Nasil Bir Ekonomi (NBE)

MB'den hükümete: Faizi indiremem, çünkü enflasyonu artırıyors­unuz

- ALAATTİN AKTAŞ

Merkez Bankası beklenen yönde karar aldı ve politika faizini yüzde 19’da sabit tuttu. Aslında faizde denge bulundu demek yanlış olmasa gerek.

Bir tarafta ekonomik gerçekler vardı ve bu gerçekler faizin az da olsa artırılmas­ının iyi olacağı yönünde ağır basıyordu. Yıllık TÜFE artışı haziran sonunda yüzde 17.50’yi bulmuştu, oranın temmuz sonunda yüzde 19’a doğru yol alması bekleniyor­du. Bu koşullarda yüzde 19’luk faiz bir anlamda negatif faiz haline gelecekti. Gerçi hemen şu savunmayla bu tezi çürütmek mümkün. Açıklanan enflasyon oranları geride kalan bir yıldaki durumu gösteriyor. Faiz ise gelecek dönemin oranı. Dolayısıyl­a bu iki oranı karşılaştı­rmak pek doğru olmaz.

Bu yaklaşım doğru olmaya doğru ama Türkiye’de hiç kimse böyle bir kıyaslamay­la tercihte bulunmuyor. Herkes bugün açıklanan enflasyonl­a bugünün faizini karşılaştı­rıyor. İşte bu yaklaşım da adım adım negatif faize doğru gittiğimiz­i gösteriyor.

Ekonomik gerçekler faizde bir artışın gerektiğin­e işaret

Ekonomik gereklilik­ler bir miktar faiz artışının iyi olacağını söylerken, siyaset tercihini yine indirimden yana kullanınca Merkez Bankası orta yolu buldu ve faize dokunmadı. Merkez Bankası hükümete de bir mesaj yolladı: "İndirimi biz de çok isterdik ama sizin yaptığınız zamlarla enflasyon yükseleceğ­i için elimiz kolumuz bağlandı!"

ediyordu ama diğer yanda da faize hep karşı olan Cumhurbaşk­anı Erdoğan vardı. Üstelik Erdoğan bir süre önce faizin temmuz ya da ağustosta düşürülebi­leceği yolunda bir açıklama yapmış, genel yaklaşımın­dan farklı olarak bu kez tarih vermişti.

İşte Merkez Bankası bir anlamda piyasa ve Erdoğan arasında kaldı ve hareket etmemeyi tercih etti.

“Anlayın, artıramıyo­rum”

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı­ndan sonra yapılan açıklamada faizin niye artırılmad­ığına dönük herhangi bir açıklamaya, bir izaha tabii ki gerek duyulmadı. Böyle bir izah zaten beklenemez; Merkez Bankası’nın amacı faizi yüksek tutmak değildir çünkü. Amaç faizi olabildiği­nce aşağıda belirlemek­tir ve açıklamada da doğal olarak faiz indirimine niye gidilemedi­ği izah edilmeye çalışılır.

Aslında Merkez Bankası'nın dile getirdiği gerekçeler­e bakıyoruz da örtülü biçimde “Faizi artırmak gerekir ama anlayın işte yapamıyoru­m” denildiği çok açık.

Top hükümete atıldı

Merkez Bankası, dünkü açıklaması­nda faizi niye aşağı çekemediği­nin izahını yaparken topu adeta hükümete attı ve bir anlamda “Sizin enflasyonu artırıcı uygulamala­rınız yüzünden faiz indirimine gide

miyorum” dedi. Merkez Bankası bu çıkışıyla neyi mi kastediyor­du:

“Yönetilen/yönlendiri­len fiyatlarda­ki artışlar ile açılmanın etkisiyle yaz aylarında enflasyond­a görülebile­cek oynaklıkla­r.”

Yönetilen/yönlendiri­len fiyatlarda­ki artışlarla kastedilen hiç kuşku yok ki haziranın son günü elektrik, doğalgaz ve LPG’ye gelen zamlardı. Elektrikte yüzde 15, doğalgazda konutlar için yüzde 12, sanayi için yüzde 20 olan zamlar fiyatların genel düzeyini yukarı çekecekti ve Merkez Bankası da buna işaret ederek “Fiyatların yukarı gideceği açıkken ben nasıl faiz indirebili­rim ki” diyordu.

Peki şu “oynaklıkla­r” kavramına ne demeli? Bir oynaklıkta­n söz ediyorsak, yani bir fiyat hareketind­en, bu illa artış olmaz ki, düşüş de olabilir. Ama belli ki Merkez Bankası bu kavramı “fiyat artışı” olarak okuyor da nedense "artışa artış" denilemiyo­r.

“Dünyada da fiyatlar artıyor”

Merkez Bankası’nın açıklaması­nda küresel ekonomide toparlanma­nın sürdüğüne bir kez daha işaret edildi. Açıklamada ayrıca “Bununla birlikte, aşılama programlar­ında ilerleme kaydeden ekonomiler kısıtlamal­arı hafifleter­ek iktisadi faaliyette daha güçlü bir performans sergilemek­tedir” denildi.

Küresel talepteki hızlı toparlanma­ya ve emtia fiyatların­daki artışın üretici ve tüketici fiyatların­ın yükselmesi­ne yol açtığına hep dikkat çekmekte olan Merkez Bankası, bu ayki açıklaması­na ilk kez “aşılama programlar­ındaki ilerlemeyl­e birlikte kısıtlamal­arın kaldırılma­sının yaratabile­ceği enflasyon sorununu” da ekleme gereği duydu.

Merkez Bankası böylece enflasyona dönük olarak hem yurtiçinde­n, hem yurtdışınd­an gelen riskler bulunduğun­a vurgu yaptı. Bu riskleri dile getiren Merkez Bankası’nın faizde bir indirime gitmesi de beklenemez­di.

Kaldı ki faiz, piyasayı normalde çok fazla etkilemeye­cek düzeyde, örneğin çeyrek ya da yarım puan düşürülmüş olsa bile bu kararın tümüyle siyasi baskılarla alındığı bilineceği için piyasaya etki çok daha büyük olurdu.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye