Lider, spot ışığını paylaşmalı
Jane WeiSkillern, “Bugün toplumun karşı karşıya olduğu zorlukların boyutu ve karmaşıklığı, herhangi bir kurumun, sektörün veya ülkenin bunları ele alma kaynaklarını veya kapasitesini çoktan aşmış durumda. Liderlerin etkili işbirliklerini hızlandırmada başarılı olmalarını sağlayacak özelliklerin başında tevazu geliyor” diyor.
Jane Wei-Skillern, liderlik ve etki alanında birçok çalışmaya ve araştırmaya imza atmış bir isim. Yirmi yıldır MBA’lere ve yöneticilere sosyal girişimcilik, kar amacı gütmeyen strateji ve ağ liderliği konularında eğitim veren Wei-Skillern’e göre, liderliğin en iyi tanımı Çinli filozof Lao Tse’ye ait. Şöyle demiş Tse: “İnsanlara öncülük etmek için, yanlarında yürü çünkü en iyi liderler varlıkları hissedilmeyenlerdir. En iyi lider işi tamamladığında, insanların diyecekleri şey şudur; ‘Bunu biz yaptık!’”
Jane Wei-Skillern, 18-19 Mart 2021 tarihlerinde “Geleceğe Etki” temasıyla çevrimiçi gerçekleştirilecek imece summit’te etkili ve stratejik liderliğin prensipleri üzerine konuşacak. Wei-Skillern, “İşbirliği ve ortak aklın oluşması için liderler hem kendilerini hem de toplulukları nasıl bir yolculuğa çıkarmalı? Hangi prensipler sistemsel dönüşümü sağlamak isteyen liderler için önemli bileşenler?” sorularını masaya yatıracak. Zirve öncesinde görüşlerini aldığım Jane Wei-Skillern ile “etki liderliği” üzerine konuştuk:
En önemli liderlik özelliği “tevazu”
“Ortaklıklar, işbirliği, ittifaklar, ağlar gibi kavramlar, yeni kavramlar değil elbette. Fakat bugün toplumun karşı karşıya olduğu zorlukların boyutu ve karmaşıklığı, herhangi bir kurumun, sektörün veya ülkenin bunları ele alma kaynaklarını veya kapasitesini çoktan aşmış durumda. Geldiğimiz noktada, liderlerin etkili işbirliklerini hızlandırmada başarılı olmalarını sağlayacak özelliklerin başında tevazu geliyor. Elbette bir lider, kendi güçlü yönlerinin, yeteneklerinin ve kaynaklarının farkında olmalı, ancak eksik yönlerine de eşit derecede dikkat etmeli. Başkalarıyla etkili ortaklıklar kurmanın yolu, başkalarını da dinlemeyi, bazen kendinizden önce onların ihtiyaçlarına cevap vermeyi, spot ışıklarından kaçınmayı ve insanların sadece güçlü yönlerini değil, aynı zamanda zayıflıklarını da kabul etmeyi gerektirir.”
Şirket odaklı değil, ağ odaklı hedefler
“Araştırmalarımın ve çalışmalarımın odak noktası sosyal etki oldu. Gelecekte de sosyal etki liderlerinin öncelikleri belirleyici olacak. Ağların muazzam potansiyelinden yararlanmak için, başkanlar, CEO’lar, yönetim kurulu üyeleri ve fon sağlayıcıların, geleneksel akıldan vazgeçmeleri ve organizasyon odaklı hedeflerden, ağ odaklı hedeflere yönelmeleri gerekiyor. Liderler, organizasyonlarının büyümesi ve başarısından çok, faaliyet merkezine odaklanmalılar. Kurumlarının temel yetkinliklerini belirlemeli, en verimli ve en etkili şekilde hizmet etmek için farklı yetkinliklere sahip kuruluşlarla aktif olarak ortaklıklar kurmalılar. Potansiyel ortaklar olarak da, hem tamamlayıcı hem de rakip kuruluşlara yönelmeliler.
“Eşitler” olarak birlikte öğrenmek ve iletişim kurmak
“‘İmparatorluk’ kurma, marka geliştirme, pazar hakimiyeti için rekabet etme, stratejileri kontrol etme gibi konulara odaklanan büyük liderler bile, iş birliği gerçekleştirme çabalarında başarılı olamıyorlar. Buna karşılık, başarılı ağlar kurabilmiş olan liderler, kendi organizasyonlarının rekabet avantajlarını geliştirmekten çok, faaliyet alanında kendilerine eşit olarak gördükleri diğer şirketlerle birlikte öğrenmeye ve etkileşim kurmaya odaklanıyorlar. Bir ağ içinde hareket eden kar amacı gütmeyen kuruluşlar, hiçbir kuruluşun iyi fikirler üzerinde tekeli olmadığını bilir. Onlar, kendi başarılarına odaklanmak yerine birbirlerinde başarıyı geliştirirler. Kamuoyu tarafından tanınma söz konusu olduğunda ise, spot ışığını paylaşmanın - veya bundan tamamen çıkmanın - güven oluşturabileceğini, iyi niyet oluşturabileceğini ve tüm katılımcıları genel çabaya yatırım yapmaya motive edebileceğini anlarlar.”