Limancılığın son 10 yılı ve geleceği
Yaşanan COVID-19 pandemisinin ekonomik etkisi, uzmanlar tarafından incelenirken bilinen en derin küresel krizler olan 1929 buhranı ve 2008 krizi ile karşılaştırılmaktadır. Ancak beklenen olmadı, bilimsel ve teknolojik birikimin hızlı bir şekilde devreye girmesiyle 2020 yılının üçüncü yarısındaki iyileşme sonrasında küresel çapta yoğun bir aşılama süreci başladı. Normalleşmenin 2021’in üçüncü çeyreğinde başlayacağı tahmin edilse de başta çevre sorunları kaynaklı olmak üzere dünyanın bundan sonra birçok afet ve salgınla da yüz yüze geleceği şimdiden kabul edilmektedir. 21.yüzyılın bu ikinci küresel krizi, şüphesiz ilki gibi kalıcı etkiler bırakacaktır. Buradan hareketle yeni krizlerin yeni normaller tanımlaması da normal karşılanmaya başlanabilir. Ancak yeni normallerin alışıldığı dönemde gelen 2020 COVID-19 pandemisi artık tüm sektörlerde köklü ve kalıcı bir dönüşümü de başlatmış oldu. Kökeninde bilim, teknoloji ve inovasyonun olduğu bu yeni dönüşüm zaten kaçınılmazdı, sadece biraz hızlanmış oldu. Bugün, gelecek 10 yılda ve hatta daha da uzağında hayata geçmesi öngörülen birçok teknolojik ve dijital dönüşümün çok kısa bir sürede hayata geçtiği günleri yaşıyoruz ve hızlı bir şekilde yaşamaya da devam edeceğiz.
Lojistik ve taşımacılık sektörünün tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Işınlanma icat edilmediği sürece de temel prensiplerini ve önemini kaybetmeyecektir. Ulaştırma, insanlığın her dönem var olmasını sağlamış ve her alanda en büyük destekçilerinden olmuştur. Pandemi döneminde ulaştırmanın perde arkasındaki önemi yeniden ve güçlü bir şekilde ortaya çıkmıştır. Aksayan ulaştırma sistemleri yerini alternatiflerine bırakmış, alternatif güzergahların ve taşıma modların güç kazandığı bir dönem olmuştur. 2020 yılına baktığımızda yaşanan pandemiye rağmen küresel ölçekte denizyolu ile 12 milyar tona yakın yükün taşındığını görüyoruz. Bu rakam dünyada taşınan toplam yükün yüzde 85’idir. Limanlar ve gemiler bu yükü sırtlamış, insanlığın hizmetine ve tüketimine sunmuştur. Ancak her sektör gibi denizcilik ve limancılık sektöründe de büyük bir değişim başlamıştır.
Türk limanları pandemin Kahramanlarından biri oldu Geleneksel liman işletmeciliği de bu sürece uygun olarak bir değişim içindedir. Demografik, teknolojik ve sürdürebilirlik unsurlar günlük iş hayatımızı etkilemekte ve pek çok önemli değişimin öncüsü olmaktadır. Elbette liman ve limanlarla ilgili kurum ve kuruluşlar için hangi değişimin ne oranda etki yapacağının öngörülmesi kritiktir. Her ne kadar yaşanan pandemi ile özellikle taşımacılık ekosisteminde bir değişim beklense de belirsizlik halen sürmektedir. Bu belirsizliği avantaja çevirmenin yolu ise geçmişi iyi anlamak, değişimi yakından takip etmek, yeri geldiğinde uygun politika ve stratejiler ile hızlı reaksiyon alabilmektedir.
Nitekim COVID-19 tüm sektörler, hatta insanlık için bir tür (mecburi) hazırlık evresi olmuştur. Pandemi, insan sağlığı için yüksek riskli, işletmeler için düşük karlılık ve yüksek belirsizlik içeren bir durum ortaya çıkarmıştır. Bu dönemde güçlü finansal yapıya sahip olan ve çevik karar mekanizmaları ile alternatif politikaları devreye koyan işletmeler kazançlı çıkmıştır.
Türk limanları sergiledikleri performans ile pandeminin kahramanlarından birisi olmuştur. Mart-Temmuz 2020 ayları dönemi hariç tüm aylarda önceki yıl istatistiklerinin aşıldığı, toplam yükte 2019 yılına göre artış ile kapandığı görülmektedir. Bu istatistikler limanların değişime uyumda öncü kurumlar olduğunu ortaya koymaktadır. Limanlarımız pandemi döneminde ülkemiz için gerekli ürünlerin girişini ve çıkışını başarıyla sağlamaya devam etmiş, toplumsal görevini sürdürmüştür. Aslında 2020 yılında elde edilen bu başarı tesadüf değildir. 2008 yılına kadar yaşanan hızlı ve suni gelişim sonrası 2009 yılı ile etkisini derinden gösteren küresel finans krizi döneminde küresel ve ulusal ticaretteki daralmaya bağlı olarak limanlarımız oldukça zorlu bir geçiş dönemi yaşamış, 2010 yılı yüksek oranlı bir dengelenme yılı olmuştur. Devamında 2011 yılı ile yeni normaller tanımlanmıştır. Bu nedenle 2011-2020 yılları arasında geçen 10 yıl Türkiye limancılık sektörü için aslında yeni yüzyılın ilk adımlarına uyum süreci olarak tanımlanabilir.
Köklü değişimler bizi bekliyor Limancılık sektörünün geleceğini analiz edebilmek için mevcut eğilimleri iyi değerlendirmek ve proaktif olunamasa da en azından tetikte beklemek gerekmektedir. Yakın gelecekte ticari rotalarda, rekabetçi yapıda, ulaştırma ekosisteminde, yük dağıtım ve sunum sistemlerinde köklü değişimler bizi beklemektedir. Özellikle pandemi döneminde alternatif ticari rotaların (Kuzey denizi rotası gibi) kullanımı, Asya ülkelerinin sürece hızlı tepki verebilme ve toparlanma kabiliyeti, ülkeler arası korumacılık politikalarının yeniden artma eğilimi, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi gibi stratejik yatırım programlarını hayata geçirme iradesi ve kabiliyeti, Asya-Pasifik bölgesinde Çin’in liderliğinde hayata geçen RCEP gibi alternatif ve devasa serbest ticaret yapılarının kurulması, büyük olmak yerine sürdürülebilirlik kavramının öne çıkması, işletmeler arası yatay ve dikey işbirliklerinin (özellikle dikey) artış eğilimi, teknoloji kullanımındaki artış, yeni iş modelinin kurgulanması ve uygulanmasındaki çeviklik tüm bu köklü değişimlerin somut habercileri ve göstergeleridir.
NOT: Limancılık sektörünün geleceğine yönelik beklentilerin değerlendirildiği ve son 10 yılın tablo ve grafiklerle anlatıldığı yazının tamamına dunya.com’dan ulaşabilirsiniz.