“Z”nin araba tutkusu yok
Otomotiv sektörü “Z” kuşağı ile önemli bir dönüşüm yaşıyor. “Milenyum çağı çocukları” olarak da anılan 2001 yılı sonrası doğan gençler, otomobili bir statü sembolü ya da zorunlu ihtiyaç olarak görmüyor. Oluşan bu yaklaşımda, genç neslin ekonomik koşullarının zayıf olması da etkili. Gençlerin önemli bir kesimi artık ehliyet bile almıyor. Araştırmalara göre, bu kuşağın yüzde 50’si otomobil sahibi olmak istemiyor. Otomotivdeki bu dönüşümün araç paylaşım modellerine ilgiyi artırdığına işaret eden sektör temsilcileri, bu alandaki girişimlerin sayısının artmasını da bekliyor.
Z kuşağı ile araç sahipliğine ilgi azaldı. Uluslararası araştırmalara göre, teknolojiyi çok iyi kullanan, hız ve rahatlık isteyen bu genç neslin %50’si otomobil sahibi olmak istemiyor. Birçoğu ehliyet bile almıyor. Türkiye’de hızla yükselen araç fiyatları da gençleri araç sahipliğinden uzaklaştırıyor.
Teknoloji çağında doğan Z kuşağı için otomobil bir statü sembolü veya zorunluluk olmaktan çıkıyor, sadece ulaşım aracı olarak görülüyor. Hız, basitlik ve rahatlık isteyen bu genç neslin önemli bir kısmı ehliyet de almıyor. Türkiye’de ise ekonomik sebep gençlerin otomobil sahibi olmasını engelleyen en büyük etkenlerden biri. Otomotivdeki bu dönüşüm, araç paylaşım modellerine ilgiyi artırıyor.
Araç paylaşım modelinin Türkiye’deki öncü markalarından biri Anadolu Holding bünyesindeki Moov. Moov’un yöneticiliğini yapan Garenta ve ikinciyeni.com Genel Müdürü Emre
Ayyıldız, Z kuşağıyla birlikte otomobil sahipliği konusunda trendlerin değişmeye başladığını vurgulayarak, “Z kuşağının karakteristik bir özelliği olan ‘ihtiyacın kadar kullan’ mottosu otomobil sahipliğinde kendini gösteriyor, yapılan uluslararası araştırmalar da bunu destekliyor” dedi.
The Allison + Partners’ın yakın dönemde açıkladığı ‘ Mobilite Kültürü’ araştırmasının sonuçlarına göre, Z kuşağını temsil edenlerin yüzde 56’sı otomobili yalnızca bir ulaşım aracı olarak görüyor. Yarıdan fazlasının ehliyeti bile bulunmuyor. ‘ Z kuşağı’, diğer bir adıyla ‘internet kuşağı’ yaygın olarak 1995-2010 yılları arasında doğan kişiler için kullanılıyor. Otomobil sahipliğine olan olumlu yaklaşımın giderek azaldığını, teknoloji kullanımı da hızla arttığını ifade eden Ayyıldız, Adobe’un yaptığı araştırmaya göre, Z kuşağının çok azının teknolojisiz bir yaşamı bildiğini, yüzde 65’inin sürekli çevrimiçi olduğunu, seyahat programları, ulaşım gibi pek çok ihtiyacını bu aplikasyonlar vesilesiyle gerçekleştirdiğini aktardı. Yine bu araştırmaya göre, gençlerin yüzde 60’ı 2029 yılına kadar ulaşım ihtiyaçlarını otonom araçlarla sağlayabileceğini düşünüyor.
Moov’un indirilme sayısı 2 milyonu aştı
Ayyıldız, Moover olarak tanımladıkları Moov kullanıcılarının katılımıyla Türkiye’de de bir anket gerçekleştirdiklerini açıklayarak, “Ankete katılan Moover’ların yüzde 69’u Moov’u deneyimledikten sonra kendi araçlarını daha az kullanmaya başladıklarını, yüzde 43’ü ise Moov’u ilk ulaşım tercihi olarak gördüğünü söyledi. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere araç sahipliği çok yakın bir dönemde popülerliğini ya da başka bir deyişle gereklilik olarak görülme durumunu yitirecek. Bugün bunun yaklaştığını araç paylaşımı hizmetlerine olan ilgiden anlayabiliyoruz.
Her geçen gün araç paylaşımındaki kullanım oranları artıyor. Araç paylaşımı sektöründe lider marka konumunda bulunan Moov’un indirilme sayısı 2 milyonu aştı. İstanbul, Ankara ve İzmir’de aynı uygulama üzerinden hizmet veriyoruz. 700 bin üye sayısını aştık ve günde 5 bin 500 defadan fazla kiralama gerçekleştiriyoruz. Geleceğin ulaşım modeli olarak gördüğümüz ekonomik, çevreci ve konforlu araç paylaşımının vizyoner kent yöneticilerinin de desteğiyle yaygınlaşmasını bekliyoruz. Özellikle salgından sonra araç paylaşım modellerine ilginin daha da artacağını öngörüyoruz” diye konuştu.
Veri analiz şirketi Cardata’nın CEO’su Hüsamettin Yalçın da Z kuşağı ile birlikte araç sahipliği konusunda yaşanan dönüşüme dikkat çekerek, “Teknolojinin içinde doğan günümüz Z kuşağına bir anlamda internet kuşağı da diyebiliriz. Hızlı ve analitik düşünen, bilgiye çabuk ulaşmaya alışmış olan bu kuşak için otomobil sahipliği bir statü veya unvan olmaktan çıkıyor, onun yerine mobilite kendilerini sadece A noktasından B noktasına hızlı bir şekilde götürecek bir olguya dönüşüyor. O yüzden pahalı ve lüks araçlar satın almak yerine kendilerini sadece B noktasına götürecek ucuz bir ulaşım aracı onlara yetiyor. Bunu yaparken de araç paylaşım modeli ile hareket ediyorlar. Yani herhangi bir sahiplik duygusu yok” yorumunu yaptı.
“Mini elektrikli araç kiralama trend olacak”
Yalçın, otomotiv markalarının da sektörde yaşanan bu değişimin uzun süredir farkında olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Markalar hem ürün geliştirmede hem de pazarlama stratejilerinde bu gerçekler üzerine hareket ediyorlar. Bu bağlamda yakın gelecekte araç paylaşım modellerinin ve mini elektrikli otomobillerin çok revaçta olacağı bir döneme giriyoruz. ‘Satın alma, kullan bırak’ anlayışına sahip olan bu milenyum çocukları için en önemli gerçek olan teknolojinin hızından faydalanmak onlar için vazgeçilmez. O yüzden hem ülkemizde hem de dünyada çok yakın gelecekte çok çok düşük kiralama bedelli çok çeşitli paylaşım modellerine dayanan mini elektrikli araçlar, belki scooter’ların bir üstü 4 tekerlekli mini elektrikli araçlar göreceğiz. Bu kuşak özellikle ülkemizde giriş segmenti dediğimiz araçlara ülkemizde şu anki başlangıç fiyatları olan 300 bin TL’ler ödeme yaparak bir araç sahipliği yapmayacak. Hele hele daha fazla para kazanacakları 35 yaş üstünden sonra da lüks ve pahalı araçlar satın almayacaklar. O yüzden global otomotiv sektörünü çok değişik bir gelecek bekliyor.”
Scooter en önemli alternatiflerden oldu
Gençlerin yoğun ilgi gösterdiği ulaşım araçlarından biri scooter oldu. Pandemi de scooter’a olan talebi artırdı. Mesafeye göre ücretlendirilen kurumsal firmaların sunduğu e-scooter’ların yanı sıra bireysel e-scooter kullanıcılarının sayısı da hızla artıyor. Geçen aylarda DÜNYA’ya konuşan GittiGidiyor, Teknosa gibi perakende sektörü temsilcileri de scooter satışlarının özellikle son iki yılda katlanarak artmaya devam ettiğini açıklamıştı. Küresel elektrikli scooter pazar büyüklüğünün 2030’a kadar yüzde 7,7'lik büyüme ile 41,98 milyar dolara ulaşması bekleniyor.