart Shopper 2020” araştırması ise tüketicilerin alışveriş tercihlerinin detaylarına ışık tutuyor.
Araştırmaya göre, tüketicilerin e-ticarete yönelimi 2020 yılında mağazaların büyük oranda kapalı olduğu kategorilerde bir önceki yıla göre yüzde 25 artış kaydederek ortalama yüzde 48’e yükseldi. Fiziksel mağazaların kapalı olduğu alanlardaki dağılımlara bakıldığında, e-ticaretin oranı tüketici elektroniğinde yüzde 42’ye, ev-yaşamda yüzde 42’ye, moda kategorisinde ise yüzde 48’e çıkmış durumda. Fiziksel mağazaların açık olduğu gıda ve güzellik gibi kategorilerde de e-ticaretin oranı 2019’a göre ortalama yüzde 10’luk bir artışla yüzde 25’e ulaştı. Araştırmanın bizim için en dikkat çekici bulgularından biri de bu dönemde tüketicilerin online’a yönelimindeki artışın öncelikli sebebinin “başka imkanın bulunmaması” (yüzde 20) veya “online’da daha ucuz alabilmek” (yüzde 41) değil, yüzde 89 gibi yüksek bir oranla “kolaylık” seçeneğinin ilk sırada çıkması oldu.
Küçük işletmelerin çevikliği ve müşterilerin artan talebiyle ortaya çıkan bu hızlandırılmış deneyimin alışkanlıklarımızı değiştirdiğini ve kalıcı olacağını artık rahatlıkla söyleyebiliriz.
Küçük işletmelerin büyük başarısı
Küçük işletmeler, tüm dünyada istihdam yaratmanın yanı sıra ekonomik büyüme ve sosyal kalkınmanın da itici gücü konumunda bulunuyor. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre OECD ülkelerinin çoğunda KOBİ’ler GSYH’nin yüzde 50’sinden fazlasını oluşturuyor. OECD üyesi olmayan ülkeleri de hesaba katarsak bu oran, yüzde 70 seviyelerine kadar çıkıyor. Bu nedenle dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgından etkilenen küçük işletmelerin faaliyetlerini sürdürmesi, ekonominin çarklarının döndürülmesinde yaşamsal bir rol oynuyor. Teknolojik araçlar da bu noktada kilit bir role sahip.
Bu anlamda işletmelerin e-ticarete geçebilmesi büyük önem taşıyor ve pandemi koşulları da bu süreci hızlandırmış durumda. Türkiye’nin yükselen e-ticaret ekosisteminin önemli temsilcilerinden olan Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği’nin (ETİD) 2020 yılı sektör verilerine göre Türkiye e-ticaret sektörünün büyümesi yüzde 85 gibi rekor bir seviyede gerçekleşti. Ülkemizde e-ticaret yapan KOBİ’lerin sayısı bu dönemde 69 binden 100 bine yükseldi. ETİD’in tahminleri, e-ticaret
sektörünün yakaladığı bu ivmeyle ve doğru yatırımlarla 2021 yılında 400 milyar TL’yi geçeceği yönünde.
Küçük ve orta ölçekli işletmeler, her ne kadar salgından en çok etkilenen kesimler arasında ilk sıralarda yer alsa da ilham verici başarı ve değişim hikâyeleri de yine onlardan geliyor. Size bu hikâyelerden biri olan İstanbul Ataşehir’de kızı Azra’nın adını taşıyan bir tuhafiye dükkanı işleten Funda Hanım’ın hikayesinden bahsetmek isterim:
Funda Hanım, birçok kişi gibi pandemi öncesinde işini büyütmeyi hayal ediyordu. Salgın, tüm planlarını ve hayallerini alt üst etti, dükkanındaki işleri neredeyse durma noktasına geldi. Fakat kendisi internetin sunduğu imkanlardan faydalanarak önce “Dijital Atölye” üzerinden ücretsiz eğitimler almaya başladı ve çok geçmeden Azra Tuhafiye’yi ‘Google Benim İşletmem’ programına dahil etti. Bu sayede müşterileri Funda Hanım’a dükkanından satış yapamadığı süre boyunca ulaşabildi ve satışları devam etti.
İlham verici hikâyelerin artmasına ihtiyacımız var
Funda Hanım’ın hikâyesi gibi ilham verici başarı hikâyelerinin artmasına ihtiyacımız var. Ancak salgın bir yandan da, tüm dünyada önemli bir kesimin dijital teknolojinin sağladığı verimlilik ve etkinlik avantajlarından hâlâ yeterince yararlanamadığını da gördük. “Dijital uçurum” olarak adlandırılan ve teknolojinin sunduğu fırsatlara erişim eşitsizliğini açıklayan bu durumun aslında ne kadar ciddi olduğunu ve bu uçurumun ortadan kaldırılması için hemen harekete geçmenin ne kadar önemli olduğunu salgın dönemi bir kez daha belirgin bir şekilde gösterdi.
Hayatı herkes için teknolojiyle kolaylaştırmak, dijital uçurumu kapatmak, daha fazla insanı teknolojinin sunduğu araç ve yeteneklerle tanıştırmak Google’ın öncelikleri arasında yer alıyor. Bu kapsamda Google Türkiye olarak, zor zamanlar geçiren esnafımıza destek vermek, onların yanında olmak amacıyla ‘Dijital Dönüşümle Fark Yaratan Esnaflar’ programını başlattık. Ticaret Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin destek verdiği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) ile işbirliğinde hayata geçirdiğimiz programımızla, yaşanan dönüşümü, finansal kaynak, dijital araçlar ve yetenek eğitimleri ile destekliyoruz. Türkiye’de on binlerce esnafın dijitalleşmesi için çalışan ilgili kamu kurumları ve paydaşlarla işbirliği içinde yürüttüğümüz bu programla amacımız ilham verici esnaf hikayelerinin Türkiye’nin dört bir yanına yayılması.