Sirkede kanserojenle savaş için test güncellenmeli
SİRKEDER VE MARKETLER TEMİZ SİRKE İÇİN HAREKETE GEÇTİ
Türkiye sirke pazarının yüzde 80’ini oluşturan altı büyük marka, sektördeki sahte ürün riskine karşı altı ay önce kurdukları SirkeDer’in ardından şimdi de Avrupa standartlarında C13 testi için cihazı Türkiye’ye getirmek istiyor. SirkeDer Başkanı Gürhan Güven, “Mevcut testlerde içinde yüzde 5 sirke olanlar bile izin alıyor. C13 testi ile sirkede kanserojen maddeleri engelleyebiliriz” dedi.
Sirke üreticisi Fersan’ın forklift operatörü, üç vardiya çalışmanın ardından hala bitmeyen işler karşısında şöyle demiş: “Bu ülke sirkeyle mi duş almaya başladı?” Çalışanından gelen bu soruyu pandemide sirkeye olan talebi anlatmak için kullanan Fersan Yönetim Kurulu Başkanı Gürhan Güven, sektörün yurtiçinde ve dışında yakaladığı bu ivmeyi kaliteli ve güvenli üretimle iyi değerlendirmesi gerektiğini belirtiyor. Sektörde standardı yakalamak ve güvenli üretimi yaygınlaştırmak için altı ay önce altı sirke markasının bir araya gelerek SirkeDer’i kurduğunu söyleyen Gürhan Güven’in dikkat çektiği güvenlik sorunu ise pazardaki sahte ürünler.
Kalite testlerinde açık var!
Sirke Üreticileri Derneği (SirkeDer) üyeleri olarak pazarın yüzde 80’ini oluşturduklarını, geri kalan yüzde 20’lik kısmın ise isimsiz üreticilerden oluştuğunu söyleyen Güven, ürünlerin piyasaya çıkması için gereken mevcut kalite testlerinin sağlık güvenliği açısından risk oluşturduğunu belirtti.
Güven, “Sirkenin bağışıklık ve sindirim sistemlerine etkisi, temizlik amaçlı kullanımı gibi özellikleri nedeniyle talep patlaması yaşıyoruz. Özellikle pandemide bu kadar fazla eve giren, kullanımı bu kadar artan ürünün izin testleri sürecinde güncelleme yapılması gerekiyor. Çünkü mevcut sirke yönetmeliğinde asetil metil karbinol testi uygulanıyor. İçinde çok az miktarda, örneğin yüzde 5 oranında bile sirke olan karışım bu testten başarıyla geçebiliyor. Oysa Avrupa’da bu ürün karbon 13 (C13) adında bir testten geçiyor. Burada karbon izotop tayini metodu uygulanıyor. Türkiye’de bu testi yapacak cihaz da yok” dedi.
C13 testi neyi ortaya koyuyor?
Gürhan Güven’in verdiği bilgiye göre C13 testi yapılması, sirke adı altında satılan ürünlerde doğal asedik asit mi yoksa kimyasal olanı mı bulunduğunu ortaya koyuyor. Güven işin teknik yönünü şöyle anlatıyor: “Sirke çift fermentasyon süreci geçiren bir ürün. Üzüm sirkesini ele alırsak; üzüm önce fermente olup alkol kazanıyor. Sonra ikinci kez fermente olduğunda ise o alkol, aside dönüşüyor ve doğal asedik asit ortaya çıkıyor. Sağlıklı olan da bu. Ancak sektörde bu süreci kısa tutmak için ikinci fermentasyon sürecini geçirmiyorlar, karışıma kimyasal asedik asit basıyorlar. Piyasada yüzde 80’i bu şekilde olan sirke adında ürünler var. Bu kimyasal kanserojen bir madde.”
Bakanlıklarla görüşülüyor
SirkeDer Başkanı Gürhan Güven, dernek kurulduktan sonra sirke piyasasındaki bu sorunu bakanlıklar nezdinde gündeme getirmek üzere çalışmaya başladıklarını vurguluyor. Tarım Bakanlığı ile yapılan görüşmelerde altı ayda ciddi yol aldıklarını söyleyen Güven, çalışmanın diğer ayağında ise büyük market zincirleriyle işbirliğine gittiklerinin altını çiziyor.
Diyor ki, “Büyük market zincirlerinin kalite müdürleriyle bir araya geldik. Konuyu anlatınca hassasiyet gösterdiler. Raflarındaki ürünleri C13 testi için yurtdışına göndermeyi kabul ettiler. Bir test 500-600 Euroya yapılıyor. Bu sürdürülebilir bir çözüm değil. O nedenle C13 testi yapabilen cihazı Türkiye’ye kazandırmak için görüşmelere başladık.”
Üniversiteler ve laboratuvarlarla çalışılıyor
Gürhan Güven’in Türkiye’ye getirmek istediği test cihazı için derneğe üye altı sirke firması ortak çalışıyor. Bunun için birkaç üniversite ve laboratuvarla görüşme yaptıklarını anlatan Güven, cihaz için teşvik sürecini araştırdıklarını da ifade ediyor. Verdiği bilgilere göre cihaz Türkiye’de SirkeDer’in malı olarak hizmet verecek. Sadece bir üniversite ya da laboratuvarda konuşlandırılacak. Burada hangi isim olacağına bir-iki ayda karar vereceklerini belirten Güven, “Bu yıl içinde cihazı satın almayı planlıyoruz. Fiyatı 600 bin Euro civarında. Satın aldıktan sonra hemen kurulumu yapılacak ve uluslararası akreditasyonu sağlanacak. 2022’de hizmet vermeye başlamayı hedefliyoruz” diyor.