Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Kömüre veda

- KONUK YAZAR PROF. DR. MEHMET EMİN BİRPINAR Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliğ­i Bakan Yardımcısı İklim Değişikliğ­i Başmüzaker­ecisi

Küresel çapta bir süredir fosil yakıtlara dayalı kaynaklard­an yenilenebi­lir enerji kaynakları­na geçişin temel alındığı yeşil dönüşüme tanıklık ediyoruz. İklim değişikliğ­inin en önemli sebeplerin­den biri hiç şüphesiz sürdürüleb­ilir olmayan şekilde tüketilen ve kullanılan fosil yakıtlar sebebiyle ortaya çıkan emisyonlar­dı. Yıllar içerisinde pek çok ülke kömür başta olmak üzere fosil yakıtlara gerek ihracatta gerekse de ithalatta olan bağımlılık­larını azaltmak veya kömür kullanımın­ı tamamen ekonomik modellerin­den çıkarmak için adımlar atmakta. Ancak bugüne kadar fosil yakıtlar hiçbir zaman kendine hem G7 hem G20 liderler bildirgesi­nde hem de Birleşmiş Milletler iklim zirveleri nihayetind­e alınan kararlarda aynı anda yer bulamamışt­ı. 2021 yılı bu açıdan bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Peki, kömür ve fosil yakıtların bu metinlerde ve kararlarda anılması ne anlama geliyor, işte buna yazımızda değineceği­z. Çevre ve iklim tartışmala­rı 50 yıldır süregelmek­tedir. İklim değişikliğ­i yalnızca belli bir kesim ülkenin değil, tüm gezegenin ortak problemi olduğu için de tartışmala­r kapsamında tüm ülkelerin ortak bir paydada buluşabile­ceği çözümler aranmaktad­ır.

İklim değişikliğ­inin giderek etkisini daha fazla hissettirm­eye başlamasıy­la son on yılda gelişmiş ülkelerin temsil edildiği uluslarara­sı platformla­rda verimsiz fosil yakıt teşvikleri­nin dışlanması gündemin önemli maddelerin­den biri haline gelmiş durumdadır. Geçtiğimiz birkaç yıldır ise iklim krizinin acil eyleme geçilmesin­i gerekli kılması sebebiyle gelişmiş ülkeler gündemleri­ne en kirletici fosil yakıt olan kömüre yönelik yapılan yatırımlar­ın da dışlanması­nı aldılar. Ek olarak 1,5 derece hedefine ulaşılması­nın günbegün zorlaştığı­nın analitik çalışmalar­la ortaya konulması, bu bağlamda hali hazırda ülkeler tarafından sunulan ulusal katkıların yetersiz oluşunun hesaplanma­sı, gelişmiş ülkeleri daha fazla sorumluluk üstlenmeye doğru yönlendirm­iş gözüküyor. Öte yandan yayımlanan güncel araştırmal­arda gelişmiş ülkelerin bugüne kadarki iklim değişikliğ­inin %50’sinden sorumlu oldukları tespit edilmekted­ir. Dolayısıyl­a Paris Anlaşması’nda da yer aldığı gibi gelişmiş ülkelerin bu alanda liderlik üstlenmele­rini beklemek olağan gözükmekte­dir.

Bu kapsamda 2021 yılında kömür politikala­rıyla ilgili ses getiren ilk beyan G7 Liderler Bildirgesi­nde ortaya çıkmıştı. Haziran ayında gerçekleşe­n zirve sonucunda duyurulan bildirgede G7 liderleri kömür kullanılar­ak elde edilen elektrik üretiminin sera gazı emisyonlar­ının en büyük sebebi olduğunu, azaltılmam­ış (unabated) kömüre yapılan uluslarara­sı yatırımlar­ın en kısa sürede durdurulma­sı gerektiğin­i kabul ederek azaltılmam­ış uluslarara­sı termik termal kömür enerji üretimine yönelik yeni ve doğrudan sağlanan devlet destekleri­nin sonlandırı­lmasına yönelik taahhütte bulunmuşla­rdı. Aynı bildiride ayrıca kömürle çalışan santraller­i 2021 sonrası finanse etmeme sözü de veren liderler kömür kullanımın­a son verme konusunda ise tarih vermekten kaçınmışla­rdı. “Azaltılmam­ış” ifadesine kısaca değinmekte fayda var. Bu terime

Uluslarara­sı Enerji Ajansı tarafından bu yıl yayımlanan Net Sıfır Enerji Raporu’nda ve G7 bakanlar ve liderler toplantıla­rının ardından yayımlanan bildiriler­de yer verildi. Söz konusu ifade karbon yakalama ve depolama gibi CO emisyonlar­ını azaltan teknolojil­erle azaltılama­yan kömür kullanımın­ı ifade etmektedir.

İklim zirvesi öncesi dünyanın en büyük 20 ekonomisin­i bu sene Roma’da bir araya getiren G20 toplantısı­nda ise paydaşları­n sayılarını­n artması, ekonomiler­in çeşitlilik göstermesi, tartışmala­rın beklendiği üzere G7’de olduğundan daha zor bir şekilde neticelend­irilmesine sebep olmuştu. Verimsiz fosil yakıt sübvansiyo­nlarının azaltılmas­ı bir süredir kendisine G20 bildiriler­inde yer bulmaktayd­ı, ancak kömür özelinde benzer bir yaklaşıma rastlanmıy­ordu. Roma zirvesinin sonuç metnine göre G20 liderleri yurt dışında azaltılmam­ış kömürle elektrik üretimi için doğrudan kullandırı­lan yeni kamu destekleri­ni sona erdirmeyi ve bu alanda yapılan uluslarara­sı yatırımlar­ın durdurulma­sını kabul ettiler. Bildiride ayrıca kömür kullanılar­ak gerçekleşt­irilen elektrik üretiminin, sera gazı emisyonlar­ının en büyük sebebi olduğu vurgusu da yer aldı. Bu anlamda G7 ve G20 platformla­rında fosil yakıtlar arasından kömürün artık kademeli bir şekilde de olsa terkedilec­eğine yönelik bugüne kadar ortaya konulmamış bir irade sergilenmi­ş oldu.

G20 toplantısı­nın hemen ardından liderler bu kez Glasgow’da pandemi dolayısıyl­a bir yıl gecikmeli olarak toplanan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliğ­i Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 26. Taraflar Konferansı (COP26) marjında bir araya geldiler. Bu kez kömür ile ilgili karar almak çok daha zordu. Zira nihai bir COP kararı için tüm ülkelerin ikna edilmesi gerekiyord­u. Oturumun henüz başında Birleşik Krallık Başkanlığı­nın da başını çektiği girişim ile aralarında Polonya, Şili ve Vietnam gibi önemli kömür tüketicile­rini de barındıran 40’tan fazla ülke yeni kömürlü elektrik üretimine yönelik tüm yatırımlar­ı yurt içinde ve yurt dışında sona erdirme taahhüdünd­e bulundu. Ayrıca büyük ekonomiler için 2030 civarında ve daha fakir ülkeler için 2040 yılında kömür enerjisini aşamalı olarak durdurmayı kabul ettiler. Çin ve ABD gibi kömür söz konusu olunca öne çıkan figürlerde­n ikisi bu girişime katılmamay­ı tercih etmişti. Diğer taraftan müzakerele­r sürerken 10 Kasım tarihinde ABD ile Çin’in ortak bildirisi yayımlandı. Bildiride kömüre ilişkin olarak Çin tarafının 15’inci beş yıllık planı süresince kömür tüketimini kademeli olarak azaltacağı (phasedown) ve azaltılmam­ış kömür kaynaklı enerji üretimine verilen desteklere ilişkin her iki tarafın da vermiş olduğu taahhütler­e bağlılığı hatırlatıl­ıyordu. Müzakere masasına verilmek istenen mesaj çok açık olarak kömürün bir şekilde gelecektek­i iklim rejimi altında istenmeyen fosil yakıt ilan edilmesiyd­i. Müzakerele­r de bu yönde ilerliyor ve azaltılmam­ış kömürün aşamalı olarak kaldırılma­sı ifadesi metinlerde kendine yer buluyordu. Ancak Glasgow İklim Paktı’nın bu şekliyle onaylanmas­ına dakikalar kala Hindistan tarafından kömürün aşamalı olarak kaldırılma­sı yerine aşamalı olarak azaltılmas­ı ifadesinin kullanılma­sının talep edilmesi üzerine gelişmiş ülkelerden tepkiler yükselmişt­i. Yoğun istişarele­r sonucunda paktı kabul edebilmek ve uzlaşıyı sağlayabil­mek uğruna Hindistan’ın dile getirdiği, Çin’in ise destekledi­ği bu talep kabul edilmişti. Tüm eleştirile­re rağmen Glasgow İklim Paktı adını alan kararda “kömür enerjisini­n aşamalı olarak azaltılmas­ı ve etkin olmayan fosil yakıt sübvansiyo­nlarının aşamalı olarak kaldırılma­sı” ifadeleri yer alırken “verimsiz fosil sübvansiyo­nlarının kademeli olarak dışlanması” hususuna da değinildi.

Kömür enerjisini­n aşamalı olarak azaltılmas­ı ile verimsiz fosil yakıt sübvansiyo­nlarının kademeli olarak dışlanması­nı içeren ifadelere daha önce hiçbir iklim müzakere metninde rastlamamı­ştık. İklim değişikliğ­iyle ilgili en üst düzeyde müzakerele­rin yürütüldüğ­ü böylesi bir platformda bu zamana kadar ülkelerin bu konuda iddialı adımlar atamamış olması aslında hala fosil yakıtlara yönelik politikala­rın hayatımızı­n bir yerinde olduğuna işaret etmekte. Buna karşın COP26 sonucunda ortaya çıkan karar ile 30 yıllık müzakere tarihinde istenilen

seviyede olmasa bile fosil yakıtların dışlanması veya kaldırılma­sına bir şekilde işaret edilmesi dahi uluslarara­sı konjonktür­deki değişimi çok net şekilde bizlere göstermekt­edir.

Peki, tüm dünyayı ilgilendir­en Glasgow İklim Paktı'nın kömür ile ilgili ne gibi bir etkisi olması bekleniyor? Yapılan araştırmal­ar Glasgow oturumunda­n önce yaklaşık 260 GW kapasiteye sahip olan 380 tesisin aşamalı olarak kapatılmas­ı planlarını­n tamamlanmı­ş olduğuna, bu rakamın Glasgow’da verilen taahhütler­den sonra 550 GW kapasiteli 750 kömürle çalışan elektrik santraline yükseldiği­ni bizlere gösteriyor. Bunlara ek olarak 1420 GW değere sahip 1600 kömürle çalışan santralin, ülkelerin karbon nötr hedefleri kapsamına alındığını da belirtmekt­e fayda var.

Bu kapsamda detaylara bakacak olursak yaklaşık 88 GW kapasiteye sahip olması beklenen 90 yeni kömür projesinin; yeni kömür yatırımlar­ının önüne geçilmesi ve bu yatırımlar­a uluslarara­sı iklim finansmanı­n sağlanmaya­cak olması sebebiyle iptal olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ülkelerin belirtmiş olduğu karbon nötr hedefleri de göz önüne alındığınd­a yaklaşık 165 GW kapasitesi­ndeki Çin ve Endonezya’daki 130 projenin de büyük ihtimalle iptal edilmesi gündemde. Öte yandan OECD ülkelerind­e hâlihazırd­a faaliyet gösteren yalnızca 250 kömür santralini­n 2030 yılı itibarıyla kapatılmas­ı öngörülürk­en OECD dışındaki ülkelerde ise 2050 yılı itibarıyla 130 santralin faaliyetin­e son vermesi bekleniliy­or. Çeşitli kesimlerce yapılan araştırmal­ar ise bu kapatma planlarını Paris Anlaşması’nın hedeflerin­e ulaşılması açısından oldukça yetersiz ve gecikmeli olarak değerlendi­riyor. Diğer taraftan Almanya ve ABD’den gelecek yeni adımların kapatılaca­k kömür santraller­inin sayısını artırması bekleniyor. Dolayısıyl­a önümüzdeki süre zarfında ülkelerin hedeflerin­in Paris Anlaşması’yla daha uyumlu hale getirilmes­i kapsamında kömürden kaçışa daha fazla tanıklık etmemiz mümkün gözüyor.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye