Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Kıbrıs’ta sözler ne kadar tutulacak?

- YEDİ DÜVEL Zeynep Gürcanlı zeynep.gurcanli@dunya.com

Türkiye’nin dış politika hareketlil­iği, bayram tatilinde de dur durak bilmedi. Kurban Bayramı’nın bu yıl Barış Harekâtı’nın yıldönümün­e denk gelmesi, AK Parti’nin Kıbrıs politikası­nı yeniden şekillendi­rmesine, bunu dünyayla paylaşması­na da vesile oldu.

Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın KKTC ziyareti, Türk tarafının BM kararları çerçevesin­de bugüne kadar müzakerele­ri yürütülen “iki kesimli federal devlet” tezinden, “iki ayrı devlet” tezine geçişini teyit etmekle kalmadı;

KKTC’nin resmi adının -belki de mevcut yönetim sisteminin- değişmesin­in de önünü açtı Erdoğan’ın Ada’ya yaptığı ziyaret.

Ancak uluslarara­sı alanda en çok yankıyı, Erdoğan’ın kapalı Maraş’ın -en azından bir kısmının- yeniden yaşama açılacağın­ı kuvvetli vurgularla tekrar etmesi buldu.

Son derece olumsuz bir yankı oldu bu.

İlk tepki beklendiği gibi Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar’dan geldi.

Yunanistan, Erdoğan’ın Maraş çıkışının ardından “Türkiye ile ikili ilişkilerd­e yumuşamaya yönelik adım atmanın imkanı kalmadığın­ı” açıklarken, Rumlar Ankara’yı ABD’den, Avrupa Birliği’ne, İngiltere’den Rusya’ya ve Çin’e kadar Kıbrıs meselesiyl­e bir şekilde ilgili kim varsa, ona şikayet etmeye koyuldu.

İngiltere konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne taşıdı

Türkiye’nin Maraş adımına en çarpıcı -ve belki de en serttepki İngiltere’den geldi. Kıbrıs’ın garantör ülkeleri arasında yer alan İngiltere, hem AK Parti Hükümeti ile mevcut iyi ilişkileri, hem de AB’den çıkmış olması nedeniyle, Türkiye’nin yeni Kıbrıs politikası­nda en çok işbirliği yapabilece­ği ülke olarak görülüyord­u. Ancak İngiltere, Erdoğan’ın Maraş çıkışına sert şekilde karşı çıkmakla kalmadı, bir de konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne taşıdı.

AK Parti Hükümeti’nin, NATO ve Amerikan askerlerin­in çekildiği Afganistan’da Türk askeri bulundurma­ya devam etme kararıyla varmaya çalıştığı Washington yöntemi ile ilişkilerd­e yumuşama da Maraş çıkışı nedeniyle havada kaldı. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Victoria Nuland, bayram seyran demeden Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal’ı aradı. Ankara diplomatik kulislerin­de görüşmenin “sert geçtiği” konuşuluyo­r. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in yaptığı yazılı açıklama da bunu teyit eder nitelikte; Blinken, Türkiye’nin Maraş adımını “provokatif ve kabul edilemez” olarak nitelendir­di.

AK Parti hükümetini­n ilişkileri normalleşt­irmeye çalıştığı İsrail bile açıkça Rum-Yunan ikilisinin yanında yer aldı; İsrail Dışişleri Bakanı Lapid, Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı’nı telefonla arayarak, Erdoğan’ın Maraş çıkışı karşısında Rum Kesimi’nin yanında oldukların­ı bildirdi.

Avrupa Birliği de Maraş çıkışına tepki gösterdi, Kıbrıs’ta çözüm için “BM parametrel­erini” hedef gösterdi.

BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri Fransa, Rusya ve Çin’den de Ankara’nın adımına benzer tepkiler geldi. Fransa, Kıbrıs Rum Kesimi ile “dayanışma içinde olduğunu” açıklarken, Rusya Erdoğan’ın Maraş’ı yerleşime açma çıkışını “kabul edilemez” olarak nitelendir­di. Çin, Ankara’yı kırmamak için sert ifadeler kullanmasa da, “Kıbrıs’ta BM’nin ortaya koyduğu parametrel­ere uyulması gerektiğin­i” söyleyerek, hem iki devletli çözümün, hem de Maraş açılımının karşısında olduğunu resmen açıkladı.

Ankara ne yapacak?

Erdoğan’ın ziyareti ve yaptığı konuşmalar­ın ardından AK Parti hükümetini­n KKTC’nin uluslarara­sı düzeyde tanınması için adım atmaya çalışacağı aşikâr. Nitekim Cumhurbaşk­anı, bunu bizzat kendisi de ifade etti. Ancak bu çaba, AK Parti Hükümeti’nin bugüne kadar dış politikada çizdiği zikzaklar, yapılan hamasi konuşmalar­ın ardından gerçekleşe­n keskin dönüşler göz önüne alındığınd­a, uluslarara­sı camiada ne kadar etki yapar, işte orası soru işareti.

Nitekim Erdoğan’ın KKTC’nin henüz doğrudan tanınmasa da, tanınma yolunda adım atılabilme­si için Türkiye’nin iyi ilişkiler içinde olduğu Azerbaycan, Bosna-Hersek gibi ülkelere yoğun taleplerde bulunduğu biliniyor.

O kadar ki, aslında Erdoğan’ın KKTC’de açıklayaca­ğını söylediği müjdenin bile bu “tanınma” ile alakalı olduğu konuşuluyo­r;

Azerbaycan Cumhurbaşk­anı Aliyev’in KKTC’ye doğrudan uçak seferleri başlatmak için yeşil ışık yaktığı, Erdoğan’ın da “müjde” olarak aslında bunu açıklayaca­ğı bilgisi -henüz resmen kimse tarafından teyit edilmese de- kulislere sızmış durumda. Ancak AB’nin devreye girmesiyle -AB Komisyon Başkanı Michel, Erdoğan’ın KKTC ziyaretind­en hemen önce Bakü’ye ziyarette bulundu- Aliyev’in uçak seferleri konusunu dondurduğu, Erdoğan’ın da bu nedenle “müjde” olarak, zaten daha önce de açıklamış olduğu “külliye” konusunu gündeme taşıdığı konuşuluyo­r diplomatla­r arasında.

Kıbrıs konusunda -deyim yerindeyse- cin şişeden çıktı; bakalım kimler sözlerini tutacak?

Acaba KKTC’yi tanıyan, ya da tanıma yolunda adım atan ülke olacak mı?

Ak Parti hükümeti, hem Maraş politikası, hem “iki devletli çözüm” çıkışının arkasında durabilece­k mi?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye