Enerji dönüşümü ‘Türkiye Modeli’ olarak pazarlanabilir
Düşük karbon ekonomisine geçişte devlet politikaları, düzenlemeler de belirleyici rol üstleniyor. Bu dönüşümün tüm tedarik zincirine yayılmasında iş dünyası-kamu işbirliklerinin önemi nedir?
Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgemizde tanımlanan, iklim değişikliği politikalarını kalkınma politikalarına entegre etmiş, enerji verimliliğini yaygınlaştırmış, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmış; iklim değişikliğiyle mücadeleye özel şartları ve kalkınma öncelikleri çerçevesinde aktif katılım sağlayan, yüksek yaşam kalitesiyle refahı tüm vatandaşlarına düşük karbon yoğunluğu ile sunabilen bir ülke olma ulusal vizyonu esasen kamu-iş dünyası işbirliği ile başarılabilecek bir hedef olarak karşımıza çıkıyor.
Gelinen noktada iki önemli husus bulunuyor:
Birincisi kamunun uluslararası süreçleri yakından takip edip gerekli adımları atması ve sektöre doğru sinyalleri vermesi, İkincisi ise özel sektörün de aynı şekilde gelişmeleri yakından takip edip hızla dönüşmesi.
Bu dönüşüm zinciri içinde yer alan ve tüm sanayi kolları ile doğrudan ilgilenen özel sektör paydaşlarının yanı sıra, bu sanayi kollarının tüketicisi konumundaki ticari ve endüstriyel işletmeler, finansman sağlayan kurum ve fonlar, teknoloji ve yenilikçilik üzerine çalışan girişimciler de düşük karbon ekonomisi içinde rol aldığı takdirde bütünsel bir başarıya ulaşmak mümkün olabilecek. Mesela başarılı bir Türkiye enerji dönüşümü modeli yurtdışına da pazarlanabilir ve Türkiye özel sektör paydaşlarının küresel anlamda kendi alanlarında lider rollere bürünmesine olanak sağlanabilir. Sonuç olarak, kamu ve iş dünyası arasında sağlanacak sinerji daha fazla iş fırsatını, ekonomik büyümeyi, üretim artışını kısaca birçok avantajı da beraberinde getirecektir.