“Salgında 4. dalga kaçınılmaz”
Pandeminin başlamasından bu yana ilk “yasaksız bayram”ını yaşayan Türkiye’de COVID-19 vaka sayısındaki yüksek artış, endişeleri artırdı. Vaka sayıları son 3 haftada neredeyse üç kat arttı. 24 Temmuz itibarıyla kayıtlara geçen vaka sayısı 12 bin 500’ü bulurken, bu hızlı artış, salgında yeni dalga beklentilerini de güçlendirdi. DÜNYA’ya konuşan bilim insanları, dördüncü dalganın önümüzdeki haftalarda kesinleşeceği konusunda hem fikir. Acil önlem olarak, aşılamada genel bir seferberlik gereğine işaret ediliyor.
Türkiye, pandeminin başından bu yana yaşadığı ilk ‘yasaksız bayram’dan vaka artışıyla çıktı. Vaka sayıları üç haftada üç kat arttı. Aile hekimleri, bilim insanları dördüncü dalganın kaçınılmaz olduğunu belirtirken, “Vakalar iki hafta içinde 20 binleri aşacak. Yeni bir pik geliyor. Sonbaharda yine kapanma tedbirleri gelebilir” diyorlar.
1 Temmuz 2021’de açıklanan ‘normalleşme’ genelgesiyle birlikte Türkiye, ilk ‘yasaksız bayram’ını geride bırakırken koronavirüs tablosundaki hareketlilik, “kabus geri mi dönüyor” sorusunu gündeme getirdi. Vaka sayıları son üç haftada neredeyse üç kat arttı. 24 Temmuz itibarıyla 12 bin 500 yeni vaka kayıtlara geçti. Bu hızlı artış, salgında dördüncü dalga beklentilerini de güçlendiriyor.
DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan bilim insanları, dördüncü dalganın önümüzdeki haftalarda kesinleşeceği fikrinde birleşiyorlar. Herkesin hemfikir olduğu bir başka konu ise sonbaharda yeni kısıtlama tedbirlerine geri dönmek zorunda kalacağımız. Bu tablonun üç sorumlusu belirlenmiş durumda: Aşılama hızının yavaşlaması, maske ve mesafe tedbirlerinin gevşemesi ve çok hızlı yayılan Delta varyantı.
Temmuzdaki sıfırlamanın etkisini yaşıyoruz
Prof. Dr. Sarp Üner, dördüncü dalganın hızla yaklaştığı görüşünde. “Temmuz başındaki sıfırlanma genelgesinin etkilerini görüyoruz” diyen Üner, Kurban Bayramı’ndaki samimiyetin ise önümüzdeki haftalarda vaka tablosuna yansıyacağını belirtiyor. Üner, “Vaka sayısı üç haftada üç katına çıktı. Asıl hızlanma ise bundan sonra görülecek. Büyük şehirlerden küçük kasabalara toplandık. Bu, virüsün arayıp da bulamadığı bir fırsattı. Öte yandan Delta varyantının Türkiye’de hakim olduğuyla ilgili dünya çapında araştırmalar var. Dünyada Delta’nın hakim olduğu 100 ülkeden biri olduğumuz belirtiliyor. Ve hepsinden önemlisi aşı kararsızlığının gençlerde çok yüksek oranda görülmesinin de etkisi var” dedi.
Düşük aşılı ülkelerde ölümler daha fazla
Türkiye’de 50-55 yaş bandındaki vatandaşların aşılamasında sıkıntı olmadığını, ancak yaş küçüldükçe aşı kararsızlığının arttığını ifade eden Üner, kamunun bu konuda acilen etkili adımlar atması gerektiğinin altını çizdi. Delta varyantının aşı oranı düşük ülkelerde daha ölümcül sonuçlar verdiğine dair araştırmalar bulunduğunu ifade eden Üner, bu bilgileri paylaştı: “Araştırmalara göre Delta varyantı aşılamanın yüksek olduğu ülkelerde milyon kişide 1-2 ölüme neden oluyor. Ancak aşılamanın düşük olduğu ülkelerde bu oran milyon kişide 4-6’ya çıkıyor. Türkiye’de şu anda iki dozu tamamlayanların nüfusa oranı yüzde 26-27. Yani her dört kişiden birinin tam aşısı var. Bunların da bir kısmı Sinovac. Delta’ya karşı etkili olmadığını ortaya koyan bilimsel araştırmalar mevcut. Zaten iki doz Sinovac aşısı olanların yeniden aşılanma zamanları geldi. Bunun da Sinovac olmasının bir anlamı bulunmuyor. BioNTech’in varyanta karşı daha etkili olduğu görülüyor.”
İstanbul Aile Hekimliği Derneği Başkanı Dr. Serkan Özbakış, dördüncü dalganın bir Delta piki olacağına inananlardan. “Bayramda açılım değil saçılım oldu, çuvalladık” diyen Özbakış, aşılamanın kaçınılmaz olan dördüncü dalgada belirleyici rol oynayacağını söyledi. Dr. Özbakış, “Önümüzdeki 15 günde vaka sayısının 20 binleri aşacağını öngörüyoruz. Aşılama Aile Sağlığı Merkezleri ve diğer mekanlarda yeterli değil. Kamunun aşılamayı seferberlik haline getirmesi gerekiyor. Cami bahçelerinde bile aşılama yapılmalı. Bu sırada fiziki şartlar iyileştirilmeli, insanlar aşı kuyruklarında temaslı hale geliyorlar” dedi.
Aşı karşıtlı, son 5 yılda yüzde 500'ü geçti
Aşı kararsızlığının toplumda son 5 yılda yüzde 500’lerin üzerinde arttığına dikkat çeken Dr. Özbakış, dini etkenler, yabancı aşıya güvensizlik gibi nedenlerden dolayı gençlerde aşı yaptırmama eğiliminin arttığını vurguladı. Dr. Özbakış, şöyle devam etti: “Aşılamada zorunluluk ya da aşı yaptırmak istemeyenlere bası kısıtlamalar gibi tedbirler gerekiyor. Avrupa’da aşı olmayanların sağlık hizmetlerinden yararlandırılmaması gündemde. İki Sinovac aşısı üzerine üçüncü dozu da Sinovac yaptıranlar var. Bunun yanında yabancı aşıya güvenmeyip Türk aşısının çıkmasını bekleyenleri görüyoruz. Bu eğilimlerle kamusal olarak mücadele etmek gerekiyor.”