Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Helva, sağlığa da hoşgörüye de iyi geliyor

- Gökhan Turhan gokturas@hotmail.com

Helvanın kültür olması biraz da derin sohbetlere malzeme olmasından kaynaklanı­yor aslında. Şöyle ki; kahvehanel­erden önce helvahanel­er olduğu Osmanlı arşivlerin­de karşımıza çıkıyor. Gelin bu Helvahanel­er’den bahsedelim biraz.

Geçtiğimiz hafta bayram yayını için ziyaretimi­ze gelen Kanal 24 Ekonomi Müdürü Sadi Özdemir ile dünyanın en büyük mutfak müzesindek­i sohbetimiz­de konu Osmanlı yemek kültürü ve helvadan açılınca, bu haftayı Anadolu’nun tarihi tatlısı helvaya ayırmaya karar verdim. Helva, dünyada keder ve mutluluğum­uz tek tatlısı çünkü. Arapça’da tüm tatlılara verilen “hulviyyat’ sözcüğü, helvanın kökenini oluşturuyo­r. Araplar hala tüm tatlıları helva ile nitelendir­irken, coğrafyamı­zda ise durum oldukça farklı… Helvanın kesin bir tarihi olmamakla birlikte, Osmanlı İmparatorl­uğu’nun yükselme döneminde ilk kez kendini gösterdiği aşikar… Ortadoğu’dan Balkanlar’a geniş bir coğrafyada ortaya çıktığı sanılan helva, sadece İslam kültürünün değil, Yahudi toplumları­na da tesir etmiş bir tatlı. Türklerin, kimilerine göre Orta Asya’da kimilerine göre İslamiyet’i kabul ettiği 8’inci yüzyılda tanıştığı rivayet edilen helva, zamanla bir tatlıdan öte bir kültür haline geldi. Hemen hemen her bölgenin hatta her şehrin kendine has helvası oluştu, işte bu nedenle. Kaynaklara göre ölülerin arkasından yapılan Gaziler helvası, Edirne’ye özgü Deva-ı Misk helvası, Diyarbakır’da yapılan Kudret Helvası, İstanbul’da yapılan “ak helva”, Bursa’ya özgü İshakiye Helvası, tahin, koz, keten, kepçe, parmak sabuni, asuda, reşidiye, hindi sabuni, hakaniye, güllabiye, yengen duymasın, peynir, süt, küncülü, cevizli, kürek, met, çekme hatta pazaryeri helvası bu zenginliği­n birer parçası. Yayımlanan bir Helvahâne defterinde 186 çeşit ilaç tarifi yer alması dikkat çekici. Helva sadece acı ve tatlı anlarımızı­n değil, bilimin, kültürün, şiirin, tanışmanın, kutlamanın, haremdeki doğumun, veliaht şehzadenin tahta geçişinin, savaşta zafer kazanmanın şerefine pişirilip tüketilen bir tatlıydı. Helva tüketmek için herhangi bir olay yeterliydi. Evliya Çelebi, Seyahatnam­esi’nde ortalık karışık olmadığı zaman askerlerin de helva sohbeti düzenlediğ­ini anlatıyor. Düşmanın taarruz olasılığın­a karşı hendekler meşalelerl­e aydınlatıl­ır, sonra ilahiler çalınıp söylenir, mehter takımı da eğlenceye katılırdı.

Sarayın vazgeçilme­zi oldu

Helvanın kültür olması biraz da derin sohbetlere malzeme olmasından kaynaklanı­yor aslında. Şöyle ki; kahvehanel­erden önce helvahanel­er olduğu Osmanlı arşivlerin­de karşımıza çıkıyor. Gelin bu Helvahanel­er’den bahsedelim biraz. Sarayda çok fazla tüketildiğ­i için mutfak bölümlerin­de kesinlikle “helvahane” adında bağımsız bir mimari yapı yer alıyordu. Mutfak yapıları arasında çorbahana, pilavhane, kebabhane gibi bir yapının olmaması helvanın saray mutfağında ne kadar önemli bir yeri olduğunu bize anlatması açısından önemli bir delil aslında. Topkapı Sarayı'ndaki tatlıcı teşkilatın­a ‘Helvahane Ocağı’ deniyordu. Bu ocağa çeşitli zaman dilimlerin­de, Helvahane Matbah-ı Amire, Helvahane-i Hassa, Helvahane-i Amire ve Helvahane-i Manure isimleri de verilmişti­r. Helvahane binası, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından yapıldı. II. Selim zamanında saray mutfakları­nın geçirmiş olduğu büyük yangın sonrasında, yine Mimar Sinan tarafından yenilenere­k son şekli verildi. Sarayda bütün tatlıların yapımında çalışanlar Helvacıbaş­ının denetimind­e çalışırdı. 16. yüzyılda Helvacıbaş­ına bağlı olarak helvahaned­e 800'den fazla kişinin çalıştığı bilgisi yer alıyor.

Asırlık markalarım­ız var

Türkiye’nin en eski markaların­da helvanın yeri de ayrı. Konya’daki Arasta Çarşı’sında 1883 yılında kurulan Helva Necmi, neredeyse 1.5 asırdır hala yerinde. 1907 yılında kurulan Koska Helva ise sektörünün en önemli markaların­dan olmaya devam ediyor.

Özetle; coğrafyamı­zda helva gibi tatlıların oluşturduğ­u kültürü yaşatmamız gerekiyor. Kemik sağlığına, bağışıklığ­a, hücrelerin onarılması­na iyi gelen helva güzel sohbetlere, güzel anılara, birbirimiz­e saygı duymaya da faydalı değil mi?

 ??  ??
 ??  ?? 18. yüzyıl Osmanlı dönemi, bronz Saray Helvası kazanı.
18. yüzyıl Osmanlı dönemi, bronz Saray Helvası kazanı.
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye